Celalettin: "E takip etselermiş kızlarını"
Mehmet: "On yedi yaşındaki liseli kız çok serbest hayat sürüyormuş. Başı kesilerek öldürülmüş. Affedersiniz iç çamaşırında birkaç erkeğin meni izleri bulunmuş."
Tayyip: "Kendi başına bırakılan ya davulcuya ya zurnacıya. Davulcu, zurnacı kızmasın. Bununla ne demek istediğimi anlıyorsunuz."
Yukarıdaki üç ortak iğrençliği bulunuz.
(İpucu: Bıyık değil.)
4 yorum:
blogu yeni okumaya başladım. bence başarılı, tebrikler. ama burda bence fotoğraftakiler haklı. sen daha cinsel tabular konusunda bir avrupaya göre çok geride olan bir ülkesin(ayrıca bana göre kültürel yapısından dolayı hepte geride olacak . bu ülkede tv'yi sevmememe rağmen ben bile zengin-fakir arasında gerçekleşen acımasız ve çıkarcı yüzlerce türk filmi sahnesi hatırlıyorum ve daha da üzücüsü normal hayatta gerçeklerin çok daha sarsıcı olduğunu da gördüm. bunların üzerine sen evladını evde kalorifer borusuna kelepçele falan demiyorum ama onun arkadaşlarına, takıldığı yerlere biraz dikkat etmen gerekir. burada kız kafasını gövdesinden ayıracak piskopat derecede ruh haline ve paraya sahip bir adamla beraber ve uzun süreli de tanışıklıkları varmış, kusura bakmasınlar da ebeveynler de burada baya suçlu. ben de böyle açıklamaları garip karşılayan bir insan olmak isterdim ama fotoğraftakiler bence haklılar.
Öncelikle blogu karşıt görüşlü birilerinin takip ediyor olması çok güzel. Tebrikleriniz için de çok teşekkürler blog yazarları adına.
Neden bilmiyorum, yazdıklarınızdan bir "genç kadın" olduğunuzu çıkardım, bilmem doğru mu? Eğer ki öyleyse (gerçi öyle olsun ya da olmasın fark etmez), bu düşüncenin (kadınların esaretinin) değişmemesinin önündeki en büyük engellerden birinin kadınların bu düşünceyi kanıksayıp desteklemesi olduğunu belirteyim.
Televizyonla ilgili zengin-fakir kısmını anlamadım, açıklayabilirseniz sevinirim.
Birkaç da soru sorayım. Umuyorum bu yazının altındaki yorumları takip eder ve görürsünüz.. Aslında ilk soru tek başına yeterli sanırım her şeyi açıklamaya ama diğerlerini de aklıma gelmişken sıralayıvereyim dedim;
1 - Eğer ki bu durum cinsiyet açısından tam tersi olsaydı; münevver karabulut, garipoğlu'nun kafasını kesip kayıplara karışmış olsaydı, yukarıda adı ve resmi geçenler ve zat-ı aliniz nasıl bir açıklama yapardı? 1 kişi bile çıkıp "onlar da oğlunu takip etseymiş!" ya da "oğlan çok serbest hayat sürüyormuş!" der miydi? Deseler onlara hak verir miydiniz? Neden?
2 - Çocuğunuz varsa onun, yoksa kendi üzerinizden düşünün; herhangi bir arkadaşın(ız)ın "kafa kesme" potansiyelini bilebilir misiniz, bunu nasıl kestirebilirsiniz? Garipoğlu'nun sicili temiz görünüyor değil mi, bildiğim kadarıyla görünür/bilinir suçu yok başka? Pek sık rastlanan bir şey değil bu yaptığı ve alenen akıl sağlığında bir şeylerin doğru olmadığına işaret. Ha, zaten Garpioğlu'na "çakal", "reis" gibi hitaplarda bulunuyor olması buna işaret zaten ama, bu benim kişisel görüşüm tabii. Kısacası "kızını takip eden" insanların karşılaşmayacağı bir şey değil veya olayın nedeni kızın takip edilmemesinin ötesinde.
3 - Psikopatlık konusunda hemfikiriz ama parada maalesef. "burada kız kafasını gövdesinden ayıracak piskopat derecede ruh haline ve paraya sahip bir adamla beraber ve uzun süreli de tanışıklıkları varmış,(...)" Burada paranın rolü nedir? Evet, doğrudur, yer yer zengin aile çocuklarının bir nevi al gülüm (para) ver gülüm (yakınlık/cinsellik) ilişkisi içinde olabildiği doğrudur, ama her parası olan bu tarz bir sapık mıdır? Bunu bu şekilde genellemek ne derece doğrudur?
4 - Cinsel tabular konusunda Avrupa'nın gerisinde olmak yukarıdaki 3 şahsa ne gibi bir haklılık sağlar?
5 - Eğlenmeye gittiği bardan gece tek başına dönen bir kadın için taciz/tecavüz müstahak mıdır? "Gitmeseymiş, kendi kaşınmış!" mıdır? Bu kadın İstanbul'da ve Trabzon'da aynı haklara sahip olacak mıdır, değilse neden? Yasalar, bu kadının hakları İstanbul ve Trabzon'da farklı mıdır? İstanbul, Trabzon'dan daha mı namussuzdur veya?
kültür yasaların uygulanmaması için bahane değildir. devletin seçilmişleri ve bürokratları canımızı korumak ile görevli ise ve bu görevlerini yapmıyorlarsa bunun nedenini aileye ihale edemezler.
emniyet kemeri takmadığı için ölen insanlar olduğu için, emniyet kemeri takmayanlara ceza kesen devlet; cinayeti görev bilinci ile takip edip zanlıları adalete teslim edebilmeli. bu ülkede yasalar varsa, polis de adli suçları incelemek ile görevli ise, devletin organları işlerini yapmalıdır.
hatırlayın, karabulut ailesinin avukatı kamera kayıtlarını kendi olanakları ile bulmuştu. bu hazin olayda eleştirilecek olan aile ve kurban değil, görevini gereğince yerine getirmeyen devlet organlarıdır.
Yorum Gönder