2011 Uludere katliamı: 29 Aralık 2011. http://yalnizdegilsinvan.wordpress.com

20 Mayıs 2009 Çarşamba

PVSK Öldürür!

2007'de bu zamanlar kavuştuğu yeni yüzü ve bu yeni yüzündeki acımasız ifadesiyle 2. yaşını doldurmak üzere olan PVSK (Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu) halktan alıp devlete vermeye devam ediyor.. Radikal'in haberine göre, Kasım 2007'de öldürülen Baran Tursun'un davasının sonucunda ölüme sebep olan polis 2 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırılırken, aynı dava kapsamında delilleri gizlemek ve evrakta sahtecilikten yargılanan 10 polis beraat etmiş. Halktan bir kişinin canını alıp, canı alana ödül vermiş. Harika! Ya ne olacaktı? Elbette polis her gün çatır çatır, keyfi olarak, farklı yöntemlerle (tekmeyle, ateş ederek, yumrukla, copla) birilerini dövecek, öldürecek ki biz güvende olalım.. Mazallah Baran Tursun kaçabilseydi, kim bilir kaç cana kıyacaktı.. Esmeray polisin aklına öyle estiği için her gün geçtiği ve fakat o gün geçişin yasak olduğu yerden evine geçmek için yürüyebilseydi o yoldan, kim bilir nice yiğitlerin cinsel kimliği şaşacaktı.. Veya Feyzullah Ete o kalbine yediği tekmeyle ölmese, kim bilir ne kadar genci alkole teşvik edecekti? Festus Okey de zenci ya, kesin uyuşturucu satıyor zaten.. Şu an halen yaşamakta olan uyuşturucu müptelası olmayan ve alkolden uzak durabilen bir heteroseksül isem (ki hamdolsun öyleyim!) bunu tamamen Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne ve devletin polis teşkilatına borçluyum.. Bu esnada, devlet o kadar bütüncül bir koruma sağlıyor ki, o kadar olur! Ailenin bir ferdini öldürene, diğer fertlerin çekeceği çile bedava! 301 gibi harika bir madde var malum ve tiyatro sanatının gereği, bir sahnede bir madde görünüyorsa, o madde mutlaka kullanılır! Baba Mehmet Tursun'a "yargı görevi yapanı etkileme", "yargı organlarını ve emniyet teşkilatını alenen aşağılama" ve üç emniyet görevlisine dönük "ölümle tehdit" suçlarına ilişkin dava açılması istenmişti. Aynı şekilde, Baran Tursun'un kız kardeşi Şelale ve annesi Berin Tursun için de bir polise yönelik "hakaret ve ölümle tehdit", "yargı organlarını ve emniyet teşkilatını alenen aşağılama" ve "yargı görevi yapanı etkileme" suçundan cezalandırılmaları istenmişti Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı'nca. Saygılı olsun, efendi olsun lan onlar da! Ne öyle devletin polisinin davasına bakan devletin hakimine "Sen hakimsin polislerin çelişkili ifadelerini düzeltme. Böyle hakimlik mi olur? Katilin ifadesini unutmuşsunuz, siz ne biçim mahkemesiniz?" falan demek? Hukuk sistemimizin nefasetini gözler önüne koyan bir alıntı yapalım hemen Radikal'in haberinden; "Yargılama sonunda mahkeme heyeti, sanıklardan Oral Emre Atar’ın öldürme eylemini silah kullanmaya ilişkin kanun hükmünü yerine getirmede kasıt olmaksızın sınır aşarak işlediği kanaatine vardı. Sanığa TCK’nın 85/1 maddesi gereğince taksirin yoğunluğuna, kullandığı silahın tehlikeliliğine göre önce 3 yıl hapis ceza verildi. Sanığın eylemini kasıt olmaksızın, sınırı aşarak işlediğine karar veren mahkeme heyeti, bu cezada 1/6 oranında indirime gitti ve cezayı 2 yıl 6 aya indirdi. Heyet, sanığın duruşmalardaki saygılı davranışı nedeniyle bu cezada da indirim uyguladı ve sanığa 2 yıl 1 ay hapis cezası verdi. Delilleri gizledikleri iddiasıyla yargılanan polis memuru sanıklar Veysel Aydın, Salih Tokucu, Aytekin Altınışık, Tayfun Kazıcı, Bahadır Aksoy, Hasan Taşan, Murat Masat, Kenan Duman, Hacı İsa Onur ve Aycan Bastur beraat etti." Şimdi, bir tek sorum var (100 puan); Bir insanı, beylik tabancayla ateş etmek suretiyle öldüren bir polisin, mahkemede süt dökmüş kedi gibi durması, aldığı cezada takriben %15'lik bir indirim yapılması hak mıdır, hukuk mudur, adalet midir? Suça teşvik desem suç işlemiş olurum sanırsam? Onun için demiyorum.. Yeni PVSK sonrası kan davası sürmekte olan ailelerde/aşiretlerde/topluluklarda polisliği meslek edinmeye yönelik eğilimde bir değişiklik olup olmadığını inceleyen bir araştırma yoksa, hemen olsun! Daha açık ifade edip eşeklerin aklına karpuz kabuğu düşürmek istemiyorum şu an ama.. Konuya ilişkin birkaç link; http://www.barantursun.com/ - 25 Eylül 2007 - Polis Şiddeti Kamerada - 25 Aralık 2007 - PVSK Değişikliğinden Sonra Polis Şiddeti Bilançosu - 27 Kasım 2007 - Polisin 'Dur İhtarı' Bilançosu: İki Yılda Sekiz Ölüm, İkisi Çocuk - 27 Kasım 2007 - "Vazife ve Salahiyet"le Gelen Polis Şiddeti

