İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, madde 9 ve 13 şöyle diyor;
"Madde 9
Hiç kimse keyfi olarak tutuklanamaz, alıkonulamaz veya sürülemez.
Madde 13
1. Herkes, herhangi bir devletin arazisi dahilinde serbestçe dolaşmak ve ikamet etmek hakkına sahiptir."
1982 Anayasası'nın "Yerleşme ve seyahat hürriyeti" başlıklı 23. maddesi ise şöyle;
"MADDE 23.– Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir.
Yerleşme hürriyeti, suç işlenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak;
Seyahat hürriyeti, suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek;
Amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir."
Şimdi haberimizin videosuna bir bakalım (Aşağıdaki YouTube videosunu buradan izleyemeyenler bu adresi kopyalayıp bi' yerlerden deneyebilir.);
Demek ki neymiş, ilgili maddelerde şöyle değişiklikler gerekmekteymiş;
İHEB 9. madde - "Hiç kimse keyfi olarak tutuklanamaz, alıkonulamaz veya sürülemez ancak bir devlet büyüğünün bir başka devlet büyüğünün oğlunun nikahına yetişmesi gereken hallerde, insanların yollarından alıkonulmasına ve geçici süre benzin istasyonlarına hapsedilmesine hükmedilebilir."
İHEB 13. madde - "Herkes, herhangi bir devletin arazisi dahilinde serbestçe dolaşmak ve ikamet etmek hakkına sahiptir, cumhurbaşkanları daha da bir sahiptir."
1982 Anayasası 23. madde - "Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir. Herkes dediysek, lafın gelişi. Ayrıca bu hakka her zaman sahiptir demedik?"
Bir de 1982 Anayasası'nın kanun önünde eşitliği düzenleyen 10. maddesine bakalım;
"MADDE 10.– Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
(Ek: 7.5.2004-5170/1 md.) Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
(Değişik: 9.2.2008 - 5735/1 md.) Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.(*)
(*) 9/2/2008 tarih ve 5735 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle, bu fıkranın “bütün işlemlerinde” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında” ibaresi eklenmiştir. Ancak daha sonra aynı ibare, Anayasa Mahkemesinin 5/6/2008 tarih ve E.2008/16, K.2008/116 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir."
Bu konuda aslında denebilecek başka bir şey yok, yani kanun önünde eşitlik hiçe sayılıyor, devletin tanıdığı insan hakları ve devletin sözde sağladığı vatandaşlık hakları hiçe sayılıyor, sonra oradan bi' düdük çıkıp "Hayırdır, hesap mı soruyorsun?" diyor, üstüne de "Lütfen banketi boşaltın, banketi de kullanıyorlar!" diye kovalıyor. Hesap da sorarım, banketi de kullanırım ulan! Delirtmeyin insanı! Ner'de kaldı benimle onların "her türlü kamu hizmetlerinden yararlanmasında"ki eşitliğim? Ama haklısınız tabii, 5 Haziran 2008'in öncesinde kaldı. Saltanatınızı pekiştirmek için kelime oyunları yapmakta üstünüze yok malum.. Komünal İşkembe, bu maddeyi de sizler için değiştirdi;
"MADDE 10.– Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir ancak Cumhurbaşkanı bir nevi Tanrı yavrusudur, dokunulmazlığı öylesine güçlü bir dokunulmazlıktır. Cumhurbaşkanı olmak trafikte +%400'ün üzerinde esneklik sağlar, cumhurbaşkanının ödemesi gereken cezalar topluca halka havale edilir. Cumhurbaşkanı'na uzanan eller kırılır, diller kopar parmaklar kırılıp gereği yapılır."
Bu maddenin trafikle ilgili kısmını neden bu şekilde düzenlediğimizi (daha doğrusu neden trafikle ilgili bir kısım eklediğimizi) merak edenler olabilir, "Ankara'da Trafik Polisleri Radar Avı Başlattı: Her Ay 4500 Ceza Yazıyorlar" başlıklı haberi okuyanlar birden aydınlanacaktır. Özetleyeyim; paraya sıkışan ve cumhurbaşkanından alması gereken cezaları en başından hiç kesmeyen iç işleri ve maliye bakanlığı, Ankara'da çift yönlü en az 3'er şeritli olan Eskişehir Yolu, Samsun Yolu, Konya Yolu ve İstanbul Yolu'na ortaklaşa para biriktirip "50 km azami hız sınırı" tabelaları yerleştirmiş. Bu tabelaların bulunduğu, şehrin bütün çevre nüfusunun merkeze aktığı bu 4 yola aynı zamanda birer de radar oturtmuş. Ki, yeni sisteme göre ileride çevirme falan yok öyle, alet %10 toleransla 55 km'yi aşanı gördü mü plakaya yazıyor cezayı. Böylece trafik polisleri ve dolayısıyla rüşvetleri de aradan çıkarılmış ve para doğrudan kasaya akıyor. 50 km hız sınırını %10 ve %30 arasında aşanlara (yani 55-65 km hızla ilerleyenlere) 128 TL, %30'un üzerinde aşanlara (65 km'den hızlı ilerleyenlere yani) 265 TL ceza kesiliyor.
