Hani bir Türk filmi vardı,1976 yapımı; “Nereye Bakıyor Bu Adamlar ” isminde. Zamanın müthiş ikilisi Zeki Alasya ile Metin Akpınar'ın baş rollerini paylaştığı, beşik kertmesi ve yurdumda yeni yeni gelişen medya-reklam kampanyaları gibi mevzulara ilişkin.
Yerel Seçimlere sayılı gün kala başkent Ankara'da iyice hararetlenen tartışmalar ve bu tartışmaların baş rollerinde iki bakan ile ilgili haberleri okuyunca nedense bu film ile bütünleşmiş soru cümlesi gelip takıldı aklımın imla kılavuzuna, sahi nereye bakıyor bu bakanlar?
“ İşsizlik oranı niye artıyor biliyor musunuz? Çünkü kriz dönemlerinde daha çok iş aranıyor. Özellikle kadınlar arasında kriz döneminde işgücüne katılım oranı daha artıyor.”
dedi önce Devlet Bakanı Şimşek. Günün ve hatta geçmiş onca yılın en büyük derdinin aslında o kadar da büyük(!) olmadığını açıkladı bizlere.
İş aramasak işsizlik diye bir sorun olmayacaktı. Hele de kadınlar kriz var diye telaş yapıp iş aramaya koyulmasaydı bir bir, onca işten çıkarılmalara rağmen eğer hala bir işe sahip olma şansını yakalamış mutlu azınlıktan iseler kocalarının eline bakmaktan , onların getirdiği ile yetinmekten vazgeçip, biz de üreteceğiz demeselerdi, bu kadar yüksek çıkmayacaktı ülkenin işsizlik oranı. Zaman zor zamandı ve fakat yurdum insanı tahammül etmeyi, kemer sıkmayı, fedakarlığı iyi bilirdi. Zira kendisine “siyaset” diye hep bunlar öğretilmişti. E adına fedakarlık dediğin de bu coğrafyada ilkin kadına düşerdi.
Şimşek gibi gelen bu açıklama ilham vericiydi yurdun yönetimden sorumlu tüm bürokratlarına. Mesela bir kaç ay sonra her yıl olduğu gibi yine bu yıl yaşanacak olan ÖSS faciasıyla ilintili halinden şikayetçi olursa birileri, Milli Eğitim Bakanı da çıkıp “ÖSS neden her geçen gün büyüyen bir sorun haline geliyor biliyor musunuz? Çünkü liseden mezun olan öğrenci sayısı her geçen gün artıyor. Bir de kız çocukları okusun deniliyor, kampanyalar düzenleniyor. Hal böyle olunca ÖSS iyice çığırından çıkıyor. ”diyebilir.
Şimşek' in işsizlik sorununun bilinmeyen gerçekleri konulu açıklamasını takiben bir ilginç konuşma da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Güler'den geldi.
Ordu'da AKP'nin tek kadın adayını tanıtmak isteyen Güler; “Türkiye'de 80 tane oğlan... Genç erkek diyelim,oğlan demeyelim.80 tane erkeğe bir hanım şey olacak, belediye başkanı olacak. Böyle bir durumu düşünün. Ne kadar kıymetli olacağını...” dedi.
Güler'in dem vurduğu tek kadın adayına ilişkin biraz düşünmekte fayda var kanımca. Her fırsatta halkın büyük kesiminin desteği ile yönetime geldiğini ifade eden bir parti yerel seçimlerde ülke sathında sadece bir tane kadın belediye başkan adayı çıkarabiliyor, yarısını kadınların oluşturduğu seçmen kitlesinin karşısına ve hükumetin bir bakanı da çıkıp bunun kıymeti harbiyesinden bahsediyor.
İş aramasanız işsizlik diye bir sorun olmazdı demekle maalesef mevcut sıkıntılara bakmak bizi esasında halk olmasaydı hiç bir sorun olmaz, gül gibi yönetirdik şu ülkeyi özlemine götürüyor ki bilinen siyaset literatüründe böyle bir yönetim şeklinden söz edilmemektedir.
Nüfusu 70 milyonu aşmış bir ülkenin karşısına neşe ile tek bir kadın aday çıkarmakla da kadın sorununun çözümüne dair büyük bir adım atılmış olmuyor.
Görünen o ki bize baktığını görebilen, gördüğünü içselleştirip gerçekçi çözümler sunabilen yeni bir bakış açısı lazım!!!
I’m a Seasoned Litigator. Sam Alito’s Recent Questions Have Made Me Cringe.
-
I am still enough of an institutionalist that it pains me to hear Supreme
Court justices embarrassing themselves on the bench.
57 dakika önce
2 yorum:
literatürde olmaz olur mu! yabancı literatürde yoktur belki ama onlar geri kaldığından.. yerli literatürde pek ala mevcut! bizim ürettiğimiz bi' değer bu yaklaşım işte, ne mutlu =p
al sana bir çift kaya daha;
http://www.ttb.org.tr/TD/TD122/20.php
Dediğin doğru. Kadınlar bu ülkede oy kullanmıyor olsaydı o bir tane kadın belediye başkan adayı bile olmazdı.
Yorum Gönder