Hayat öyle bir şey ki, beklemediğin bir anda unutayazdığın bir şeyi çat diye karşına çıkarıp koyabiliyor. Bana da Ahmet Kaya ile böyle oldu işte, borges blog'unda bir şarkısını koydu, sonra takıldık o günlere.
Ahmet Kaya'yı çocukken hiç sevememiştim. Sevmememin sebebi de müzik falan değil, düpedüz politikti işte. Tekirdağlı biri olarak, Ahmet Kaya gözümde büyük bölücüydü. O ödül töreninde sahneye atlayıp 10. yıl marşı söyleyen Serdar Ortaç'ın gazına gelmiştim. Hürriyet gazetesinde yayınlandığı gibi, Berlin'de Kürdistan haritası önünde konser vermişti.(link) Seksen tane böyle hikaye. Bekir Coşkun'dan Fatih Altaylı'ya, birçok adamın iftiraları.
Tabii sonradan anlaşıldı ki, Serdar Ortaç asker kaçağı olduğundan kendi etinin derdindeymiş (link), Hürriyet'in o yayınladığı fotoğraf sahteymiş (link). Kaya da hakkında açılan davalardan beraat etmiş. Etmiş de, kime ne. Çamur atılmış bir kere.
Her neyse, işte o küçüklük sanrımdan dolayı hep gizliden gizliye vicdan azabı duyarım. Arada o günlere geri döner, idrak etmeye, hafıza tazelemeye çalışırım. Unutmamak lazım çünkü.
Bu sebepten Gülten Kaya'nın konuk olduğu Oradaydım programını izliyordum, o gece Kaya'ya edilen hakaretler vs. Lakin şu videonun 32. saniyesinde görüleceği üzere, orada bir hakaretten öte itham geliyor:
Cırtlak bir ses diyor ki: "Kürt diye bir şey yok, Türksün sen!"
Sene 1999. 21. yüzyıla bir kala, bu memleketin seçkin insanları Kürt diye bir şeyin olmadığını rahatlıkla iddia edebiliyor.
Bu olaydan 10 yıl sonra, artık memleketin %99'u Kürt'ün var olduğunu kabul eder halde.
İşte başlıkta bahsettiğim umudum budur. Ahmet Kaya'nın o büyük kalbinin 43'ünde bu dünyaya yetememesinin bize bıraktığı, şu bağıran kadının neslinin tükenmiş olmasıdır.
Sabır, biraz sabır. Başka bir güvercinin dediği gibi: Su çatlağını bulacak.
2 yorum:
Cari ve hakim söylemler o kadar hızlı değişebiliyor ki, şimdi bu sözü söyleyen kadın überrealist havalarla "her iki taraf da..." diye başlayan tahliller yapıyor, "PKK olmasaydi Türkiye'de Kürt'ün adı anılmazdı, biz bilmiyorduk" diyor bile olabilir (Bu ikinci cümleyi koca bir prfoesörden duymuştum. Hiç sevmediğim bir söylemdir.)
Her halükarda bu kadının 2010 yılında böyle bir cümle kuramayacak, kursa ciddiye alınmayacak olması güzel bir şey. Fakat bana bu söylemlerin yerinden edilmesi işlevini görmüş olan kişilerin yaşadığı şeyler de biraz havada kalıyormuş gibi geliyor. Adam öldü gitti işte. Veyahut sırf Kürt diye bir şeyden bahsettiği için ne kadar insan ne kadar şeyler çekti. Şimdi bu kadın Kürt diye bir şeyin varlığını öğrenmiş olsa ne yazar, sorunun çözümü için sivil irade koysa ne yazar. Keşke başka insanlara maliyeti daha düşük olsaymış.
Dogru diyorsun Redingot. Maliyeti cok ama cok fazla oldu. Ama o gun bu adami linc etmeye calisanlar, roportajlarla "pismanim" dedi, Gulten Kaya'ya turlu yalakalik yaptilar, en azindan o dustur geride kaldi.
Benimki zugurt tesellisi iste.
Ama arada boyle geriye donup baktigimda, tum menuniyetsizligime karsin, geldigimiz yolu goruyorum ve mutlu oluyorum.
Yorum Gönder