Bir kere daha bravo ya! Hakkınızın da hukukunuzun da, adaletinizin de kalkınmanızın da... İnsanı hiçe sayan bütün "devlet büyüklerine" ithafen, Cihan Demirci'nin bir şiirini okuyup üflüyorum uzaktan!
6 yorum:
bırakın bunları ya, Genelkurmayın son belgesi hakkında birşey göremedik burada keza CHP'nin demokrasinin savunucusu olarak darbecilerin yargılanmasının önünü açan yasayı iptal etmek üzere Anayasa Mahkemesine gideceğini açıklamasına da değinmiyorsunuz nedendir???
Benim gundemi takip ettigim kadariyla, CHP en son darbecilerin yargilanmasini engelleyen gecici yasayi iptal etmek icin AKP'ye cek uzatti.
Burasi ntvmsnbc.com.tr degil her haber ciksin, burasinin hicbir siyasi oryantasyonu yok tek tarafli calissin, o bakimdan imalar cepte kalsin.
Komunaliskembe'nin savasi herkese ve herseye karsi.
imaları anlamıyorum, ithamları daha doğrudan alırsak hemen cevaplayayım kendi adıma? bu anlamadığım şey bir ithamdan çok bir eleştiriyse de özür diler, teşekkür ederim.
belki yardımcı olur diye de iki kelam edeyim ama:
belli ki ilk gelişiniz değil, dolayısıyla fark etmiş olsanız gerek ki uğruna kendimizi paraladığımız "siyasi gündemin nabzını tutmak" gibi bir amacımız yok. yazdıklarımız, yazarlarımızın kişisel ilgileriyle, algılarıyla ve ayırabildikleri zamanla doğru orantılı olarak değişebiliyor. örneğin bu yazdığım olayın üzerinden yaklaşık 1 hafta geçti ve ancak yazabildim. başka şeyler yerine bunu yazdım, çünkü benim kafam buna takıldı. bu başka meselelerden daha mı önemli veya daha mı önemsiz? tamamen algıya göre değişir, bence ciddi bi' şey..
malzemenin böylesine gani olduğu bi' memlekette 3-5 kişinin her şeye yetişmesi ne yazık ki mümkün değil. bu vesileyle buyrun bir çift açık teklif:
1 - komünal işkembe'ye ilişkin gördüğünüz her türlü eksiği gediği belirtin, çekinmeyin, ki biz de gerektiği şekilde değişiklik yapabilelim.
2 - "harici yazar" olarak buyrun yazın, gönderin, adınızla/nickinizle yayınlayalım, bir gediği de siz doldurmuş olun?
evet lan bırakın bunları. insanlar aç sen cumhurbaşkanı diyorsun. ne biçim gaste burası???!!!1!!1!
ha pardon gaste değilmiş.
teallaam.
malesef, ozgurlukleriyle unlu guzide muttefigimiz amerika birlesik devletlerinde de ayni uygulama var. ne zaman obama, joe biden, hillary clinton gecse, bizde de yollar guvenlik icin hafiften kapaniyor..
cok sukur bizimkilerin helikopterleri, ucaklari, degisik oyuncaklari vs var da sehirlerarasi yollari kapatmak gibi bir uygulamaya girmiyoruz.
cok acil anlarda konvoyun sehirlerarasi yoldan gecmesi halinde de insanlar hem yarim saat bekletilmiyor, hem de liderler dugune gitmek icin yapmiyorlar.
Herkes tarafli yorum yapiyor... Neden objektif olup yorum yapmiyoruz. Isimleri, siyasi gecmişlerini ve partilerini dusunmeyelim... A ve B cumhurbaskani olsun biri dügüne yetismek için yol kapatiyor digeri trafikte kirmizi işikta bekliyor...
Evet bizim kirmiza işikta bekleyen cumhurbaskanimiz vardi Ahmet Necdet Sezer... Yani kendini allah veya peygamber zannetmek lazim.. Sende bizim gibi bir kulsun...
Ama ne yazik ki insanlar o bunu yapti niye yazmadiniz ama amerikada ucak olmasa bu olurdu gibi yorumlar yapiyor...
Bunlari birakmak lazim daha yapici dusunmek lazim ama biz toplum olarak bir elestiriyi bile yapamiyoruz herseyi hakaret algilayip kavga ediyoruz... Arkadasin yaptigi benzetmeler biraz sakaci biraz da gercekci olmus ve bence guzel tebrik ediyorum...
Herkes yetki sinirlarini bilecek sonucta... Düğüne yetişirken sivil biri yaralansa veya ölse suçu üstlenecekmiydi sayin Cumhurbaşkani yoksa şehit mi ilan edecekti ölen kişiyi...
Yorum Gönder