Shelbyl'in yorumlardan birinde yazdığına istinaden ben de kendimce nefret kusarak eğleneyim dedim.
10) Sporting Lizbon
Cristiano Ronaldo’nun eski takımı. Bu bile başlı başına listeye girmesine yeter. Ama enine yeşil-beyaz çubuklu formasıyla gönüllerimizin gerçek enine çubuklusu Celtic’in çakması olması da listedeki yerini garanti ediyor. Kişisel olarak duyduğum Benfica sempatisinin de payı yok değil.
9) Feyenoord
Birincisi Rotterdam şehir değildir, limanın stoplazmik bir uzantısıdır (Raul topçu değil, Shaq basketçi değil, Eric Gerets adam değil). Rotterdam’dan adam çıkmaz. Bir şehir düşünün ki tarihi boyunca Amsterdam’ın yanında eziklik yaşasın, utanmadan bir de takım kursun. O da yetmezmiş gibi kendine “Juden” sıfatını layık görmüş Anne Frank’in şehrinin takımı Ajax için “son durak Auschwitz”, “Hamas Hamas, Yahudilere gaz” (RTE’ye selam olsun) şeklinde tezahüratlara imza atan bir taraftar grubuna sahip olsun. Ayrıca Erasmus Bridge’in aynısını ODTÜ’nün önüne, Eskişehir Yolu’nda Melih’ciğim yaptırdı, hiç böbürleniyor mu?
8) Olympiacos
Şimdi efendim Kumburgaz İstanbul için neyse, Pire de Atina için odur. Utanmadan ayrı bir şehri temsil ettiğini belirtmektedir bu densizler. Bütün olayları uzo-balıktır. Utanmasalar Kumkapı’ya taşırlar kulüp binalarını. Gate 7, diğer ezeli rakibimiz Pao’nun Gate 13’ünün yanından bile geçemez; biz AEK’liler zaten kendilerini muhatap kabul etmeyiz. Futbol takımındaki Castillo, Galletti, basketbol takımındaki Papaloukas, Josh Childress gibi adamları da biz alamadığımız için ayrı bir kılım.
7) Porto
Başucumda Diloş’un Lizbon’dan getirdiği Benfica atkısıyla yatmamın dışında, bu adamların her sene 76239 adam satıp, yine de yeni birilerini bulup çıkarmak suretiyle paso Portekiz şampiyonu olmaları gıcık ediyor beni. Ayrıca bir takımda oynayan bütün topçularda her an Tony Gatlif ya da Emir Kusturica filminde oynayacak bir tip olur mu yahu? Oluyormuş. Bunun dışında Lucho diye isim mi olur lan? Hadi oldu, bu adam kaptan yapılır mı gözünü seveyim?
6) Glasgow Rangers
William Wallace’ın kemiklerini sızlatan, Old Firm’ün İngiliz yalakası tarafı. Şöyle bir tezahürat dillendirir kimi zaman taraftarları:
The Billy Boys
Hullo, Hullo
We are the Billy Boys
Hullo, Hullo
You'll know us by our noise
We're up to our knees in fenian blood
Surrender or you'll die
For we are
The Brigton Derry Boys
Kökenini 1920’lerden alan şarkıda adı geçen Billy, Bill Fullerton olur. Kısaca kim olduğunu açıklamak için kendisinin British Fascists’in bir üyesi olduğunu belirtmek yeterli kanımca. Bununla beraber Brighton Boys adıyla bilinen ve Glasgow’da Katolik dövmeyi kendine görev edinmiş Protestan çetesinin de lideridir.
İrlanda kökenli Katolikleri ülkesinde istemeyen, zamanında birleşmeci tutumun kralını göstermiş, kraliçeye bağlılık yemini etmiş adamların takımı. Tribünlerinden Union Jack ve/veya İngiltere bayrağı eksik olmaz. Guiness’ı yaratan adamlara saygıda kusur etmeyen biricik aşkımız Liverpool’umuzun kankası Celtic tribünlerinden gelsin o vakit:
If I had the wings of a sparrow,
The dirty ass of a crow,
I’d fly over England tomorrow
And shite on the bastards below
5) Manchester United
Öncelikle yine yeniden Cristiano Ronaldo’nun eski takımı (bkz. Sporting Lizbon). Eric Cantona gibi şahsına münhasır bir delikanlı bile bu adamların antipatikliğini alamıyor. Bir kere stada “rüyalar tiyatrosu” demek nasıl bir kendini beğenmişliktir. İlla bir stadın atmosferinden söz edilecekse tünel çıkışındaki sade “This is Anfield” yazısı rakibin dizlerini titretmeye yeter de artar bile. Ayrıca Scouse, Mancunian’dan bin kat daha sempatik.
