2011 Uludere katliamı: 29 Aralık 2011. http://yalnizdegilsinvan.wordpress.com

7 Kasım 2009 Cumartesi

Yozdil'e gönderdiğim e-posta

Yozdil'in şu yazısının ardından dönen tartışmalar üzerine kendisine gönderdiğim e-postanın metni aşağıdadır. Bu e-posta shelbyl ve ahmetkizilay'ın facebook'daki yorumlarıyla benimkiler harmanlanarak oluşturulmuştur. İzinsiz kullandığım için kendilerinden özür diliyorum ancak sıcağı sıcağına, yazının üstünden çok vakit geçmeden Yozdil'e ulaştırmak istedim. ------------------------------------------------------------------------------------- Yılmaz Bey, Dünkü (06.11.2009 tarihli) yazınızla kanımca artık iyice dibe vurdunuz. Bir köşe yazarının sokaktan geçen adamdan farklı bir şey söylemesini beklerim ben her zaman. Maalesef bugüne dek kahve ağzıyla yazılan yazılarınızdan başka hiçbir şey göremedim. Dünkü yazınızla da artık bu konuda tavan yaptığınızı düşünüyorum. Yazınız baştan ayağa, buram buram cinsiyetçilik kokuyor. Genetik mühendisi misiniz, veteriner misiniz, ziraatçı mısınız, diyetisyen misiniz, biyolog musunuz, gıda mühendisi misiniz? Neye göre yorum yapıyorsunuz? Laboratuarda deneyleri siz mi yürüttünüz? GDO meselesinde yandaş veya karşıt olmak ayrı mevzu, GDO'nun ne olduğunu bilmeden çıkış sebebiyle ilgili ahkam kesmek apayrı bir konu. GDO'nun çıkış sebebi hazır gıda tüketmemiz değildir. Bu kadar çarpık bir bağlantı kurulamaz. GDO, ucuz maliyet, kısıtlı kaynakların değerlendirilmesi gibi sebeplerden türetilmiş bir projedir. Sizin mantığınızla oldu olacak hepimiz tarım toplumuna geri dönelim, buğday ekip ekmek yiyelim, süper oldu, değil mi? Kapitalizm insanı tüketmeye ‘özendirdiği’ kadar da, insanın tüm zamanını ve enerjisini elinden alarak insanı tüketmeye ‘zorluyor’. Bir kadın/erkek çalışmak zorunda olduğundan dolayı hazır yemek yemek zorunda kalıyorsa bu bireylerin suçu değildir. En azından bu tartışmada değildir. O açıdan yazınızı bir kapitalizm eleştirisi olarak görmem imkansız. Hele hele ezelden beri takındığınız statükocu tavrınızı göz önüne alınca… Yazının GDO ile ilişkili mantığı çökünce geriye bir tek tavsiyesi kalıyor: "Türk kadını! Salça yapmayı unutma! O senin en kıymetli hazinendir!" Bu da saçmalığın daniskası. Evet, belki gerçekten geleneksel olarak bu ülkede mutfak işleriyle daha çok ilgilenen kadınlar. Ancak geleneklerin sadece kadınlara değil, erkeklere de, ya da ne bileyim enişteye, yengeye, halaya, amcaya biçtiği roller de doğru mudur? Ya da şöyle soralım, doğru olmak zorunda mıdır? Hele hele bu biçtiği rolü doğru kabul edip, daha sonra da hakkında bilgi sahibi olmadan, GDO gibi bir konuda Türk mutfak geleneği üzerinden kadınlara pay çıkarmak doğru mudur? Ben Türkiye’nin en çok okunan köşe yazarlarından birinin bunu yapması yerine, geleneklerin kadınlara biçtiği rolü tartışmasını tercih ederim. Bu role taraf olsun veya karşı çıksın demiyorum, en azından tartışsın. Ben de hayatımda bir kerecik ama bir kerecik olsun, “Yılmaz Özdil benim ufkumu açtı, bana bir fikir verdi” diyebileyim. Ama yok, siz kolayı yapıp, ve evet, inatla, sonuna kadar SEKSİST bir tarzla, sıklıkla kadınların üstlendiği bir sorumluluğu baz alarak tamamen alakasız bir konuda yazı yazıyorsunuz. Üstelik de bunu yazı boyunca kadını aşağılayarak yapıyorsunuz. "Zahmet edip", "size zor geliyor" gibi kalıplar kullanarak kadını güçsüz, iradesiz, tembel gösteriyorsunuz. Son olarak, yazıyı defalarca okuyup bazı yerlerin sadece kadınları değil, her iki cinsi de hedef alarak yazıldığını düşünmeye çalıştım fakat mümkün değil. Bir yerde sonradan düşünülmüş gibi duran "kocanız da size akıl verecek" diyor ve erkeklere laf ediyorsunuz. Ama bu cümle de yazı boyunca hakim olan seksizmi ve nefreti azaltmıyor, ki bence körüklüyor bile. Hem erkek, hem kadına seslenseniz, Türk insanini topyekûn eleştirseniz anlarım bir noktaya kadar. Ama seslendiğiniz kitle sadece Türk kadını. Böyle bir şey olabilir mi yahu? Öfkeliyim, tepkiliyim, ataerkilliğin buram buram damarlarımıza işlemiş olması beni rahatsız ediyor. Adamın teki koskoca bir köşe yazısı boyunca kadınlara seslenip “vatana millete yararlı kız evlat yetiştirin” salık veriyorsa, erkeklere de aktara gidip baharat almayı öğütlüyorsa, kusura bakmayın ama bu cinsiyetçiliktir. Hatta ecnebilerin deyimiyle “textbook sexism”dir. Maalesef dünkü yazınızla birlikte bir gün mantıklı bir yazı yazacağınız umudumu da yitirdim. “Bana Türkiye’nin en çok okunan yazarı olmak yetiyor” diyorsanız aynı sığlıkta yazılar yazmaya devam edin lütfen. Zira en kolayı ortalamadan şaşmayıp tribünlere oynamaktır. Ama en azından bunu yaparken bünyelerimize hastalıklı düşünceler enjekte etmeye çalışmayın. Saygılarımla, Ad Soyad

43 yorum:

Adsız dedi ki...

