Bilmeyen yok herhalde bu oyunu: Taş makası kırar, makas kağıdı keser, kağıt taşı sarar, kaybeden bulaşıkları yıkar, biraları dolaba koyar, yemek siparişi verir vs. Sadizm ve de tahayyüle bağlı olarak yaptırımlar daha da acımasız olabilir, karışmam.
Nereden çıktı peki bu durup dururken? Çünkü tesadüfen United States of America Rock Paper Scissors League diye bir organizasyonun varlığını öğrendim. USARPSL (Amerika Taş Kağıt Makas Ligi) 9 Nisan 2006'da kurulmuş, Las Vegas'da düzenlenmiş ilk yarışma (ya Las Vegas'a, ya da Japonya'ya yakışırdı zaten bu absürdite) ve de kazanan talihli (talihli ağır bir ifade mi acaba?) 50,000 USD'yi cebine indirmiş. 2007 yılındaki yarışma ise ESPN2'de yayınlanıp prestij kazanmış diyebiliriz.
Nedir taş - kağıt - makasın cazibesi? Yazı-tura gibi sırf şans işi değil, karşındaki insanı tanıman, ne tür bir hamlede bulunacağını kestirmen vs. gerek. Hatta "oyun teorisi" dehlizinde kaybolup "bu adam kağıt oynar, o yüzden ben makas seçeyim; ama dur, ya bu yüzden makas seçeceğimi düşünüp de taş seçerse? O yüzden kağıt seçmeliyim. Ama dur... (gider böyle)" demek de mümkün. En nihayetinde hiç düşünmeyip, ya da çok düşünüp de verdiğin kararın isabeti de bir yerde şansa bağlı olacağından, talihli çok da ağır bir ifade olmaz.
Tabii bu talihi milyon dolarlık getiriye çevirenler de var. 2005 Ocak'ına gidelim. Takashi Hashiyama diye, Maspro Denkoh adlı bir Japon (demiştim değil mi?) elektronik firmasının CEO'su, şirketin sahip olduğu birkaç ünlü tabloyu satışa çıkaracakmış. Bu sebepten ABD'deki iki ünlü açık artırma şirketi Christie's ve Sotheby's ile temasa geçmiş. İki firma da Hashiyama'yı ikna edemeyince, ve de Hashiyama da resimleri iki şirket arasında paylaştırmak istemeyince, "arkadaşım gidin taş-kağıt-makas oynayın, kazanan beni görsün" demiş. İlk tepki ne olmuştur bilmiyorum ama, paranın gözü kor olsun ki, bu iki firma da teklifi kabul etmiş. Christie's adına kararı bir çalışanın 11 yaşındaki ikiz kızları vermiş: "Herkes taş seçmenizi bekler, o yüzden makas seçin". Sotheby's konu üzerinde pek düşünmeyip kağıt seçmiş. Oyun teorisi uyarınca bir aşama daha derin düşünen Christie's'in 11 yaşındaki ikizleri "maç"ı ve de milyon dolarlık komisyonu kazanmış. Olay sonrası Hashiyama "iki tane eşit derecede iyi teklif arasında en adil şekilde böyle karar verilebilirdi" diyerek kendince açıklamış olayı. Peh.
Bir de gene 2006'da, Florida'lı Federal Yargıç Gregory Presnell'in, uzun süren bir davada iki tarafın temsilcilerinin uzlaşmaz tavrından bıkıp "Eeh, eytere bea, taş-kağıt-makas ile halledin bu işi" deyip,
iki tarafı rezil etme girişimi var. Hashiyama'nınkinden daha saygın bir davranış bence bu. (Las Vegas ile Japonya'nın yanısıra, ABD'nin önde gelen eğlence şehirlerinden Tampa'nın hakkını da bu şekilde yemiş olmayalım.)
------------------------------------------------------
Buraya kadar nispeten geyikti, bundan sonrası bu oyunun kökenini merak edenlere, ve de gereksiz tarih bilgilerini rastgele ortamlarda satmayı sevenlere yönelik.
