2011 Uludere katliamı: 29 Aralık 2011. http://yalnizdegilsinvan.wordpress.com

5 Mart 2011 Cumartesi

Bellek Yitimi

Hani her toplumda hafıza yitimi gerçekleşir, özellikle de bilginin su gibi aktığı bu teknoloji çağında bilgi kirliliği yaşamak ve bu yüzden önemli ayrıntıları gözden kaçırmak mümkündür, lakin bazen öyle şeyler unutuluyor ki aklım hayalim duruyor.

- Daha düne kadar "yargının bağımsızlığı"nı tartışmıyor muyduk, yargı reformu istemiyor muyduk? Ne zamandan beri yargıya kayıtsız şartsız güven duymaya başladınız?

- Mirgün Cabas'ı, olay o kadar tartışıldıktan ve açığa kavuşturulduktan sonra, hala daha "Yazıcıoğlu'nun helikopter düşürmek" ile itham ederek fezleke hazırlayan DGM kokulu Özel Yetkili Savcıların bulunduğu bir memlekette, iddianameler ve fezlekeler ne zaman bu kadar "katiyetli" oldular?

- Daha düne kadar Erdoğan'ından Kılıçdaroğlu'na herkes yargı kararları için fikir belirtmiyor muydu? Ne zamandan beri "yargı konusunda bir şey diyemeyiz" demeye başladınız?

- Daha düne kadar Ergenekon konusundaki sivil iradesinden dolayı Erdoğan alkışları toplamıyor muydu? Şimdi niye "Bizimle alakası yok bu işin yahu?" deniyor?

- Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek zamanında "yazılı emir hakkı"nı, yani olağanüstü hallerde kanun yararına karar bozma itirazı hakkını, Susurluk mahkumu Korkut Eken için kullanmamış mıydı? Derin devletle böyle mi savaşılıyor?

- Daha geçenlerde tutukluluk süresinin yasal olarak 10 yıla kadar çıkarıldığını unuttuk mu? Bu durumda "Bekleyelim görelim, hem suçsuzlarsa salıverilirler zaten" demek biraz fazlasıyla genişlik olmuyor mu?

- Susurluk davasının nasıl sulandırıldığını unuttuk mu? Aynı sürece doğru gittiğimizi hissettiğimizde sesimizi çıkarmak, Ergenekon'un gerçekten def edilmesi için mücadele etmek ne zaman damak çıklatılacak bir aktivite oldu?

- Ergenekon'u sulandırmak için en başından beri pusuda bekleyen adamların eline koz vermek midir Ergenekon sürecini selamete ulaştıracak tutum? Seçim öncesi mağrur pozisyonu ne zaman bu kadar mühim oldu?

- Gerçekten bu kadar partizan mı olduk biz? Gerçekten ideolojimizi ve partimizi bilakaydışart aklımızın, vicdanımızın ve şüpheciliğimizin önüne koyamıyor muyuz artık?

Offf offf.

Dipnot: Bu arada muhteşem yargımız İsmail Beşikçi hocayı yüzbininci defa hapse mahkum etti. Ergenekon toz toprağında gözden kaçmasın bu.

Gerçi artık Beşikçi'nin hapse girmesi değil, hapse girmemesi haber niteliği taşıyor.

Hiç yorum yok: