Ergenekon davasının kafalarda soru işaretleri oluşturduğu bugünlerde, bekleneceği gibi süreci idrak etmeye çalışırken tepkiselleşmeler ve karşıtepkiselleşmeler teşkil oluyor. Bu durum bazen öyle bir hal alıyor ki, olanları anlamlandırmaya çalışmak garip bir algının oluşmasına meydan veriyor. Mahçupyan'ın bugünkü yazısında da, bu garip algının izleri mevcut.
Mahçupyan'ın yazısının teması ilk bakışta gayet normal, kendisi özetle diyor ki "Tamam, tepki duyalım, ama şimdiden Nedim ve Ahmet'i suçsuz ilan etmeyelim, bu yönde bir kanaat baskısı yapmayalım, bekleyelim." Bu, hemfikir olunmasa da katılınası, tartışılası, mantıklı bir fikirdir. Lakin yazının devamında bazı kısımlar var ki, bu tezin altındaki iyi niyete şüphe düşürüyor.
Mahçupyan, Ergenekon davasının başlaması ile ortaya çıkmış bir "post Ergenekon" oluşumdan bahsediyor, ve de bunun hedefleri arasına "referandum ve seçimleri etkileyerek AKP iktidarını indirmek" maddesini koyuyor. Algının karışacağı ilk yer burası. İki soru var:
1. Bir örgütün yasal faaliyeti, sırf o örgüt yasadışı diye yasadışı olur mu?
2. Bir örgütün faaliyeti ile paralel eylemlerde bulunanlar, otomatikman o örgüt üyesi olurlar mı?
Örnek: PKK Kürtçe eğitim için propaganda yapıyorsa, Kürtçe eğitim istemek yasadışı bir faaliyet olur mu, ya da Kürtçe eğitim isteyenler otomatikman PKK'lı olurlar mı?
Biraz daha açayım. Referandum ve seçimleri etkileyerek AKP iktidarını indirmek, bir suç değildir. Buna dünyanın her yerinde politika denir. Eğer ki iktidarı "zor kullanarak" indirmek söz konusuysa bu suçtur, darbeye müsaade eden bir ortam hazırlamak amacıyla, bilerek ve isteyerek ve destek alarak propaganda yapılıyorsa bu suçtur, lakin Mahçupyan'ın "Bu da hedefler arasında" diye gösterdiği cümle bugün her muhalifi zan altında bırakacak bir cümledir. Bu algı, çok tehlikeli bir algıdır.
Yazının son iki paragrafında Mahçupyan özetle şunu diyor: Bu kitaplar araştırmacı gazetecilik değil, zira servis edilen belgelerle yazılmış. Böyle olursa ve bir çatışmada taraf olmayı seçerseniz, gazetecilik mesleğini zorlarsınız. Şener ile Şık bu çizgiyi aşmış olabilirler.
Bu ise, üstteki ucu açık beyanatın yarattığı potansiyel tehlikeyi katmerleyen bir örnekleme. Bir gazetecinin, kendisine servis edilen belgelerle, doğruyu söyleyen bir kitap yazması suç mudur? Bir gazeteci, illa gidip belgeyi kendisi mi bulmalıdır? Doğru nereden gelirse gelsin doğru değil midir, gazetecilik bu değil midir?
Hem eğer Mahçupyan'ın anlattığı "çizgiyi aşmak" durumu geçerli ise, bu ülkede ilk çizgiyi aşan Taraf Gazetesi ve de onun muhabiri Mehmet Baransu'dur. Zira kendisi başından beri bir çatışmada taraf olmakla ve kendisine servis edilen belgeleri haber yapmakla itham edilmektedir. Böyle bir "demokrat" tutum olur mu?
Bu eleştiriler ışığında, farazi bir durumla sonlandıralım: Ben, muhalif yazılar yazan bir yazarım, ve konuştuğum insanlar arasında Ergenekon'la bağlantılı kişiler de var, lakin ben bunların bu kimliğinden haberdar değilim. Onların amacına paralel bir eylemde bulunmam, illa o örgütün bir parçası olmak anlamına mı gelir? Ben bugün Şık'ı tanıyorsam, ve Şık ile "Abi AKP şunu şunu yapmış, bunu yazacağım yarın, insanlar gerçekleri öğrensin" diye bir telefon konuşmam olsa, ben de tutuklanır mıyım?
Sonuç: Ergenekon davasındaki son durumun yarattığı kafa karışıklığı halinde, algı mühendisliği yapacak kalemler ortaya çıkacaklardır. Mahçupyan, belki de iyi niyetle, ortalığı teskin etmek istiyor, fakat yazısından her türlü muhalefeti, yüzeysel sebeplerle suçlu göstermeyi makul gösteren bir sebepleme çıkıyor.
Bugün oluşacak en tehlikeli algı budur: AKP'yi seçim sürecinde alaşağı etmek için kendisine servis edilen bilgileri yazanlar Ergenekon'un üyesi olmazlar. Bu yüzeysellikle değerlendirme yapılırsa, yarın öbür gün her gazeteci, her yazar Ergenekoncu oluverir.