Bununla beraber Allah’ın hobbiti, Oceanic 815 kazazedesi Charlie Pace’in esas memleketi. Charlie Pace’e neden mi gıcığız?
Bundan. Hem her şeyi geçtim, susak ağızlı Elvir Bolic’den gol yiyerek yıllar yılı Ali Şen’e “Mançester Ünaytıd” dedirtmeleri bile nefret etmek için yeterli bir sebeptir.
The Kop’dan gelsin o vakit: Form is temporary, class is permanent!
4) Inter
Marco Materazzi. Jose Mourinho. Zlatan Ibrahimovic. Kafadan dünyanın en uyuz ilk on birine girecek iki futbolcu, bir de teknik direktörle lige başlıyorlar zaten. Taraftarları Nazi yanlısı Lazio taraftarlarıyla kanka. Politik görüş olarak AC Milan’ın adını Kızıl Tugaylar’dan alan efsane Brigate Rossonere’sine, tribün kültürü olarak da FDL’sine yanaşamazlar bile. Başkanlarının bünyesinde Aziz Yıldırım’ın parası ve küstahlığı, Yıldırım Demirören’in salaklığı ve çirkinliği bir araya gelmiş; killer combo. Paraya tapan bir kulüp olmasının yanında Helenio Herrera denen 5-3-2’ci, catenaccio’nun mucidi futbol katilini de bünyesinden çıkarması daha da nefret etmeme sebep olur kendilerinden. Real Madrid’de jübile yapamayan tüm futbolcuların emeklilik ikramiyesidir bu takım efendim. Diğer takımlarla ilgili şikeler kanıtlanmışken, bu adamların yaptığı bilinmesine rağmen geçen sezon kanıtlanamamıştır ama onların
hırsızlığı belgelenmiştir. Uyuzlar uyuzu Alvaro Recoba’nın yıllarca oynadığı takım olması kesmiyorsa,
şu adamın eski takımı olması da mı sizi kıllandırmıyor? Hadi o da kıllandırmadı, Tuğba Özay'ın düğününe gitti bu adamlar desem?
3) Juventus
Moggi.
Calciopoli. Torino’nun gerçek takımının karşısına çıkıp büyüklük taslayan, şikenin kulübü. Torino’nun efsane kadrosunun Superga’da geçirdiği uçak kazasını hala bir dalga konusu olarak kullanabilecek kadar iğrenç taraftarlara sahiptir efendim bunlar. Güney İtalyalıları köylü olarak görüp aşağılarlar. Ankara’dan doğusuna gelin vermeyen baba misali, Roma’nın güneyini adamdan saymazlar; bu mantıkla muhtemelen kız da vermezler. Ama bu pezevenkler affedersiniz, kışın götleri donduktan sonra, yazın denize girmeye güneye inerler. Yiyorsa bizim güneyde (misal Antalya; Silifke'ye zaten gelemezler) üzerinizde Juventus formasıyla gezin; Ankaralı Turgut eşliğinde tepenizde Ankara havası oynamazsam şerrrrefsizim. İtalya’daki tüm takımlar bilir ki bu adamlara hakemler bir ayrı davranır; bir nevi Animal Farm mottosu durumu. Her ne kadar La Vecchia Signora (İtalyanca bilenler için ‘deniz tarafındaki kale’, bilmeyenler için ‘yaşlı kadın’ manasına gelmektedir) olarak bilinseler de, İtalyan kültüründe büyüklerin elini öpme gibi bir adet olmadığı için ben de kendilerine saygı göstermemeyi uygun buluyorum.
2) Chelsea
Roman Dayı’nın çiftliği, Jose Mourinho’nun eski takımı, he bir de Didier Drogba’nın takımı. Yetmez mi? Peki. Glasgow Rangers’ın kankası bunlar. Yukarılarda sözünü ettiğimiz ‘The Billy Boys’ isimli Glasgow türküsü Stamford Bridge’in tribünlerinde de yer yer söylenir. En bilindik taraftar grubunun adı “Headhunters”dır bu dayıların; varın, gerisini siz düşünün. Faşizan tavırlarını yok saymak mümkün olmadığı gibi, bildiğin sonradan görmedir bu adamlar. Bıraksan Bahçeli 7. caddede, Ford Focus’a “Kuzu kuzu” koyup sesi sonuna kadar açmak suretiyle turlarlar. Sergen Yalçın’ın Londra’da attığı iki gol, benim bu adamlara duyduğum nefretin yaptığı astral yolculuk sonucu gerçekleşmiştir; bildiğin doğaüstü bir olaydır, yeminle bak.
1) Real Madrid
Cristiano Ronaldo’nun şimdiki takımı. Bu kadar. (Merak edenler için alttaki fotoğraftaki kadın Paris Hilton, birkaç gece önce Los Angeles'da.)