Sende besbelli Taraf okuyucusu devlet kiç yalayicilarindan birisin! Bence burada Yilmaz Ozdil hiç bi sekilde kadini asagilamiyor! ben bi bayan olarak hiç bi sekilde asagilandigimi hissetmedim! ha sen bayansan sayet, kompleklisin, degil erkeksen, saa nooluyo? bence çok dogru bi dille çok onemli bi konuya deginmis! ne dersen de, bence senin bu maili gondererek tek yaptigin sey ukalalik! dine kufreden musluman olsa eyvallah, ama bugune kadar bu sitede paylastiklarina bakilirsada, sende o sol gorunumlu ama aslinda yolu geçerken mecburiyetten saga sola bakanlardansin... yani taraf ve altan tayfasi! bence bi insana dil uzatmadan once, iyice yazdiklarini kavra! bundan onceki yazilarinda bir çok kez erkekleride uyardigi oldu! ama seninde dedigin o statuko denilen sey bir çok insana iyice yerlesmis, ve kadin esittir mutfagin sorumlusu hiç bi sekilde yilmaz ozdil degildir! ama madem oyle bi klise var, adam sadece goruntude goruleni yansitiyo! neyse, senin o kuçuk organizmasi degismis beynine laf anlatmak imkansiz olsa gerek... ne desem bos, adini soyadini yazmadigin için, bende adimi soyadimi yazmiyorum!

felix dedi ki...

adini soyadini yazmadigin icin ben de kusmeye karar verdim senle. yaziyi okurken dedim ki acaba yilmaz bey,seksisti yanlis anlar da ne bileyim seks bagimlisi falan zanneder mi. sonra da o kadar da degildir dedim...neyse sonra bu yorumu okuyunca da dedim ki bu yilmaz bey herhalde.

Adsız dedi ki...

Hiii yilmaz beyim benn :))) neyse saka bi yana, ben gerçekden siteni begenmiyorum, raslanti gordum ve baktim ve begenmedim :) seni tarafçi gordum epeyce :) ha bu bi suç degil ama herkesin dusuncesi kendine goredir... yalniz "taraf" tutmadan once o sorosculari iyice bi arastir derim! ayrica ben çocukda yaparim karyerde! kekde yaparim, pastada, kurabiyede, kuru fasulye pilavda, hatta ISKEMBE çorbasida, yani sira bi guzel meslegimide yaparim! hani aydin olmak sadece feminist olmaktaysa, ben o zaman geri kafaliyim! haa avrupanin gobeginde yetismeme ragmen bu kavramlari utanilacak bisey olarak degil, tam tersine gurur duyulacak bi sey olarak goruyorum! hem kadin'im hem erkegim :) eee sen sadece iskembeden site yapiyon, gel birgunde ben sana bol sarimsakli ve limonlu bi iskembe yapayim! haa senin gibi pis birakmiyorum, iyice temizliyorum!

sokaktaki adam dedi ki...

gerçekten bir bayansınız hanımefendi, bu kadar bayan bir yorum daha görmedi şu site. keşke tek bayan siz olsanız tabii! denecek o kadar çok şey var ki, hiçbir şey diyemiyorum. hem bunları benden çok daha iyi söyleyebilecek olan genç kadınlar var aramızda zaten, onların söylemesi daha doğru olur. klişelerinizin gdo beynimde yarattığı hasarı atlatabilirsem, ben de iki kelam etmek isterim elbet. okursanız da sevinirim, dolayısıyla bizi, aynen bizim yılmaz özdil'i kınayarak takip ettiğimiz gibi takip etmeye devam edin.

felix dedi ki...

sevgili adsız, tarafçı değilim ben müebbet muhabbetçiyim. yeni çıktı. mizah dergisi http://dergi.muebbetmuhabbet.com/
seversiniz bence bi bakın. bir de sitenin yazarlarını da içeriğini de beğeniyor ve takdir ediyorum ancak bir ilgim yok, size cevap yazmamıştım ben yazara yazmıştım. yani sizinle küsmemiştim, doğru aktaramadığım için kusura bakmayın.

Adsız dedi ki...

:) yilmaz özdil'i ve bekir coskun'u çok severek okuyorum, ama baskalarinin bakis açisini gorup, ozellikle sizin yazdiklarinizi okuyarak gulmekten yarilmakda çok buyuk bi zevk benim için. yazdiklarinizda ne bi biçim nede dogruluk payi var. kullandiginiz kaynaklara bakilincada, gorusunuzu apaçik ortaya sergiliyor zaten! turkiye'nin durumunu ve koyun surusu halkin hatalarini çok iyi sergiliyor yilmaz ozdil ve bi kaç baska kose yazari! siz ise "ak"siyon pesinde olan, sadece ceplerini dolduran, ve devlet yalakasi olan kaynaklar sunuyosunuz ve savunuyosunuz!

herneyse, gorusumu bildirdim nasolsa :) yinede size tesekkur ediyorum, insanlar arasinda sizin gibilerinin oldugunu gormek dusuncelerime dahada sahip çikmama neden oluyo!

Everfever dedi ki...

:)

Devlet ve hükümet arasındaki farkı bilmez. Yazdıklarımızda biçim payı olmadığını söyler. Bayan ve kadın arasındaki farkı bilmez, vs... Bu tür insanların var olması aslında çok dert değil, ama bu kadının Avrupa'nın göbeği Fransa'da tahsil yapmasına rağmen bu kadar saçma bir düşünceye sahip olması şaşırtıcı. (Yok ya. Aslında Fransa faktörünü hesaba katarsak şaşırtıcı değil be)

Sokaktaki adam, bak dikkatli ol, Yozdil okuyanların sonunu görüyorsun. Demedi deme :D

Everfever dedi ki...

Biçim payı ne ya???

felix dedi ki...

ahaha biçim payı ne ha? bence bu yorum yaparken bi kutu çıkıyor ya hani onun içine yazıyoruz. herhalde kelimeleri onun içine düzenli yerleştiremediğimiz zaman biçim payı yapamamış oluyoruz. ya o değil de verilen linkin üzerine tıklayınca otomatik açılmaması kötü bence. bunun bir yolu yok mudur sevgili blog sahipleri.

Everfever dedi ki...

Linke tıklayınca otomatik olarak açılıyor bende.

Biçim payı bence insanın üstüne yakışanı giymesi de olabilir. Şık giyinen insanlar biçim payını doğru tutturmuş olabilirler. Sanırım yazar biçim payı derken bunu kastediyor. En az Yozdil kadar derinlikli bir yazar. Hmmm... Evet.

felix dedi ki...

ben yorumları kastetmiştim aslında (yazılarda direkt açılıyor da bu kısımda eklediğim bir adrese tıklanamıyor) ama doğru biçim payı vermediğimden yanlış anlatmışım yine. zaten hiç şık kıyafetim de yok ondan olmalı. hayır en kötüsü ne kariyer var ne çocuk, yemek desen çok biçimsiz. gdo'ları desteklemek istiyorum artık. sıkıldım bu biçim paysız hayattan.

Adsız dedi ki...

:) bu oyunu oynamak istiyorsunuz... bu arada Fransa olayini nereden çikardiniz? Avrupa sadece Fransa ile mi kistli sizin gozunuzde? Ha hayatimda hiç ama hiç türkçe egitimi almadim, sadece okudumm. de leri ve ki leride ayirmakda guçluk çekiyorum, ve evet bazen yazarken fransizca dusunuyorum (ha fransa degil belçika bu arada)...ve komik olan, boyle basitlikle sadece bi turkçe hatasini alaya alacaginizi biliyordum :) eee yiyosa fransizca atisalim ha?
iki cumleyi yan yana koyabildiginiz için hava atmayi birakipta, yazdiklarimin anlamini kavramaya bi nebze olsun çalissaydiniz, su an bu yorumlariniza kiçimla guluyor olmazdim! ben gayri ihtiyari, aklimdan ne geçiyosa yaziyorum! sizin gibi bes kurusluk edebiyat patlatmak gibi bi derdim yok!

felix dedi ki...

ben sadece gerçekten gdo'lara karşı olanlardan sıkıldım. taraf değiştiresim geldi.biyoteknoloji üzerine pek bir okudum yazdım ama böylesi karşı duruşları bir yere koyamıyorum. kimseyle dalga geçtiğim de yok ama evet kelime oyunlarını uzatmayı severim hatta saçmalamayı daha çok severim. diğer bir taraftan köşe yazarı olmadığım için içim rahat. siz yorumunuzda diğer yapılan yorumlar ve sitedeki genel yazılar için "ne biçim var ne de doğruluk payı var" demek istiyorsunuz bu anlaşılıyor, türkçe dilbilgisi kurallarını da bilmek zorunda değilsiniz, haklısınız. bence yılmaz özdil'den çok daha iyi yazıyorsunuz hatta.

Adsız dedi ki...

yok, herkesin hatalari olabilir, ama ben burada ogd dedigin bizim OGM dedigimiz"organisme génétiquement modifié" lere karsi olan bi kurulusa bagliyim... belki bu yüzden hassas davrandim. genelde dogal olan bizim BIO yani "biologique" dedigimiz yiyecek içecekleri tükettigimden ötürü de olabilir. ama genelde yilmaz özdil'i okudugumu ve pazartesi hariç her sabah ilk is onun yazisini okudugumuda inkar edemem... begeniyorum, ama bi çok insanda altanlari begeniyor ne halt olduklarini bile bile :) özgürlük bu olsa gerek, dimi? :)

Everfever dedi ki...

Türkçe karakterler yok sadece ç var. Fransızca olduğunu çıkarmak çok zor değil. Belçika konusuna gelince de bizim buralarda buna "aynısının laciverti" denir.

Gayri ihtiyari aklınızdan ne geçerse yazdığınızı söylüyorsunuz. Ben de aklınızdan geçenlerin yanlış olduğunu söylüyorum. İki cümleyi yan yana koyabildiğimizi söylüyorsunuz, ama aynısını siz yapamıyorsunuz. (Kusura bakmayın bu site Türkçe, sizinle Fransızca atışamam) Yılmaz Özdil'in kötü bir köşeyazarı olduğunu söylediğimiz için bizim devletin kıçını yaladığımızı söylüyorsunuz. (Yılmaz Özdil'in devlete muhalif olduğunu da ima ediyorsunuz ki hakikaten Türkiye'de kafası biraz çalışan herkes buna güler) Üslubunuz son derece saldırgan. Yapmayın etmeyin. Bu sitede Taraf'ı sevenler de var, sevmeyenler de. Hiçbirimiz diğerine böyle saldırgan bir üslupla cevap vermiyor. Dahası buradaki hiç kimse bir yazarı veya kişiyi idolleştirip "ona laf söyletmem" demiyor. Bir beş dakika sakinleşip söylediklerinizin anlamını siz kendiniz bir düşünün.

Saygılarımla :)

Everfever dedi ki...

Altanların Soros'cu olduğuna dair elinizde bir kanıt var mı? Soros'un milyon dolarlarıyla kurulduğunu iddia ettiğiniz gazetede insanlar hangi koşullarda çalışıyor biliyor musunuz?

Eğer bu iki soruya da yanıtınız "hayır" ise, siz iftira ediyorsunuz.

felix dedi ki...

ah inanamıyorum süpermiş. hassas olmanız da çok güzel. belçika'daki yasalar ne diyor bu konuda sahi. bence bu teknolojinin karşısında olmak pek mantıklı değil. onun yerine doğru yönetemez miyiz sizce de? elbette erkekler/kadınlar evde tarhana pişirmeye devam etsinler bu süper olur ama sanki daha önemli yapılması gerekenler var arada. yılmaz özdil'den daha iyi yazabileceğiniz konusunda ciddiyim bu arada. bence içinde olduğunuz kuruluşun da faaliyetlerini göze alarak, oradaki yasal düzenlemeden bahseden bir yazı yazsanız, gönderseniz yılmaz özdil'e çok hayrı geçer. sonuçta yılmaz özdil'in yazısından anladığımız hazır gıda tüketmeyelim, zahmet edip de bir mutfağa girelim ama belki de bilmemiz gereken daha fazlası vardır? bunları paylaşmak daha kıymetli olsa gerek. madem bu kadar seviyorsunuz bir katkı da sağlayın bence.

Adsız dedi ki...

Hmm, iskembe turkçe evet ama komünal kelimesi fransizcadan gelmedir, isterseniz arastirin... o yuzden fransizcada ogrenmek bi gereksinim olabilirmi ki?
Ben belki Fransanin lacivertindeyim, ve bu düsüncelerim sizi sasirtmiyor olabilir... Ama aslen türk oldugum için, ülkemde nelerin olup bittigini görmek ve ögrenmek gibi bi hakkim oldugunu düsünüyorum... Tipki Insan oldugum için, dünyada olan bitenleri takip etme gibi bi ihtiyaç duydugum için! Yilmaz Ozdil'ede soz soyletmem demedim, yazdigi ve benimde katilmadigim seyler olabiliyor, ki ben onun yazdiklarini begeniyorsam her halükarda benimsiyorum demek degil bu! Sanirim "cümleyi yanlis kurdum" veya siz isinize geldigi gibi algiladiniz yine.. Saldirganliga gelince, ben içimden gelenleri içimden geldigi sekilde yazdim, ve diger yazilarin bi kismina üstünkörü bakinca, biraz "taraf" yancisi gördüm, evet belki radikal yaklasimda bulundum, incelemeden bende bi statüko kurucusu oldum :p (bu cümle çok biçimsiz oldu, farkindayim...) herneyse, bi insani sevip sevmemekde degil, sadece genelde yazdiklarina katiliyorum ben bu bikaç kose yazarinin. haa, hani baska bi ulkedeyim diye, turkçem kisitli veya hatali diye, belki beni kuçuk goruyorsunuz... belki yazdiklarimda yine kiskis gulecek uçyuzellibin hata bulacaksiniz... burada yorum yazmis olmam sizin için sorunsa eger, yazmam sorun degil (buda enteresan bi cumle oldu dimi?):) saldirganlik gibi bi derdim yoktu kesinlikle, yilmaz ozdil ne benim babam (ki oz babamla bile ayni fikirleri paylastigim soylenemez) ne benim hocam nede benim idolumdur... turkiyedeki tek idollerim redjeep, ab-dooolllaaar ve feath-olla dir... :p (igrencimmm farkindayim, alakaya iskembe sarimsak) eee maluum saat olmus 2.51...

Cagatay Bircan dedi ki...

Bloga katkida bulunanlari Tarafci ya da sucu bucu diyerek damgalamak ve herhangi bir yapici tartisma yaratmayip sadece laf atmaya calismak ve hakaret etmek bana neyi hatirlatti biliyor musunuz? Avrupa'da zamaninda cadi olmakla suclanan kadinlara yapilani. Yani ayaklarina buyuk taslar baglanarak derelere atilip cikarlarsa zaten cadiydilar yakarak oldurelim, cikamazlarsa da cezalarini cekmis olurlar anlayisini. Yukaridaki yorumlara bakinca ancak boyle bir dusunce yapisi goze carpiyor. Genetigini falan degistirirler mi bilmiyorum ama soylemeden gecmeyecegim, keskin sirke kupune zarar. Orta cagda da boyleydi, simdi de boyle.

Adsız dedi ki...

Cagatto enteresan olan ne biliyomusun??? senden once sunu yazmis olmam: ve diger yazilarin bi kismina üstünkörü bakinca, biraz "taraf" yancisi gördüm, evet belki radikal yaklasimda bulundum, incelemeden bende bi statüko kurucusu oldum :p (bu cümle çok biçimsiz oldu, farkindayim...)

yani sen beni cadi yakmakla suçlamadan once ben bunu kendim soyledim, hatamida kabullendim :) yinede saolasin, ama aslinda senden beni cadi yakmakla degilde, cadi sanilipda yakilan, kendi kendine sesler duyan Jeanne D'Arc la kiyaslamani beklerdim, eee zira kendi kendime fikirler olusturmusum, herseyi yanlis anlamisim :) yani aslinda nerdeyse siz beni yakiyodunuz, derdimi anlatamadan...

Adsız dedi ki...

everfever senin soruna gelince, simdi daha once yazdigim okudugum gordugum seyleri tekrarlamak gibi bi derdim yok, kanitlarin her hepside var :) ama istersen facebook da taraf gazetesinden nefret edenler adli gruba bi göz at :) aradigini bulursun...

felix dedi ki...

herkes birtakim hassas oldugu konularda bir anda sinirlenip/gaza gelip onyargili davranabilir. bence bunu biraz konustuktan sonra anlayabiliyorsa insan sorun yok. ki sevgili adsiz hanim da soyledi tarafci demem dogru olmamis olabilir diye. bence burda hala onemli olan sorunumuz su ki yilmaz ozdil gdo'lu urunlerden evde yemek yaparak kurtulacagimizi zannediyor. bu konuda yanildigini aslinda oyle olmadigini da birinin anlatmasi gerek ki bunu da en iyi onun dilini anlayan onu seven fakat aslinda bu konuda eksik degerlendirme yaptigini dusunen biri yapabilir. natura'nin maili de muhtemelen okunmadan cop kutusuna gider. ama avrupali bir okuyucu, ustelik gdo karsiti bir okuyucu ve ustelik kurumsal baglari da olan bir okuyucu ise yarayabilir. cok rica ediyorum bildiklerinizi yazin gonderin adama.

Adsız dedi ki...

Felix :) Belçika'da yasalar sübyancilarla ve insan kaçakçilariyla ugrasmakdan, böyle seylere vakit bulamiyor (tabi bu bi ironi)...
Belçika'da sagliksiz olan biseyi satmiyoruz, OGM'ler marketlerde yerini aliyor, yani bu demektirki sanildigi gibi uçuncu gogus veya bes alti tane kulak olusmuyo insanda... yilmaz ozdil'in dedigi gibi insanlar obezde olmuyorlar... ama burada gordugum ve kulturumde raslamadigim bisey var, oda insanlarin gerçekdende yilmaz ozdilin dedigi gibi bazi orf ve adetleri kaybediyor olmasi! ben bu konuda ona katiliyorum, ve ogm lere karsi bi durus sergiliyorum ama herkes benim gibi dusunmek zorunda degil! ama kahvaltida misir gevregi sut ve sallama çay yerine, zeytinn peynir demleme çay ve taze yapilmis katmer yemekde sanki daha bi hos oluyo :) yani ben gdo lari degil ggö (gitti güzel örfler) e karsiyim :)

Cagatay Bircan dedi ki...

Burada kimse kimseyi yakmaya calismiyor. Ancak Jeanne D'Arc da olmak istesen, Rambo da olmak istesen goruslerini belirten bir kisiye "sen de bir kic yalayicisin" turunden hakaret icerikli bir sey yazmak bu blogu takip edenlerin alisik olmadigi bir sey. Benim tepkim buna; zira burasi ne iki laftan birinde kufur edilen adi bir Amerikan filmi, ne de milletin karsilikli birbirine hakaret ettigi bir YouTube videosunun altindaki Comments bolumu. Ayrica bir cok insan hem yaziyi hem yorumlari okuyor olsa da alisik olmadiklari boyle bir nahos ortama girmek istemeyeceginden yorum bile yazmak istemiyordur tahminim. Sahsen buraya bir yorum eklemem ettigin hakaretlerin hos gorulmedigini hatirlatmak icindir.
Bu noktadan sonra Felix'in okumaya ve yoruma deger bir yazi icin onerilerini tartisip oradan hareket etmek bence herkes icin en iyisi.

felix dedi ki...

himm simdi sizi cok daha iyi anladim adsiz hanim. aciklama icin gercekten tesekkur ederim. birtakim gelenek ve goreneklerin yok olmasina uzulebilirsiniz tabi anliyorum, bazilarimiz da seviniyor olabilir. ama sanirim bunun sebebi biz kadinlar degiliz. bizler ne ogretilirse onu yapiyoruz sadece. cok fazla secme sansimiz olmuyor. daha dogdugumuzdan itibaren erkeklere hizmet anlayisiyla yetistiriliyoruz. herkes de kariyerini ve cocuk planlarini ozgurce yapamiyor maalesef...konu biraz uzun tabi. neyse sonuc olarak en azinda su konuda hem fikiriz sanirim; yilmaz bey bu yazisinda aslinda gdo'larin neden ortaya ciktigina falan deginmiyor, kendince gitti guzelim orf adetlerimiz tarzinda bir yakinma yapiyor ve bunu da daha cok kadinlara atfedilen gorev tanimlamalariyla yapiyor ve yaparken de biraz alayci bir tavirla yapiyor ki bu onun tarzi tabi bir sey diyemiyoruz. sizin bir yilmaz ozdil takipcisi olarak ona neden hak verdiginizi ve sevdiginizi anlamak benim icin iyi oldu. tesekkur ederim paylasimlariniz icin. ayni sekilde yilmaz ozdil'in degerlendirmelerini saglikli, ahlakli, bilimsel, dogru, mantikli, tutarli, duygusal bulmamak da taraf gazetesi okumakla ya da hukumet yanlisi olmakla bir ilgisi yok. umarim size de bunu aktarabilmisimdir. sahiden de gec oldu artik :)

Adsız dedi ki...

ben kimse olmak istemiyorum... kiç yalayicisi derkende, benim dusuncem bu! altanlarin yaptigi baska bisey yok! ha evet belki yersiz ve terbiyesizce oldu, ama o an ilk goruste fevrice yazilmis biseydi.. ha ustune alindiysan pardon, ama taraf okurlarinin ve altanlarin bu olduklariniin tersini soyleyemem :s o tayfanin yaptigi baska bisey yok sayet... yani uzgunum... su anki açilimi destekleyen ve yerli yersiz en basit konularda bile erdogan agziyla konusan insanlar hakkinda baska bisey diyemedim...

Adsız dedi ki...

kesinlikle catwoman felix... sanirim bi konuda hemfikiriz ama ben seye anlam veremedim, daha onceki yazilarinda yilmaz ozdil hiç bi sekilde seksist tavir sergilemedi, ki bu yazisindada bunu bi nevi kiniyor olarak algiladim ben... :) ha farkli pencereden bakiyor olabiliriz, benim bu konuda hiç bi kompleksim yok, ki sizinde olmadigina eminim! ama bilmiyorum, neyse bugun yazmiyor :) bi sonraki yazilarindada dikkatli okurum, oyle kadinlari asagiladigi bi yazi gorursem eger, ona bi e-postada ben atarim :)
tarafçi olmayanlari tarafçilikla suçladigim için ozur dilerim :)

felix dedi ki...

ahaha tesekkur ederim :) ama yok yok bildigin kompleksliyim ben. bir kere evde kaldim. kariyeri birak isim bile yok. her anlamda evde oturuyorum yani. sonra yemek yapmayi da bilmiyorum, net!
sunu da cok net belirtmek isterim ki taraf gazetesini cok onemsiyorum, acilimin da sonuna kadar destekcisiyim yine de sizi "ozdilciniz" diye suclayamam.
kadinlari asagilamak illa ki bir kadina küfür etmekle falan olmuyor. erkekler ya da biz kadinlar yine hemcinslerimize iltifat ettigimizi dusunerek de hakaret edebiliriz bence. bu konuda gercekten de biraz ince ve sorgulayaci dusunmek gerek. blogta evlenmekle ilgili bir yazı gördüm az önce. ordan devam edebiliriz bence bu kadınlık mevzusuna bu sefer hakketen de iyi geceler dilemek istiyorum : )

meltem dedi ki...

Blogdaki evlenmeme yazisinin yazari olarak tartismaya katilma ihtiyaci duydum. (bu arada ilgili yazi: http://www.komunaliskembe.com/2009/10/turk-annesinin-evlenecek-yasta-kz-olmak.html - ne yazik ki yorumlardaki linkleri uzerine tiklanabilir yapmanin kolay bir yolu yok benim anladigim kadariyla, ve de bu yazi toplumsal bir elestiriden cok kisisel bir isyan).

Sevgili adsiz, cocuk da yapin, kariyer de, ve hatta istediginiz cesit cesit yemekleri de, ne guzel! ben felix gibi evde kaldim (son yazimdan da anlayacaginiz gibi) ama yemek yapmaya bayiliyorum. evde tarhana yapmadim ama, o Ozdil'in bol bol elestirdigi Amerika'da yasadigim halde evde borek, pogaca, cesit cesit mezeler, vs. yapiyorum. Bir de muhendisim ustune ustluk! Hem elim hamurlu hem de erkek isi yapiyorum resmen.

Tarhana, salca, kabak tatlisi yapmayi bilmiyorum, yer yer "fast-food" yemeyi seviyorum, hatta Bruksel lahanasini bile seviyorum, bir de kadinim, ve bu nedenlerle Ozdil'in elestirdigi grup icindeyim. Ancak geleneklerimizin kaybolmasindan sorumlu degilim, bunu kabul etmiyorum. Ozdil'in GDO'larla bu gelenek konusunu bagdastirmasini da sig, dusuncesiz, kaba ve son derece seksist buluyorum.

Ozdil'in toplumun cogunlugunun fikrini yansittigini soyluyorsunuz. Bir de, anladigim kadariyla aslinda onun boyle dusunmedigini, yalnizca bir grup insana tercuman oldugunu iddia ediyorsunuz. Bu benim cikarimim, eger yanlissa lutfen duzeltin. Ben buna inanmiyorum. Bu kadar cok okunan bir yazar, neden inanmadigi bir fikri kendi kosesinde yazsin ki? Bu bir grup insanin dusuncesidir kesinlikle, evet, ama bu grubun icinde Ozdil de var. Ve Ozdil, her paragrafinda tekrar tekrar kadinlari sucluyor.

Belki Ozdil daha once seksist yazilar yazmadi, ama bunun nedeni genellikle seksist olabilecek kadar uzun cumleler yazamamasi olabilir. Gercekten de, sira sira tarihler yazarak sayfa doldurdugu yazilari olmustur.

Natura daha once Taraf'la ilgili bir yazi yazdi mi bilmiyorum ama farkettiyseniz bu sitede Taraf'i elestiren yazilar da var. (Mesela http://www.komunaliskembe.com/2009/10/taraf-ntv-olay.html) Demek istedigim, bu site belli bir fikre, olusuma, tarafa hizmet etmiyor. Herkes aklina geleni, paylasmak istedigini elinden geldigince yazmaya calisiyor. Bu son yazi da bence kesinlikle yerini bulmus bir yazi.

meltem dedi ki...

@natura
Ozdil'den cevap gelmedi degil mi? Eger gelirse sitede yayinlamani heyecanla bekliyoruz.

Adsız dedi ki...

Valla meltem hanim, ben türkiyede dogmadim, hiç bi zaman mühendis olmadim, evde kalmadim çünkü evlenmek gibi bi niyetim yok. Bencil bi insanim... Bugüne kadar her zaman senaryosu ve fikirleri ödül alan filmler çektim, haaa burasi avrupa diye fark etmiyor, bu dalda basarmak için hele hele kadin olarak basarmak için siki bi kisilige sahip olmak gerekiyor! bu yuzden, bence kadin erkek isi diye ayird etmek bile buyuk hata! zira ogrencilik yillarimda para kazanabilmek için boya badanacilik ve tarla isleri yapmisligim var! herneyse, ben hiç bi sekilde ozdil'in boyle dusunmedigini vs vs soylemek istemedim. sadece bu son yazisinda, kadin'i suçlar gibi konusmasini turkiyede suregelen ve her ne kadar feminist gruplarin buna karsi savasmasina ragmen, bazi statukolar var, ve ozdil bu yazisinda bi nevi o statukoya deginmis, ama bu demek degilki bu statukonun destekçisi demek istedim sadece... benim algiladigim bu demek istedim, yani adam statukoyu malzeme olarak kullanmis, ama kadin'i erkek ve erkegi kadin olarakda gorebiliriz bence. yani eger ozdil boyle dusunerek yazmadiysada, bi sonraki yazilarinda çikar ortaya, o zaman dedigim gibi, bende size katilacagim. ona mail bile atarim çop kutusuna gidecegini bile bile :)

catwoman, istedigin taraf'da bulunabilirsin, açilim'i destekleyebilirsin, bu senin tercihin, kimseyi suçlayamam. ama siz nasil ozdil'i ve açilim karsiti olanlari elestiriyosaniz, bende tarafcilari elestiriyorum... bide hani dedinya, o organizmalardan çok daha onemli seyler var konusulacak diye, sana katiliyorum! ulke elden gidiyo, seriyat kuruluyo, biz burada hala mizojinligi tartisiyoruz! bu demokratik açilimin sonunda, tam bi "kapalim" sureci baslayinca bol bol tartisiriz kadin haklarini bence :) fetullah gulen'in emrinde erdogan ve gul çikardi bu açilim paket'i aboneligini, unutmayin :)

bu arada ozdil'in bugunku yazisini begendim :) suçsa pardon...
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/12887849.asp?yazarid=249&gid=61

Everfever dedi ki...

Sayın Adsız Hanım,

Ben sizin hakkınızda "Adsız Hanım'dan nefret edenler grubu" gibi bir grup kursam ve buraya sizin Soros'cu olduğunuzu yazsam, bu sizin Soros'cu olduğunuzu kanıtlar mı? Size kanıtınız var mı diye sordum, daha fazla söylenti ve iftiranız var mı diye sormadım. Komünal kelimesi Fransızca'dan gelir ama işkembe kelimesi de Farsça'dan gelir. Ne yapalım şimdi Farsça öğrenmek de bir gereksinim mi? Fransızca'yla ilgili Fransızlara özgü bu bayağı şoven anlayıştan vazgeçin. Fransızca öğrenmek hiçbir zaman bir gereksinim değildir, Farsça veya Rusça'nın da olmadığı gibi.

Türkiye'de olup bitenleri merak ettiğinizi söylüyorsunuz ve buranın derdiyle dertleniyorsunuz. Elbette buna hakkınız var. "Size ne oluyor" desem ayıp, dahası andavallık etmiş olurum. Tıpkı sizin Natura'ya "sen erkeksen, saa nooluyo" dediğiniz gibi. Sizin Türkiye'nin derdiyle dertlenme hakkınız varsa onun ve tüm diğer erkeklerin karşı cinsin sorunlarına duyarlı olma hakkı var.

Siz Türkiye'deki binlerce Hürriyet okuru gibi yalanlarla beslenmiş bir kişisiniz ve son derece iki yüzlüsünüz!

Adsız dedi ki...

Everfever, akrep gibisin kardesim...
Seninle daha fazla muhattab olamayacagim... Iftira iftira diyorsun, cümle alem biliyor soroscu olduklarini ve amerikan dolarlarini nerede gizledikleri, ayrica yillarca yalakalik yapip nerede barinip ne yaptiklarida belli! Senin bana savundugun altan tayfasinin taraf haricinde yazilarina bi baksana? ozdil'i mizojinlikle suçluyosunuz, lan o adamda sapigin onde gideni be!
Ayrica birgün "susacak misiniz" diye yazip hukumet nerdesin tayip neden sesin çikmiyor diye sesleniyor ama 2 gun sonraki yazisinda "erdogan, barisi coskuyla savunuyor. çekilen acilari anlatiyor" diyor. bu medya ahmet altanlar gibi gazetecilere kuklalara kaldiktan sonra biz iki gun sonra hukumetimizi tebrikte ederiz afta ederiz....
kuçuk bi kiz roketle parçalandi, ne kadar aci ve nasil bi olum bu ulkemde. Recep tayyip her zamanki gibi iki gun sonra çikip bi konusma yapmis sayin Altan da desteklemis ama artik konusulanlarin gerçek olmadiginin biz farkindayiz, altan'da farkinda... artik konusmayi birakip biseyler yapmali bence...
bu arada su an aklima kazilmis olan tek ornek bu ama daha niceleri var.. bi ay onceye gittim, o kadarda eski sayilmaz.

