2011 Uludere katliamı: 29 Aralık 2011. http://yalnizdegilsinvan.wordpress.com

2 Ekim 2009 Cuma

Ordular, öldürmeye yarar

Şu an, yazdığım bu cümleyle suç işleyip işlemediğimi bilmiyorum. TCK o kadar güzel, o kadar özenle hazırlanmış ki, yaptığınız herhangi bir şeyin suç olup olmadığından şüpheniz varsa, doğrudan yapmamaya teşvik ediyor sizi. Yani ortada "halkı askerlikten soğutma" diye bir suç -daha doğrusu bir suç mu, bir emir mi bilemiyorum bu haliyle- var TCK 318. maddede, ama sınırları belirsiz. Ben "ordu, öldürmeye yarar" dediğimde suç işliyor muyum, "halkı, askerlik hizmetinden soğutacak etkinlikte teşvik veya telkinde bulunma veya propaganda yapma" suçu işleyip "altı aydan iki yıla kadar hapis cezası"nı hak ediyor muyum, üstüne üstlük bunu basın ve yayın yolu ile işleyip cezamı yarısı oranında artırıyor" muyum, bunu bilmiyorum. Dolayısıyla ne yapmam lazım? En ufak bir tereddüt halinde bile bu suçu işler gibi bile yapmayayım ki, suç işlemeyeyim. Bu belirsizlik hakkında gayet güzel bir yazıyı vicdani retçi Ersan Uğur Gör -ne acı bir tesadüf ki 2007'nin 30 Eylül'ünde- yazmış, Radikal 2 de suça iştirak etmiş. Yazıyı buradan okuyabilirsiniz.
Katil: ordu
Eğer ki halkı askerlikten soğutmak suç ise, ordunun eylemlerini olumsuz şekilde tanımlamak da suç olmalı. Haksız mıyım? Ben olsam, Türk Dil Kurumu'nun ilgili şahıslarını da içeriye tıkardım. Bakın katil nasıl tanımlanıyor:
"
1 . İnsan öldüren kimse, cani:
"Öldürdüğü güzele ağlayan bu katilin / Elleri kanlı fakat gözyaşları temizdi"- E. B. Koryürek.
2 . sıfat Öldürücü, ölüme neden olan:
"Katil kurşun."- .
"
Dolayısıyla, ordu öldürmeye yarıyor mu? Evet. Ordu, katil mi? Evet. Bunları ifade etmek suç mudur? Hayır. Neden olsun ki? Orduyu karalamaya da çalışmıyorum, orduya iftira da atmıyorum? Olanı söylüyorum, saklananları paylaşmak için vicdani yükümlülük hissediyorum.
Maktul: Ceylan Önkol
14 yaşında bir kız çocuğu. Her şeyden önce, bir insan. "İnsan" kelimesi genelde ordular için bir şey ifade etmiyor olabilir gerçi ama... Amerikan ordusunun, Vietnam savaşında Vietnamlılara "domuz", "hayvan" gibi 'insan olmadıklarını ifade eden' isimler takması ve askerlerin de Vietnamlıların gerçekten domuz olduğuna, insan olmadığına inandırılarak değersizleştirilmesi, savaşın çok önemli bir psikolojik kolunu oluşturuyordu. Bu sayede saldırı yaparken öldürülen insanlara karşı empati geliştirilmesi engellenmiş, ölümleri normalleştirilmiş oluyordu. Bugün Kürtleri de insan olarak görmeyenlerin, veya en azından kendini insandan, vatandaştan sayıp, Kürtleri de kendisiyle eşit görmeyenlerin sayısı azımsanabilir mi?
Bu yapılan, bir komutanın emri mi, canı sıkılan erlerin caniliği mi, havan topu eğitiminin bir parçası mı, yoksa bambaşka bir şey mi, şimdilik bilmiyoruz. Ceylan Önkol yarın öbür gün ordu için "eğitim zayiatı" olarak kayıtlara geçebilir, ya da belki çoktan geçmiştir bile, kim bilir? Gerçi insandan saymadıktan sonra kayıtlara geçirmenin gereği bile yok ya...
Tarihin tekerrürü
Savaş Karşıtları'nın (www.savaskarsitlari.org) arşivine bakınca, havan topunun bu şekilde ilk defa kullanılmadığını görüyoruz. 8 Temmuz 2008'de Birgün'de yer alan habere göre, "1992 yılında askerler tarafından yakılan ve AİHM'de Türkiye’nin mahkum edilmesine neden olan Bahri Menteş’e ait ev yine hedef" oluyor, tesadüf eseri ölen ya da yaralanan olmuyor.
Medyadaki yansımalar
Kızın ailesi önce yaygın medya kuruluşlarına ulaşmaya çalışıyor ancak başarısız oluyor. Konu, yine Taraf'ın haberi ve Ahmet Altan'ın iki gün üst üste yazdığı 2 köşe yazısıyla dikkat çekiyor (Ahmet Altan'ın yazılarına buradan ve buradan ulaşabilirsiniz). Derken, bugün Milliyet ve diğer pek çok yaygın medya kuruluşu da olaya yer vermiş/vermekte.
Sonuç olarak, daha önceki benzerlerinden yola çıkarak ne yazık ki bu olaydan da elbette çok şaşırtıcı bir sonuç beklemiyoruz. Zira Cumhuriyet başsavcısı, olayın gerçekleştiği yerin "teröre müzahir bölge" olduğunu söyleyerek ilk 'sözde hafifletici', daha doğru bir ifadeyle 'kaytarıcı' açıklamayı çoktan yapmış bile. Bu, daha önce de kullanılan ve ne yazık ki daha sonra da kullanılacak bir ifade. TSK da, Tuğgeneral Metin Güralp aracılığıyla, beklenen ilk açıklamayı haftalık basın bilgilendirme toplantısında yapmış bile;
"TSK olarak gencecik bir çocuğumuzun ölümünden son derece üzgünüz, olay hakkındaki soruşturma devam etmektedir. Ancak yapılan ilk incelemede, bölgedeki askeri birliklerden o saatte her hangi bir havan atışı yapılmadığı tespit edildi."

4 yorum:

natura horror vacui dedi ki...

bu yazı için 6 aydan 2 yıla kadar hapis istemiyle yargılanırsan, yazının altına kendi imzamı da atarak yanında hapis yatmaktan gurur duyarım. eline ayağına sağlık.

Everfever dedi ki...

görüyorum ve artırıyorum: 9 aydan 3 yıla kadar (basın ve yayın organı meselesi; lan cinsel organınla halkı askerlikten soğutsan ne olur acaba? :D )... Benim imzam da burada.

(Bu arada Ahmet Altan'ın iki yazısını da öve öve bitiremem heralde)

natura horror vacui dedi ki...

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalYazarYazisi&ArticleID=957580&Yazar=YILDIRIM&Date=05.10.2009&CategoryID=97

sokaktaki adam dedi ki...

http://taraf.com.tr/haber/41813.htm