Mahçupyan'ın yazısının teması ilk bakışta gayet normal, kendisi özetle diyor ki "Tamam, tepki duyalım, ama şimdiden Nedim ve Ahmet'i suçsuz ilan etmeyelim, bu yönde bir kanaat baskısı yapmayalım, bekleyelim." Bu, hemfikir olunmasa da katılınası, tartışılası, mantıklı bir fikirdir. Lakin yazının devamında bazı kısımlar var ki, bu tezin altındaki iyi niyete şüphe düşürüyor.
Mahçupyan, Ergenekon davasının başlaması ile ortaya çıkmış bir "post Ergenekon" oluşumdan bahsediyor, ve de bunun hedefleri arasına "referandum ve seçimleri etkileyerek AKP iktidarını indirmek" maddesini koyuyor. Algının karışacağı ilk yer burası. İki soru var:
1. Bir örgütün yasal faaliyeti, sırf o örgüt yasadışı diye yasadışı olur mu?
2. Bir örgütün faaliyeti ile paralel eylemlerde bulunanlar, otomatikman o örgüt üyesi olurlar mı?
Örnek: PKK Kürtçe eğitim için propaganda yapıyorsa, Kürtçe eğitim istemek yasadışı bir faaliyet olur mu, ya da Kürtçe eğitim isteyenler otomatikman PKK'lı olurlar mı?
Biraz daha açayım. Referandum ve seçimleri etkileyerek AKP iktidarını indirmek, bir suç değildir. Buna dünyanın her yerinde politika denir. Eğer ki iktidarı "zor kullanarak" indirmek söz konusuysa bu suçtur, darbeye müsaade eden bir ortam hazırlamak amacıyla, bilerek ve isteyerek ve destek alarak propaganda yapılıyorsa bu suçtur, lakin Mahçupyan'ın "Bu da hedefler arasında" diye gösterdiği cümle bugün her muhalifi zan altında bırakacak bir cümledir. Bu algı, çok tehlikeli bir algıdır.
Yazının son iki paragrafında Mahçupyan özetle şunu diyor: Bu kitaplar araştırmacı gazetecilik değil, zira servis edilen belgelerle yazılmış. Böyle olursa ve bir çatışmada taraf olmayı seçerseniz, gazetecilik mesleğini zorlarsınız. Şener ile Şık bu çizgiyi aşmış olabilirler.
Bu ise, üstteki ucu açık beyanatın yarattığı potansiyel tehlikeyi katmerleyen bir örnekleme. Bir gazetecinin, kendisine servis edilen belgelerle, doğruyu söyleyen bir kitap yazması suç mudur? Bir gazeteci, illa gidip belgeyi kendisi mi bulmalıdır? Doğru nereden gelirse gelsin doğru değil midir, gazetecilik bu değil midir?
Hem eğer Mahçupyan'ın anlattığı "çizgiyi aşmak" durumu geçerli ise, bu ülkede ilk çizgiyi aşan Taraf Gazetesi ve de onun muhabiri Mehmet Baransu'dur. Zira kendisi başından beri bir çatışmada taraf olmakla ve kendisine servis edilen belgeleri haber yapmakla itham edilmektedir. Böyle bir "demokrat" tutum olur mu?
Bu eleştiriler ışığında, farazi bir durumla sonlandıralım: Ben, muhalif yazılar yazan bir yazarım, ve konuştuğum insanlar arasında Ergenekon'la bağlantılı kişiler de var, lakin ben bunların bu kimliğinden haberdar değilim. Onların amacına paralel bir eylemde bulunmam, illa o örgütün bir parçası olmak anlamına mı gelir? Ben bugün Şık'ı tanıyorsam, ve Şık ile "Abi AKP şunu şunu yapmış, bunu yazacağım yarın, insanlar gerçekleri öğrensin" diye bir telefon konuşmam olsa, ben de tutuklanır mıyım?
Sonuç: Ergenekon davasındaki son durumun yarattığı kafa karışıklığı halinde, algı mühendisliği yapacak kalemler ortaya çıkacaklardır. Mahçupyan, belki de iyi niyetle, ortalığı teskin etmek istiyor, fakat yazısından her türlü muhalefeti, yüzeysel sebeplerle suçlu göstermeyi makul gösteren bir sebepleme çıkıyor.
Bugün oluşacak en tehlikeli algı budur: AKP'yi seçim sürecinde alaşağı etmek için kendisine servis edilen bilgileri yazanlar Ergenekon'un üyesi olmazlar. Bu yüzeysellikle değerlendirme yapılırsa, yarın öbür gün her gazeteci, her yazar Ergenekoncu oluverir.
