6 Ocak'ta Ankara Yüksel Caddesi'nde "imâni retçi" Enver Aydemir'le dayanışma için eylem yapan bir grup, polisin saldırısına uğradı. 23 kişi gözaltına alınıp 22'si ertesi gün salıverildi, biri tutuklandı. "Olay çıktı ve polis müdahale etti" değil, "suç işlendi ve polis gerekeni yaptı" değil, gösteri yapan gruba polis gösteri esnasında ve sonrasında saldırdı. Olay budur. Kılıfları tabii ki her zaman hazır. "Kimlik göstermediler?", "yasa dışı eylem yaptılar!", "polise mukavemet!" ve tabii ki böyle bir eylemin olmazsa olmazı "halkı askerlikten soğutma!"! Başka yerlerde başka başka şekillerde duymuş/izlemiş olabilirsiniz haberlerde gazetelerde falan ama "içeriden", göz altına alınan arkadaşlardan birinden duyun istedim bir de.
Zaten durum fazlasıyla alengirli; Enver Aydemir'in gördüğü işkence var, "imani ret nedir, vicdani ret nedir? Biri diğerini kapsar mı?" tartışması var, halkı askerlikten soğutma saçmalığı var, polis var, PVSK var, keyfiyet var... İşin içinde çok fazla karmaşa var. Onların hiçbirini şimdilik tartışmıyorum (ki bir kısmını daha önceki yazılarda tartışmıştık yer yer). Bu yazıyı yazmamın ve aşağıdaki maili paylaşmamın amacı, polisin uyguladığı keyfi şiddete ve medyadaki çarpıtmaya ilk ağızdan bir tanıklık sunmak. Arıza çıkarmaya meyilli olanlar için; mailde anlatılanların doğruluğu hakkında hiç fikrim yok, doğruluğuna ilişkin elimde hiçbir kanıt yok, ama doğru olduğuna da inanıyorum. Ben de polis olsam ben de insan darp ederken kamera kaydı almazdım, kılıfı çok güzel uydururdum. Karakollarda sandalyeden düşmek suretiyle ölen insanların memleketindeyiz malum. Ki, mailde bahsedilenlerin en ufak bir parçası bile doğruysa, yapılan suçtur zaten, tamamının doğru olmasına hiç gerek yok.
Şimdi sözü Ankara'da gözaltına alınıp ertesi gün serbest bırakılan bir arkadaşa bırakıyorum.
Dipnot 1: Olaya ilişkin bir kısım şeyi buradan takip edebilirsiniz.
Dipnot 2: Yarın (salı) öğlen saat 14:00'da "Anti-Militarist Tutsaklara Özgürlük İnisiyatifi" Yüksel Caddesi'nde bir basın açıklaması yapacak. Enver Aydemir'le birlikte bu sefer Volkan Sevinç'e de destek olacak.
-----
"Merhaba Arkadaşlar,
Öncelikle desteğiniz için teşekkür ederim. Eve yeni geldim, haberlere baktım ve şu anda çok sinirliyim. Sizlerle yaşananları paylaşmak isterim.
Dün saat 12.30da bildiğiniz gibi Enver Aydemirle dayanışmak için bir basın açıklaması yapıyorduk. Basın açıklamamız henüz bitmemisti ki polisler bizi çembere aldılar ve bu sırada özellikle erkek arkadalarımıza hakaretler ettiler. Önde duran arkadaşlarımızdan kimlik göstermelerini istediler. Bizler yıllardır basın açıklamalarına ve eylemlere katılan kişiler olarak daha önce böyle bir durumla karşılaşmadığımızı ve bu uygulamayı kesinlikle kabul etmediğimizi söyledik. Bu arada bizlere hakaretlerini sürdüren polisler bir anda öndeki arkadaşlarımıza saldırdılar, yerlerde sürükleyip, tekmelediler. Bizler ise arkadaşlarımızı onların elinden kurtarmaya çalışırken bile onlara şiddet göstermemeye çalıştık. Hatta ben bir arkadaşımı polisin yumruklarından korumak için çekerken bile beni karşılık vermemem için diğer arkadaşlarım uyardılar. Sonuç olarak kesinlikle biz polislerle çatışmaya girmedik, onlar bizi ciddi şekilde darp ederken bile.
Daha sonra bizi emniyet müdürlüğüne götürdüler. Orada ayakkabı bağcıklarını çıkarmak istemeyen arkadaşlarımızı yere yatırıp hırpaladılar. Bir arkadaşımın burnundaki hızmayı çıkarmak için iki kadın polisin üstüne çıkıp göğsüne vurduklarına şahit oldum. Bu arada kamera kaydı almadılar tabii ki. Kapıda beklerken yanımdaki polis içerd dövülen arkadaşımı göstererek ayağımı denk almamı söyledi. üzerinde "..... suçun gözaltına alınan... şüpheli" şeklinde boş yerler bırakılan kağıtları imzalatmaya çalıştılar. İmtina etme hakkımız olduğu halde bu hakkımızı kullanmamıza karşı çıktılar. Emniyette ve adli tıpta geçen süre boyunca saçlarım kısa olduğu için cinsiyetimle ilgili bir çok hakarete maruz kaldım. Aynı şekilde uzun saçlı erkek arkadaşlarımıza da zaten "karı" gibi olduklarını askere gidemeyeceklerini söylediler. Avukatlarımıza dahi çeşitli hakaretler ettiler.
Emniyette susma hakkımızı kullanmak istediğimizde bizi cevap vermeye zorladılar. İfadelerin altına imza atma istemeyen bazı arkadaşlarımızı "seni kameraya alırız, hemen imza at" diye tehdit ettiler ve zorla imza attırdılar.
Tüm bu haksız uygulamalar ve polis şiddetine maruz kalmamıza rağmen bizleri medyada polise saldıran eylemciler olarak göstermişler. Şu anda kollarımda darp izleri bulunmakta. Polisler adli tıptan çıktıkta sonra darp ettiler. Bana hakaret eden ve kollarımda bu izler bırakan polisin kimliğini de ne yazık ki öğrenemedim. Diğer arkadaşlarım yaşananlara şahittir.
1 arkadaşımızın polise kesici aletle saldırdığını söylediler. Böyle bir şey olmamıştır çünkü polisler Volkanı yerlerde sürüklerken, tekmelerken ben yanındaydım ve kesinlikle böyle bir şey yaşanmadı. Ayrıca gözaltı arabasında kapı yanında oturduğumdan Volkan hakkında polislerin yaptıkları konuşmaları duydum. "Bu provakatöre gününü göstericem, tutuklatıcam. " gibi konuşmalar geçiyordu. Ve şu anda Volkan cezaevinde..."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder