2011 Uludere katliamı: 29 Aralık 2011. http://yalnizdegilsinvan.wordpress.com

2 Temmuz 2009 Perşembe

Küçülme

Daha önce bu blog'da, IMF ile anlaşma yapılmamasını ve de artan işsizliğin "kadınlar da iş arıyor o yüzden" şeklinde yorumlanmasını eleştirmiş; krizin etkilerinin, bu önlemsizlik halinde, artarak geleceğine dikkat çekmiştik.
%13.8'lik küçülme rakamı yüzümüze acı gerçeği vurdu. İşsizlik oranında da, hemen hemen dengimiz ülkeler arasında İspanya'dan sonra, en büyük rakam gene bizde.
Peki ne olacak? Öncelikle, IMF ile anlaşma yapılıp para akışı sağlanmalı; ki bunun ehemmiyetini daha 3 ay önce vurgulamıştık zaten.
İkinci önerinin sebepleri, şuncacık bir blog yazısında uzun uzadıya irdelenemez; yorumlarda diğer ekonomist arkadaşların katkısını da beklerim o yüzden. Ben konu hakkında kısaca bilgi verip "Acaba?" sorusunu sormakla yetineceğim.
Para politikasındaki temel mantık şu şekilde işler: Faizleri indirirsiniz, piyasaya daha fazla para salarsınız, ekonomiyi canlandırmış olursunuz; lakin bu enflasyon artışına, ve de paranızın diğer para birimleri karşısında değer kaybetmesine neden olur. "Yok param değer kaybetmesin" derseniz, piyasaya kapital giriş-çıkışını limitlersiniz ki (uluslararası piyasalara entegrasyonu azaltırsınız), sizin paranız belli bir değerde kalsın. İşte bu sebepten; modern makroekonomide "üçlem" diye bir olgu ortaya atılmıştır. Bir ülke, aynı anda hem sabit kur, hem bağımsız para politikası, hem de sınırlamasız kapital akışına sahip olamaz; bunların ancak ikisi geçerlidir.
İçinde bulunduğumuz durumda Türkiye'nin önünde enflasyon, cari açık ve küçülme tehlikeleri var. Bu sebeple tam olarak bir sakal-bıyık ikilemi, hatta "üçlem"i içindeyiz. Cari açığın finansmanı için yabancı yatırıma ihtiyacımız var, ihracat desek Türk lirası değer kazanmamalı, ama özellikle şu küçülme ve kriz ortamında enflasyona da dikkat etmeliyiz vs.
Yukarıda değindiğim acaba sorusu şu: Kur rejimindeki bir değişiklik içinde bulunduğumuz durumdan çıkmamıza yardımcı olur mu? Cari açık finansmanını kolaylaştırmak için bir sabit kur ayarlaması iyi gelir mi? Dolar rezervimizin sağlamlığı, fakat önümüzdeki dönemde erime riski böyle bir politikayı teşvik eder mi? Bu hamle risk primini düşürüp güven tazeleme yolunda bir adım olarak gösterilebilir mi?
Düşünmekte yarar var sanki.

7 yorum:

egiboy dedi ki...

wikipedia'da "trilemma" diye aranıp dururken ahanda bunu buldum:

http://en.wikipedia.org/wiki/Impossible_trinity

budur herhal.

Eren dedi ki...

Sanırım bir dikkatsizlik hatası olmuş yazıda. "Impossible trinity" veya "imkansız üçlem" denilen olgu serbest sermaye giriş çıkışının olduğu bir ülkede sabit kur politikası ve bağımsız para politikasının aynı anda uygulanamaması anlamına geliyor. Yazıdaki tanımda "sabit kur politikası" denilecekken "dalgalı kur politikası" denmiş yanlışlıkla.

semioticus (shelbyl) dedi ki...

Sag ol Eren, hemen duzeltiyorum. Ayrica goruslerini de bekliyorum bu hususta.

Cagatay Bircan dedi ki...

shelbyl kardesim benim bu aksam yazacagim bir konuya erken davranip el atmis, ancak ben daha degisik bir acidan yaklasacaktim olaya. impossible trinity ayni zamanda unholy trinity diye geciyor (eger istek olursa bunu anlatan kisa bir yazi yazabilirim). shelbyl kardesimin provokatif sorusuna ilk cevap olarak aklima gelen su: bu tur buyuk capli rejim degisiklikleri uzun vadeli politikalar degerlendirilerek yapiliyor, ancak krizden cikmak icin doviz kuru rejiminde bir degisiklik bana biraz absurd geldi. belki shelbyl'in aklinda "ya onceki iki buyuk krizimizde de sabit kurdan dalgali kura gecerek pacayi kurtarmistik simdi niye tersini yapmiyoruz?" diye bir fikir olabilir. ancak onceki rejim degisiklikleri devaluasyon ile gelmis ve 94'te yuzde 25 2001'de ise yuzde 24 oraninda GSMH'mizi kucultmustu. bunu bir kenara birakip asil dusunulmesi gereken sabit kura ne zaman gecilmesi mantiklidir ve imkansiz uclem baglaminda bu rejime gecilerek neler elden gider. simdi uzunca bir ekonomi makalesi yazmaya gerek yok ancak krizden cikis yolu olarak boyle bir hamle bence ne guvenilir ne de faydali olabilir. daha sonra krizden cikis icin ne tur bir durumdayiz onunla ilgili bir post yazmayi planliyorum, orada daha cok su an krizin bulundugumuz noktasini anlatmaya calisacagim, onlar isiginda neden kur rejimini degistirmenin kotu bir fikir olacagina da kisaca deginebilirim.
bu arada shelbyl kardesimin "dolar rezervimizin saglamligi, fakat onumuzdeki donemde erime riski boyle bir politikayi tesvik eder mi?" sorusu biraz ters olmus, cunku cumlenin icinde zaten rezervin eriyecegi ve boyle bir riskten bahsediliyor, ki bu sabit kur rejimine karsi buyuk bir tehlikedir - yani biraz paradoksal bir durum olmus.

semioticus (shelbyl) dedi ki...

Cagatto,

Seni yorum yazmaya tesvik etmek icin attigim oltaya gelmen beni cok mutlu etti, bu gazini onumuzdeki maclarda da gormek istiyoruz :)

Son cumlede demek istedigim, o cumleden bir sonraki cumlede dedigimle iliskili aslinda. Risk primi ve guven argumanina baglantili.

Ya zaten sabah sabah aklima geldi, seytan durttu; pek de yerinde durtmemis demek ki.

Eh o zaman senden detayli bir degerlendirme bekliyoruz, soz verdin bir kere.

Adsız dedi ki...

minik ekonomistler sizi...
o değil de GPA, IP verileriyle borsanın performansı arasındaki kopukluğu nasıl açıklıyorsunuz?

semioticus (shelbyl) dedi ki...

Benim GPA fena degil, iki dersten A alirsam yukselecek. Borsayla alakasini bilmiyorum ama onun, zor bir soruymus bu.

IP statik oldukca borsaa zeval gelmez ama, ondan eminim. Dinamik IP'ler zorluyor ama..