İstanbul'da Kemal Kılıçdaroğlu'nun propagandasını yapan "Organize Dürüstlük" temalı bir billboard'un yanına, Kemal Kılıçdaroğlu'nun anti-propagandasını yapan "Dosyacı Kemal'in Dosyası" billboard'u asılmış.
Biz buna demokrasi diyoruz. Ama Kılıçdaroğlu
farklı düşünüyor. Milliyet gazetesi de bunu "saldırı" olarak nitelemekte sakınca görmüyor. Kılıçdaroğlu yolsuzluk ortaya çıkarırken "halk kahramanı", onun hakkında "yolsuzluk iddiası"nda bulunulunca saldırı.
Burada AKP'nin demokrasi anlayışını eleştiriyoruz, daha çok taze iki örnek var: bilime müdahale, ve de "gözaltı değil yahu, kontrol altı" adı altında kişilik hakkı ihlali. Anamuhalefet partisinin de demokrasiden anladığı ortada.
Sonra çıkıp "Türkiye'de demokrasi yok" diyenleri "satılmışlık"la, "Batı'nın uşağı olmak"la suçluyoruz.
Yahu şu son iki günkü gazeteleri okuyun sadece, ve düşünün. Bizim demokrasiden anladığımız ne? Hala daha erken 20. yüzyıl demokrasi anlayışındayız. Halk bir partiyi seçer, seçilen parti "Tamam ben iktidarım, kapayın çenenizi ve itaat edin" der. Bu demokrasi anlayışı tarih oluyor artık, "çoğulcu demokrasi" var, azınlık haklarının savunusu, toplumun tüm kesimlerinin kucaklanması esas... Tabii biz, darbeler sağolsun, gelişmemiş/ilkel demokrasiyi yeni yeni benimsediğimiz için, güncel demokrasi anlayışını yakalamamıza yıllar var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder