2011 Uludere katliamı: 29 Aralık 2011. http://yalnizdegilsinvan.wordpress.com

27 Ağustos 2009 Perşembe

Gerçek, film oldu!

Taraf'ta dün yayınlanan haberden az önce Everfever sayesinde haberdar olmamın ardından bir kez daha enteresan hislere gark oldum.

Haberi okumaya üşenenlere özetini vereyim; bir teğmen, 4 askeri öldürmüş. Nokta. Daha sonra gençler şehit düştü diye haberler yapılmış, törenler düzenlenmiş. Muhtemelen konuşmalar da yapılmış ve gençlerin ne kadar yüce bir amaç uğruna kan akıttıkları falan da söylenmiştir. Bir sonraki gün de işte "Afyon şehidine ağladı" temalı haberler. Hep tanıdık, bildik senaryo.
Yaygın medyayı iyi kötü takip eden herkesin bir yerlerden duymuş olacağını tahmin ettiğim replik son zamanlarda sürekli bir yerlerde çınlıyor. Nefes, fragmanından anlaşıldığı kadarıyla enteresan film. "Halkı askerlikten soğutmak" diye bir 'suç' tanımlanmışken, halk askerlikten bu kadar güzel soğutulabilirdi! Levent Semerci, ilgili suçu işlemeden, suçu en güzel şekilde işleyerek bile yapılamayacak güzellikte bir işe imza atmış. Yalnız şöyle bir sorun var; sanırım amacı ne yazık ki bu değil. Fragmandan anlaşılan, filmin, askerliğin ne kadarrr kutsal, nasılll ulvi, zor bir görev olduğunu anlatmaya çalışıyor olduğu. Pek çok insanın bu fragmanı izlerken gözyaşı döktüğünü de biliyor muyuz, onlarca Feysbuk durum güncellemesinden, video paylaşımından, televizyondaki haberlerden vs. biliyoruz. Oysaki bence aslında doğal olan, dökülen gözyaşlarının, orada insanlara alenen, en yasal -belki de ondan dolayı, en zorba- yollarla yapılan fiziksel ve psikolojik işkenceye, hatta tehditlere dönük olmasıdır.
Taraf'ın haberine baktığımızda, filmin fragmanıyla bire bir örtüşen bir şeyler var. Fragmanda bir komutan, takımına “uyursanız ölürsünüz!” diye bağırıyor ve psikolojik şiddetin, işkencenin kralını uyguluyor. Fragmanın sonunda da “bir daha uyuyan olursa kendi ellerimle öldürürüm, altına da imzamı atarım 'eğitim zayiatı' diye!” diyor. Everfever'ın Komünal İşkembe'ye not düştüğü habere yorum olarak yumurta-tavuk ikileminden bahsetmiştim. Ancak ikilemin yönünden eminim. Başlıkta da belirttiğim üzere, film gerçeğe dönüşmemiş, aksine “gerçek, film olmuş”...

Hafızanızı şöyle bir yoklayın. Ölümle sonuçlanmasa bile, dinlediğiniz onlarca insanın yüzlerce askerlik anısından benzer şeyler duydunuz mu? Bir yerlerde bu işittiğiniz anıların izleri var mı? Bende varsa, askerliğini yapmış veya bu anılara maruz kalmış pek çok insanda da olsa gerek. Ama ne hikmetse, bir haber kanalından duyana kadar ciddiye alınmıyor. Daha doğrusu “orduyu yıpratmaya yönelik” çaba olarak görülmesinden korkularak belki alınamıyor. Taraf gibi dikkat çekici bir kaynaktan geldiği zaman da haber genelde zaten inkâr ediliyor, ki yine olacak olan budur muhtemelen. Televizyonlarda ve yaygın medyada epey gürültülü bir “Tü kaka Taraf!” saldırısı olacaktır. Bildiğimiz şeyler. Haber doğru mu yanlış mı bilmiyoruz şunu bu an ama devletin resmi kaynaklarında hiç bulunmasa da, onun dışında bu tarz pek çok şey bildiğimiz için, ben doğruluğundan çok şüphe etmiyorum şahsen.

Özetle, hakikaten söyleyebilecek fazla bir şey yokken, olay ve film fragmanı tamamen kendini anlatırken ne desek boş. Ama oğlu öldürüldüğünde “vatan sağolsun!” demeyen, “bir oğlum olsa, onu da gönderirim!” demeyen anne-babaları yaygın medyada göremiyoruz ya hani hiç, hatta çokça öyle insanları yok da sayıyoruz belki?.. İşte bu haber ve bu film, o anne-babaların da, bu habere ve filme dair olayların da daha görünür olması gerektiğinin en önemli göstergesidir, belki de bir adım bile olur. Kim bilir?

----------
Bu tarz haberleri takip etmek için;

- Savaş Karşıtları

Taraf'ta konuyla ilgili bir haber daha;
- Taraf - Herkese yalan söylediler

2 yorum:

Everfever dedi ki...

Söz konusu olayın faili Mehmet Tümer şu anda tutuklandı. Ayrıca bu haber Hürriyet, Zaman, Akşam, Sabah, Mynet vs. gibi birçok kaynakta yayınlandı ve artık "Taraf'ın yalan haberi" demeleri şansı kalmadı.

Yine de Samsun'daki aile olayın yalan haber olma umudunu taşıdığını, çocuklarının şehit olduğunu, TSK'ya güvendiğini belirtmişti.

kesik dedi ki...

Fragmanını televizyonda gördükten sonra tez koşup iki posta kusmuşluğum var. İnsanlar ağlayarak izleyecek, asıl ona yanıyorum.