Everfever dedi ki...

Öncelikle şunu size hala açıklayamamış olmaktan büyük bir elem duyuyorum: Birilerini suçlayan bir insanın elinde kanıtı yoksa müfteridir. Bu herkes için geçerlidir. Ben "Güneydoğu'daki savaşın devam etmesi Hürriyet gazetesinin işine yarıyor. Bu yüzden o savaşın bitmesini istemiyor" desem ve kanıt olarak "bunu cümle alem biliyor" desem, sizin için yeterli olur mu?

Sanırım Ahmet Altan'ın romanlarını kastediyorsunuz "diğer yazıları" derken. Elmalarla armutları karıştırmayınız lütfen. Biri köşe yazısı, diğeri roman.

Küçük bir kızın roketle parçalanması olayına gelince. Bu haber Türkiye'de ilk olarak sadece Taraf'ta yayınlandı. 2 gün boyunca herkes sustu. Kızın katilinin askeriyeden birisi olması şüphesi yüzünden kimse cesaret edip bir kelime yazamadı.

Siz Altanların tavrını kişiye özel olarak algılayıp Tayyip'i bir gün övüyor, bir gün yeriyor şeklinde gözlemliyorsunuz. Bense kişiyi eleştirmediğini, davranışı ve söylemleri eleştirdiğini düşünüyorum. Tayyip'in eleştirilecek davranışını eleştirdiğini, övülecek davranışını övdüğünü düşünüyorum. Peki siz Yılmaz Özdil'in katılmadığınız bir görüşü veya yazısı olduğu zaman, "ben bu adamın bir önceki dediğini sevdim, ama bunu sevmiyorum. Yoksa ben dönek miyim?" diye mi düşünüyorsunuz? Yoksa "bir önceki söylediği benim dünya görüşüme uygundu, fakat bu söylediği uygun değil" mi diyorsunuz?

Akrep de güzel bir hayvandır. Akrep'ten çok daha kötü yaratıklar var bu dünyada.

semioticus (shelbyl) dedi ki...

Turkiye'de gelmis gecmis en cok Avrupa Birligi fonu destegini kim almaktadir biliyor musunuz? Turk Silahli Kuvvetleri'nin Mehmetcik projesi. Tam 12.7 milyon euro alinmistir bu proje kapsaminda.

Turk Silahli Kuvvetleri, AB'den fon alan TESEV ve bir cok vakfi ise "Soroscu" olmakla itham etmektedir.

TSK de Soroscudur yani Adsiz Hanim, hic merak etmeyin. Ya da Soroscu diye bir sey yoktur, tipki paranin milletinin olmamasi gibi.

Ama bu haberi Hurriyet'te okuyamazsiniz; baska yerde okuyunca da "iftira" dersiniz, sonra Taraf'in Soroscu oldugunun "kanit"larina inanirsiniz.

Yani diyorum ki Adsiz Hanim, insan inanmak istedigine inanir. Mesela siz Yilmaz Ozdil'in mevzubahis yazisinda "statukoyu elestirdigi"ne de inanmissiniz.

Adsiz Hanim, istediginize inanin istediginize inanmayin, onu degistiremeyiz. Ama her zaman "dogru bilgi"yi arayin, okudugunuz spekulatif bir yazi hakkinda mutlaka google aramasi yapin, ki bakin sadece "camur at izi kalsin" dusturuyla mi soylenmis bu soz, yoksa bir dayanagi var mi diye.

Saygilarimla,

Burak Tekin - ABD'de Soros'un hizmetcisi olarak okumus olan ve calisan cok buyuk vatan haini. Baska turlu niye boyle seyler desin ki degil mi ama?

Uyuyan Adam dedi ki...

Öncelikle olası yanlış anlaşılmalardan kaçınmak için "Komünal İşkembe" ile herhangi bir ilişkim bulunmadığını belirteyim; aslına bakarsanız işkembesiz bir insan olduğum bile söylenebilir, brüksel lahanasını çok severim mesela.

Adsız Hanım, yazdıklarınıza bakınca samimi olduğunuzu söylemek isterdim; ne de olsa "aklınızdan geçenleri" yazıyorsunuz, değil mi?

Fakat
"tarafçi olmayanlari tarafçilikla suçladigim için ozur dilerim :)"
cümlesini kurduğunuzda,
bilerek
ya da
farkında olmadan
insanları "Tarafçı" olmakla suçlama
hakkını
kendinizde bulduğunuzu
söylüyor ve
yapay gülücüklerle bunu
-sanırsam hiçbir samimiyet tanımına sığmayacak
bir anlayışla-
saklamaya
çalışıyorsunuz.

Burada Yılmaz Özdil'in üslubuna laf edecek değilim, zorunda kalmadığım sürece Hürriyet okumamama rağmen kendisinin yazılarının durmadan karşıma çıkması herhalde yazılarının ve tarzının amacına ulaştığını kanıtlamakta; sizin kaçırdığınız nokta ise burada Yılmaz Özdil'in "gelenekleri koruma hakkından" değil, bunların korunması "zorunluluğundan" dem vurması ve bu ödevi de başta o fedakar, candan, anaç, "bereketli" Anadolu kadını tipine dönmesi gereken kadınlara yükolemesi.

Mussolini döneminden beri görülen bir şey köylü kadının nice baskıyla o konuma getirilmiş olmasına rağmen yine o baskıyı yapanlar tarafından yüceltilmesi, Yılmaz Özdil de geleneği bozmuyor; yücelttiği değerleri aynı zamanda fırçalıyor da. Eğer ev yapımı reçel ile katmer yemeyi seviyorsanız, yiyebilirsiniz tabii ki; bunu yaparken milli değerlerinize ne kadar da önem verdiğinizi düşünüp kendinizle tekrar tekrar gurur da duyabilirsiniz, burada- sanıyorum ki- kimse size karşı çıkmayacaktır; fakat diğer insanları bununla suçlayamazsınız ve Özdil'in yaptığı da tam olarak bu. Ekonomik, dolayısıyla sosyal bağımsızlığını kazanmak; evini geçindirmek için çalışan bir kadını "Evinin hatunu olsana be!" diyerek terslemek ona-tam da kendisinden bekleneceği üzere- bir rol biçmektir, sınırlar koymak, dolayısıyla onları aşağılamaktır.

