İtiraf ediyorum Coen Kardeşler'in yeni filmi Ciddi Bir Adam'a iki akşam önce büyük bir beklenti ile gittik. Kara mizah tadında olan film 1960lılarda Amerika'da bir Yahudi kasabasında geçiyor ve bir ailenin günlük yaşamını ele alıyor. Profesör bir baba, kocasını terketmek isteyen karısı, saçlarını sürekli yıkamak isteyen kızları ve gittiği Musevi okulunda canı sürekli sıkılan oğulları..
Buraya kadar herşey güzel ve açıkçası filmin ele aldığı karakterler (Amerikalı Yahudiler, çocukları ile bağ kuramayan baba, dini okullara gönderilen ama çağa ayak uydurmaya çalışan gençler, akademisyenlerin dünyası) mizah için size zaten bir sürü malzeme veriyor. Hepsi kendi başlarına karikatürler.. Ama filmdeki detayların ve bazı karelerin görsel açıdan güzel olmasına rağmen inanın bana koltukta zor oturdum ki benim sabrım (filme gelince) baya geniştir. İlk defa içimden salonu terketmek geldi. Filmin en beğendiğim yanı beklenmedik sonu idi fakat Ciddi Bir Adam cidden sıkıcıydı. Zaman geçmek bilmedi. Otobiyografik olan filmin tam olarak neden bu etkiyi yarattığını bilmiyorum ama hayal kırıklığına uğradığım kesin.
1 yorum:
Burn After Reading'i izleyince hayalkirikligina ugramistim, o yuzden de bu filme supheyle bakiyordum. Bu yaziyla da gitmemeye karar verdim.
Yorum Gönder