2011 Uludere katliamı: 29 Aralık 2011. http://yalnizdegilsinvan.wordpress.com

12 Ağustos 2009 Çarşamba

Dünün Mana ve Ehemmiyeti - Sürüne Sürüne Erkek Olmak

4 Ayda Bir Ayın 12'si
Yazıya 80 tane başlık düşündüğüm için hangi birini koyacağımı bilemedim, bir kısmını tepiştirdim başlığa ve yazının başına. Bunun bir nedeni de, şu anda tam olarak ne yazacağımı bilememem. Kişisel deneyimlerimden yola çıkarak askerliğe ilişkin bir şeyler mi, dün bir arkadaşımı otogardan yolcu ettiğimde kafamda yeniden canlanan şeyler mi, yoksa yakın zamanda okuduğum "Sürüne Sürüne Erkek Olmak" isimli Pınar Selek'e ait kitaba dair bir şeyler mi... Pek bilemiyorum, yazarken göreceğim.
11 Aralık 2006 gecesi bir alâmete binip çıktım yola. Kimi ağlayan, kimi kendini güçlükle tutan, kimi evden ilk defa bu kadar uzun süreliğine ayrılan ama hepsi kurbanlık koyun hissiyatı içinde bir sürü kel insanla aynı otobüsteydim. Neyse, gittim, cezam 5 ay 5 günmüş, yattım geldim. Ondan sonra her 4 ayda bir, ayın (Nisan, Ağustos ve Aralık'ın)12'si bir garip oluyor içim. Arkadaş çevremden de ilk gidenlerden biri olduğum ve her geçen dönem daha fazla arkadşaım gittiği için oldukça sık yaşaıyorum bu hissi. Önceki gün de bir başka arkadaşımı Bayburt'a yolcu ettim AŞTİ'den. Yine benzer his, yine bir burukluk. Hele ki giden insan "vatan, millet, şehadet" safsatalarına inanmıyor, zerre istemeden gidiyorsa iyice bir değişik... Kornalar, davullar, zurnalar, otobüs önü geçip metalciden bozma ülkücü işaretiyle milli marş okumalar, türlü erkekliğe övgü ritüelleri... Bunları istememek garabet oluyor sonra! Yani ben insanlar arkamdan "en büyük asker bizim asker" diye bağırmasın istediğim zaman, "hallalla! Niye ki?" oluyor. Yahu istemiyorum. Adamlar beni alıp 6 ay boyunca ailemden, sevdiklerimden, işimden, gücümden, hayatımdan alıkoyacak, ben de davulla zurnayla göbek ata ata gideceğim? Yeek yeaa! Daha neler!
1. Uluslararası Katılımcı ve Girişimci Gençlik Zirvesi adında bir Eylem 5.1 projesine katılmıştım. Orada "gençler ne ister?" dendiğinde verilen "iyi bir iş, güzel bir eş, mutlu bir yuva, kıl, yün" yanıtı verildikten sonra "bu istenenlerin hepsinden önce, gerçek anlamda da zamansal olarak bunlardan önce, askerliğin kalkmasını ister." dediğimde salonda yoğun bir itiraz, yüzlerle yapılan "g.tüyle gülme" mimikleri ve cılız birkaç alkışla karşılaşmıştım. Akabinde itiraz edenleri tartışmaya davet ettim, kimi en baştan ciddiye almamayı tercih etti "olur mu öyle şey!" diye. Sonra bir kısım "bu vatanı sen savunmazsan, ben savunmazsam, kim savunacak?"çılar geldi. Çoğunluğu askerliğini yapmamış olsa bile -belki de yapmamış oldukları için çok matah bir şey sanıyorlardı- askerliğin namus meselesi olduğunda ısrarcılardı. "Tamam" dedim, "ben yapmayayım, namussuz olayım, zararı yok, çok bayılıyorsanız gidin yapın" dedim, onu da beğenmediler. Bir Türk erkeği olarak namussuz olmam hoşlarına gitmemiş olsa gerek. Sonuçta yalnızca 1 kişiyi vicdani ret ve -hadi bilemedin- paralı askerlik meselesinde biraz ikna edebildim. O yetti bana, mutlu oldum.
Nereden çağrıştım bu kadar derken geldi aklıma; o gün orada bana "aman askerlik, canım askerlik" diye çemkiren gençlerden veya genel olarak bu tavırda olan genç erkeklerden kaç tanesi acaba "Askerlik uzuyormuş olm! Hemen gidelim!" diye harekete geçti, bugün teslim oldu veya ne kadarı sırf aklından geçirdi "Okulum bitmiş olsaydı da gitseydim hemen keşke!" diye? Bunu çok merak ediyorum ama ölçmenin/anlamanın/öğrenmenin hiçbir yolu yok ne yazık ki... Konu açıldığında mangalda kül bırakmayanlar acaba iş harekete geçmeye gelince ne yapıyorlar? Bire bir alakalı olmasa da Mavi Sakal diyor ki,
"Bugünlerde bir şeyler kafamı kurcalıyor, Vatan kurtaranlar arkamızdan ne söylerler? Biz ölünce ne ne ne diyorlar? Bu baltaya sakın sakın sap olma!" Kafaları kurcalansın işşşşallah!
P.S. Bu yazının herhangi bir amacı, girişi, gelişmesi, sonucu olmadı. Serinin ilk yazısı olsun, ikinci yazıda da Pınar Selek'in başlıktaki kitabı "Sürüne Sürüne Erkek Olmak"ı tanıtırım. Daha sonra da bakarsınız Komünal İşkembe'den bir dev hizmetle daha karşınızda oluruz bu konuya ilişkin?

3 yorum:

Everfever dedi ki...

Umut Sarıkaya'nın bir yazısı vardı. Dergide çeşitli politik meseleler konuşulurken, iç sesinde anası "Yavrieem herkes kendini kurtarır, bir senin başın yanar" diyordu. Bu Komünal İşkembe de benim başımı yakacak. Yazarlık kariyerim başlamadan gay tv, askerlik, milliyet hürriyet fotoları vs. derken bitecek. Yok mu lan daha doğru düzgün bir konu. :P

Şaka maka ellerine sağlık. Yakında askere gidecek biri olarak bu konuda ben de birşeyler yazmak isterim. Lakin bakalım ne zaman boş vaktim olur.

Bir de bu yazıları genel kurmay okuyor mu?

Adsız dedi ki...

Her Türk asker doğar diye duya duya büyüdük biz ama afedersin bi taraf sıkıya gelince keşke ecnebi doğaydım diyor insan. Askerliği tecil için atmadığım takla kalmadı, ki ben "sokaktaki adamdan"dan bu konularda çok daha sertimdir. gazili kimliğim var bi kere :) vicdani retcileri henuz kabullenememekle beraber askere gitmeme, iyice kısaltma, profesonellestirip sadece bunu meslek edinecekleri gonderme fikrini de benimsemiyor degilim. yavas yavas olacak herhalde :)

valla sokaktaki adam iyi yere barnak bastın.
aemin

sokaktaki adam dedi ki...

@æmin
işte bu ya! æmincim, böyle dürüst ol, canımı ye be! senin gibi gaziliye can kurban =) valla lan, duygulandırdın beni akşam akşam bak.. bu "yavaş yavaş olacak herhal" dediğin sürecin, gidip de aslında olayın ne olduğunu gördükten sonra tamamlanacağına inanmaktayım =p döndüğün zaman buraya bi' yorum daha bekliyorum!

@everfever
valla genelkurmay kıytırık bir blogdan korkacak kadar zayıf bir kurum diil bence? koskoca ordu, tırt bir blog yazarını dikkate alacaksa, işte o zaman bir şeyler kötü gidiyor demektir =) ben genelkurmay başkanı olsam... neyse, b.kunu çıkarmayayım =p