Bu bağlamda, konuyu her seferinde "ABD-Erdoğan-Taraf" üçgenine çekme girişimlerinizi bir kenara bırakıp konu üstünde tekrar düşünmenizi öneriyorum, üstelik bu yapay yiyecekler hakkında şüphesiz ki benden çok daha bilgili olduğunuzu göz önüne alırsak politik görüşünüzle mantığın sesini birbirine karıştırmamanız da gerekmez mi?

Adsız dedi ki...

Buyrun size GDO :)

http://www.facebook.com/home.php#/note.php?note_id=181957202920&id=1390796139&ref=mf

Uyuyan Adam dedi ki...

İnsanları ikiye ayırmanın pek çok yolu vardı zaten; siyah-beyaz, iyi-kötü, taraflı-tarafsız... Facebook'lu-Facebook'suz ayrımıysa yeni yeni aramıza katılıyor; fakat insanların "ötekini" benimsemesi için hala vakte ihtiyaç var anlaşılan: )

Everfever dedi ki...

Resimlerin altındaki yorumları okuyunca aklıma nedense facebook'daki bir video geldi. PKK'lı ölülerinin görüntüleriyle yapılmış video. Kan içinde şarkı söyleyen deliler.

Neden ve nasıl bu kadar nefret dolusunuz? Çok yazık. Faşizm habis bir ur gerçekten, çok çabuk yayılıyor. Acizsiniz, gerçeklerden yüzünüzü çevirecek kadar acizsiniz.

Adsız dedi ki...

Bakin uyuyan adam, isminizdeki ironide pek bi hos, savunduklariniza bakilirsa cuk oturmus turden... herneyse, bi pazarimida boyle hebele hübele ile geçirmis oldum, fakat aci olan ne biliyormusunuz? benim sizin Taraf okudugunuzu guya iddia ettigim gibi sizinde beni hurriyet okumakla suçlamanizdir. Benim sevdigim bi kaç kose yazari var, onlari takip ediyorum sadece ama hurriyet milliyet veya haberturk olmasi bisey degistirmiyor! Ornegin Bekir Coskun hurriyetten haberturk'e geçti, ama yazilari fikirleri degismedi... gerçek gundem sitesinde baris yarkadas'in yazilarini okuyorum. bide Ahmet Nesin'in kendi sitesinde yayimladigi yazilari takip ediyorum. ama diger yazilarida okumuyor degilim. daha oncede dediginiz gibi, sizin yilmaz ozdil'i okudugunuz gibi bende herseyi okuyorum. lakin kafama yatanlar bunlar! haa hiç bi zamanda onlara yuzde yuz hak vermiyorum! sonuçta daha oncede dedigim gibi begeniyorum, benimsemiyorum! bana beyinlerini satmiyorlar!

gerçekden bu son yorumum :) sitenize arada bakarim ve yorum yazarken daha seçici ve daha terbiyeli olurum. herkesin dusunce ozgurlugu var sonuçta.

saygilar, bol bruksel lahanali ve birali bi pazar aksamindan...

semioticus (shelbyl) dedi ki...

Adsiz Hanim;

1. Sorosculuk ile ilgili soylediklerime ve sundugum bilgiye dair yorum yapmadiniz, bekliyorum.

2. GDO adli mizahin en bayagi formunu sunan link'inize dair bir iki kelam edeyim. Bu kadar gozu kara bagnazlik sadece "dinci"lerde olmuyormus demek ki, oncelikle bunu gorun. Muhtemelen gerikafalilikla itham ettiginiz "dinci"lerden daha gerikafali, daha tutucu oldugunuzu gormenizi dilerim oncelikle.

Baskin Oran'in bir tane kitabini okudunuz mu? Can Dundar'in yazilarinda yalan olan bir sey var mi? Murat Belge'nin tarihe bakisi "gercekleri saptirdigi" icin mi yanlis, yoksa "kafniza uymadigi" icin mi hatali?

Insanoglunun politik evrende, ozellikle Turkiye'de iki tercihi vardir: Ya sistemin bekasi icin kendisine sunulan "Taraf sec ve fanatikles!" cagrisina uyar ve at gzluklerini takar, ya da kimligini bir koyun gibi gudulmek yerine, "bilginin dogrulugu"nu aramak, bir tarafa mensup olmamak, herkesi elestirebilecek olgunluk ve yeterlilikte olmak uzerine insa eder.

Sizin tercihiniz beni uzmekte. Ozellikle de Avrupa'da yasayan, tabularini yikmis olmasini bekledigim bir insanin bu denli ispatsiz asilsiz iddialarin pesine takilmasi; goruslerini gerceklere bakarak olusturmak yerine, gerceklerini gorusleri dogrultusunda sekillendirmesi uzucu.

Cikmayan candan umit kesilmez ama, ne diyelim...

natura horror vacui dedi ki...

dün akşam eve geldim ve ne cevap yazsam diye düşündüm ama hakkaten yazmaya üşendim. çok net. yalnız adsız hanım'ın canı sıkılmasın, adımı vereyim. zaten vermememin tek sebebi blog kültürüdür. orkun pak ben. orkunpak@gmail.com'dan bana ulaşıp hakaret ve küfürlerini oradan edebilirsin adsız hanım. daha fazla insanları meşgul etme hakkımız olduğunu düşünmüyorum. eğer e-posta gönderirsen kişisel olarak yazdıklarına cevap yazarım. yok göndermezsen keyfin bilir. bu arada 11-12-13 aralıkta belçika'dayım. 11'i öğleden sonra ve 13'ü sabahı işim yok. günümü sana laf anlatmaya çalışarak geçirmeye hazırım.

armut dedi ki...

peki mesela genetigi degistirilmis organizmalardan korunmak amaciyla geleneksel yemeklerimize ve mutfak kulturumuze sigindik ve perde pilavi yaptik (anamiza/bacimiza/karimiza yaptirdik daha dogrusu). lakin kullandigimiz pirincin genetigi degistirilmis. hatta lezzetli olsun diye tereyagini da bol koyduk; ama serefsizler inegin de genetigini degistirmisler, iki kuyrugu var.. ne olacak simdi? geleneklerimiz de bizi koruyamacaksa ne koruyacak sorarim size?