4 yorum:
1. Bir örgütün yasal faaliyeti, sırf o örgüt yasadışı diye yasadışı olur mu?
HAYATIMDA BÖYLE CÜMLE NE OKUDUM NE KURMA GAFLET VE DELALETİNDE BULUNDUM ŞÜKÜRLER OLSUN Kİ.YASADIŞI BİR ÖRGÜTÜN YASAL FAAALİYETİ NASIL OLABİLİR HALA ANLAYABİLMİŞ DEĞİLİM.ALTTA VERİLEN ÖRNEKTEN YOLA ÇIKARAK DEMEKKİ PKK YASAL BİR ÖRGÜYT OLMASA DA BAZI FAALİYETLERİ YASAL!!! İLGİNÇ...
AKP'yi seçim sürecinde alaşağı etmek için kendisine servis edilen bilgileri yazanlar Ergenekon'un üyesi olmazlar.
QUARESMA BOBOYA PAS ATIYORSA VEYA GUTİ ALMEİDAYA SERVİS YAPIYORSA AYNI TAKIMDADIRLAR.KALKIP BAROSA VEYA NİANGA PAS ATACAK HALLERİ YOK.NEDEN AKP Yİ ALAŞAĞI ETMEK YADA HERHANGİ BİR BAŞKA AMAÇ İÇİN AHMET TURAN ALKAN VEYA NEDİM HAZARA BELGE SERVİSİ YAPILMIYOR ACABA VEYA SANA SHELBYL?
son olaylardan sonra tarafında değişiklik ve er''ke'' nekona sempatik gördüm seni ama çoğu gitti azı kaldı sevgili yazar.Biz burada evrim gibi devrim yapıyoruz seniorita and senior.çetin doğan güneşler artık bu ülkede daha kolay doğacak inşallah.
"yasadışı" bir örgütün insan hakları kitapçığı dağıtması yasadışı mıdır? "yasadışı örgüt" nedir? yasal dayanağı olmayan örgüt müdür? öyleyse herhangi bir sivil inisiyatif yasadışıdır. hangi örgüt yasadışıdır? yasada tanımlananın dışında kalanlar mı yoksa açık bir şekilde nasıl olmaması gerektiği tanımlananlar mı?
"evrim gibi devrim"... yani sana göre olmayan bir şey gibi devrim. yapılmıyormuşçasına devrim, sinsice. kesinlikle öyle, maalesef farkındayız. ama bu kadar başarılı bir faşizm örneği de daha önce görmediğimiz için çoğumuz tutuklu, hepimiz tutuğuz, hepimiz çaresizleştiriliyoruz. itiraf etmeliyim, başarılısınız ne yazık ki.
@Alper
Neden "AHMET TURAN ALKAN VEYA NEDİM HAZARA BELGE SERVİSİ YAPILMIYOR ACABA" diye sormussun. Buradan hareketle -nasil bir mantiksa- kendisine belge servis edilen herkesin yasadisi orgut uyesi veya destekcisi olduguna varmissin. Vallahi bravo. Yanlis anlasilma olmasin" Senin nacizane ornegini kullanirsak, Quaresma Bobo'ya Bobo ile ayni takimda oldugu icin pas atiyor, Quaresma Bobo'ya pas attigi icin ayni takimda degiller yani.
Gazetecilerin hangi kampa ait olduklarinin veya bir kampa dahil olup olmadiklarinin tek gostergesi onlara kim tarafindan bilgi servisi yapildigi olmamali degil mi? Bilgiyi bana servis eden belki beni kendi tarafinda algiladigi icin servis etti. Bu beni onun tarafinda mi yapiyor simdi? Tam da su senin yuruttugun sakat mantigi ve sacma kabulleri one suren zihniyet yuzunden Ergenekon davasi cadi avi olmaya dogru gidiyor. Bilmem anlatabildim mi?
@Alper
1. Yasadisi orgutun yasal faaliyeti olabilir, cunku faaliyetleri "yasal" ve "yasadisi" yapan faaliyetin niteligidir, failin degil. Hukuk 101'in eksik kalmis belli ki.
2. Bugun senin kullandigin "Belge servis etmisler, demek ki ayni kamptalar" argumanini azamiyetle kim kullaniyor biliyor musun? Askeri vesayet sempatizanlari. Mehmet Baransu'ya baski yapmak icin ayni uslupla, ayni cumleyi soylediler.
Zaten Eren de gayet guzel ters cevirmis senin analojini eger anlayabildiysen.
* * *
Devran donunce dunun demokratlari nasil da dun elestirdikleri Kemalist zihniyeti benimseyiveriyorlar...
Ama bu memleketin gercegi bu. Herkes ayni tornadan gecti. Bugun Turkiye Kurtleri ayri devlet kursa ilk isleri "Kurt Milli Tarihi" adli kitapa efsaneler doldurmak olacaktir.
Neyse, daha da ayriklasacagiz zamanla, normaldir. Devletci-otoriteci-mukaddesatci zihniyetin demokrat maskesini bir kenara koymasi hayirli bir surec neticede.
Yorum Gönder