Ama bakınız, bu, öyle böyle bir şey değil. Şu ana kadar okuduğum en iddialı yazısı (link). Eğer Yılmaz Özdil takipçisi olursa, kendisine Pulitzer Ödülü'nü bile getirebilir aslında bu.
Biz yine de inceleyelim. Öncelikle teknik bir kaç ayrıntı.
1. ABD'de parlamento yok, eğer gelip burada "parlamenter" falan derseniz suratınıza aval aval bakarlar. Bir meclis (Temsilciler Meclisi), bir adet de senato vardır, bunlar birleşip Voltran'ı oluşturunca da adı Kongre olur.
2. ABD federal bir devlet olduğundan, Anayasayı lağvettiğiniz anda bütün eyaletler teknik olarak başıboş kalırlar. Anayasayı lağvetmek demek, federal tüm yetkilerden vazgeçmek demektir. O yüzden bu planın ilk aşamasının anayasa olması tutarsızca olur. Anayasa'da bireysel özgürlükleri garanti eden "ek maddeler"in (amendment) kimileri lağvedilebilir ama.
3. ABD'de zaten bir adet "İstihbarat Müsteşarlığı" mevcut, yani İstihbarat Bakanlığı kurulması büyük bir olay değil, James Clapper'ın maaşı artar en fazla.
Bu ufak ve önemsiz ayrıntıları geçtikten sonra esas konuya gelelim. Yozdil'in bahsettiği sanırım ABD sıkıyönetim yasası. Her sene "martial law" ile ilgili düzenlemeler geçmekte, ama böyle detaylısını görmedim, duymadım ben. Yani kod adı falan olan, filmleştirileni bilmiyorum. İnternette arandığında bulunamıyor, kendi hafızama güvenmediğim için konuyla daha yakından ilgilenebilecek Siyasi Bilimler (Government) mezunu bir iki arkadaşa sordum, onlar da bilemediler.
Sanırım Yozdil "The Day After Tomorrow" filmini izlemiş yakın zamanda, bunun etkisinde fazlasıyla kalmış, ve bizi yemekte.
Hadi diyelim bütün anlattıkları gerçek. Bu gene "elma ile armutu karşılaştırdığı" gerçeğinin üstünü örtemez. Kendisi, Amerikan kongresinden geçmiş, başkanın imzasıyla yasalaşmış bir plan ile, ordunun gizli tuttuğu, içinde kendi uçağını düşürüp kaos yaratma gibi ifadeler olan bir devleti arka planda bırakan güvenlik senaryosunu onaylamaya çalışıyor. Devletin bildiği ve basında tartışılmış, hatta filmi bile yapılmış bir belge ile kimsenin -devlet personelinin dahi- bilmediği bir belgeyi karşılaştırıp "Ne olacak ki?" gibi masum bir soru soruyor hesapta. Kendisinin müritleri de "Yaa yaa yaa yaa yaa, güzel yazmış adam, bak ABD'de aynısını yapmış" diyecekler.
Şu internet çağında şu adama inanmayın yahu, lütfen, rica ederim.
4 yorum:
Su internet caginda herkes senin kadar detaya ozeni gosterip okudugu herseyin arkasini arastirip, linkten linke kosmuyor ki shelbyl.
izlemedim ama, belki yozdil zeitgeist filminden bahsediyordur?
Hoca sen iyisi mi etiketlere hicivi de ekle.
yazıyla ilgili en güzel şey ise şu: "ben işsizdim" dediği dönemde, kendisi cem uzan'ın star gazetesinin yazı işleri müdürüymüş. gerçekten yalancısın yozdil! insanda biraz utanma olur be!
Meltem dur, Zeitgeist'a girersek hic cikamayiz, onun yalanlari Yozdil'i de asar.
Yorum Gönder