Bu konuda rivayetler muhtelif. Bir teori, bu oyunun M.Ö. 200'lü yıllarda Japonya'da çıktığını iddia etmekte. Oyunun orijinal adı Janken. Jan-ken-pon diye de geçiyor. Etimolojik kökeni, Çince bağlantıları vs. ile ilgili teorilere
şuradan ulaşabilirsiniz. Başka bir teori oyunun Afrika'dan çıktığı üzerine, diğer bir teori ise oyunun İskandinavya kökenli olduğu ve oradan Avrupa'ya geçtiği yönünde. Avrupa teorisinin alternatifi ise "İrlanda'da doğdu, Portekizli oldu, oradan da Avrupa'ya yayıldı" şeklinde. Bu en son teori oyunun orijinal adını "Pihedra, Papelsh e Tijhera" olarak göstermekte, ve de çıkış tarihi olarak M.Ö. 6. yy'ı vermekte. Otantik bir teori olduğu halde, ben oyumu Japonlardan yana kullanıyorum.
Bir de oyunun bilindiği başka bir ad var: Rochambeau (roşambo okunur). Oyunun Avrupa'ya 18. yy ortalarında yayılması ve de Rochambeau Kontu Jean Baptiste Donatien de Vimeur (ki kendisi Amerikan Bağımsızlık Savaşı'nda Amerikalılara yardımcı olmuştur) ile özdeşleştirilmesi konusunda birçok rivayet üretilebilir. Bir tanesi şu: San Francisco'da Rochambeau Parkı var, orada 1943 yazında 3 adet çocuk taş-kağıt-makas oynarlarken "One-two-three" demek yerine "Ro-şam-bo" demeye başlıyorlar, oradan yayılıyor bu yeni deyiş. Yersen.
--------------------------------------------------
Tekrar geyiğe geri dönelim. Oyun dünyanın farklı yerlerinde, farklı şekillerde de oynanıyor. Mesela Japonya'da oynanan bir versiyonda, köyün şefi kaplanı avlıyor, kaplan köyün şefinin annesini yiyor, köyün şefinin annesi de şefi yeniyor (hangi fiil ile olduğunu bulamadım). Endonezya'da oynanan bir halinde ise fil insani eziyor, insan karıncayi eziyor, karınca filin kulağına kaçıp onu delirtiyor. Hayalgücü genişliği diyelim. Tabii akla gelen şey ellerle bu işaretlerin nasıl yapıldığı. Hadi fildir falan anlıyorum da, köyün şefinin annesini nasıl anlatıyorlar acaba?
Mesela bir de Kuma Ken diye birşey var. Bu oyunda 0'dan 5'e kadar rakamlar yapıyorsunuz elinizle. Normal büyüklük-küçüklük ilişkisiyle belli oluyor kazanan ile kaybeden, lakin bir istisna var, 0 5'i yeniyor. Bunda oyun teorisi modeli daha ilginç; mesela 1 yapmanın hiçbir anlamı yok, çünkü 0'ı 2 ile de yenebilirsiniz, ama 1, 0 hariç tüm rakamlara yenilir, bu yüzden domine edilen strateji haline gelir. 1 anlamsızlaşınca, adımları geriden takip edersek 2 yapmak da anlamsız oluyor. Bütün mücadele 4, 5 ve 0 arasında; o yüzden taş-kağıt-makas tarzı bir üçlem var gene ortada. Ama kafayı çalıştırmayan biriyle oynuyorsanız, ve karşı tarafın 1-2-3'ten birini seçeceğini düşünüyorsanız gönül rahatlığıyla 5 seçebilirsiniz, keza 1-2 ya da 3 seçen birisi karşı tarafın 0 seçeceğini düşünüp saçmalamış demektir.
Bu kadar yazıdan sonra "Çok karışık lan bu, ben yazı-turamı atar keyfime bakarım" diyeni taş ya da makas ile kovalarım, kağıt kesinlikle kullanmam.
1 yorum:
5. sınıfa giden, demokrasi ve aktif yurttaşlık üzerine birlikte çalıştığım bir grup çocuk çatışma yaşadığında "bu sorunu demokrasi kullanarak nasıl çözersiniz?" demiştim ve "taş-kağıt-makas!" yanıtının gelmesi ve de uygulanması inanılmaz derecede hızlı olmuştu.. bizim çocuklardan ceo da olur, yargıç da demek ki.. aslanlarım benim be!
Yorum Gönder