3 yorum:

metin dedi ki...

evet tüm derdinizin polislerimizi karalamak amaçlı olduğunuzu çok iyi anladık ama hiç kendinize sordunuzmu acaba öyle bi cesaretiniz ya da öz güveniniz oldumu bilemem Ya bu polisler hiç mi benim için iyi bişey yapmadı zaten size kimse demediki polis dört dörtlük diye ama şüphesiz ki bu ülkede görevini en zor şartlarda yapan karı kışı seli depremi yangını dinlenmeksizin sizi namusunuzu canınızı malınızı korur hiç bir karakolda size dediler mi sizin görüşünüz şekliniz bize uymuyo yardımcı olamayız diye.Zaten bazı medya guruplarının amacı belli polise bi saldırı bi mukavemet olduğunda göstermez polis bu olayı bertaraf etmek istediğinde olayı öyle çarpıtırki olayı içinde olan dahi neredeyse buna inanacak bu kadar da olmaz bu kadar kara haber yapılmaz karalama kampanyası olmaz ya elinizi vijdanınıza koyun at gözlüklerinizi çıkartın artık

sokaktaki adam dedi ki...

Metin Bey,

Öncelikle yorumunuz için teşekkür ederim. Kendimi yeterince ifade edememişim, biraz daha açıklamam için fırsat vermişsiniz, sağ olun.

Karalamak gibi bir amacım kesinlikle yok, yazdıklarım sadece malumun ilamı. Gerçeğin dışında ne var bu yazıda bana söyler misiniz? Sizin namusunuzu (benimkini korumuyor, kusura bakmayın) koruyan polis, Festus Okey'i öldürmedi mi? Baran Tursun'u öldürmedi mi? Feyzullah Ete'yi göğsüne tekme atarak öldürmedi mi? Yapmayın lütfen, yorumlarınızın başımızın üstünde yeri var ama yalan söylüyormuşum gibi davranmayın. Yalansa, neyin neden yalan olduğunu tek tek söyleyin, hiç gocunmam. Hatalıysam özür de dilerim.

Polisin görevleri ve hakları vardır. Ne hikmetse haklar hep daha geniştir. Bu hakları anlamsız şekilde iyice genişleten yasama organı en baştan suçludur. Genişleyen haklarını suistimal eden polise ayrıcalıklar tanıyan yargı eşdeğer miktarda suçludur. Kendisine verilen bu hakları "ölümüne" suistimal eden polis de onlardan bir nebze az suçlu görülebilir belki ama yine de fazlasıyla suçludur. Suça teşvik var çünkü. Suça ortam yaratan ve suçun cezasız kalmasını sağlayan başka organların suçlu olduğu gibi, suçu işleyen polis de suçludur. Bir nevi tetikçidir, devletin kendi eliyle yarattığı "kiralık katil"dir yeri geldiğinde. Devlet der ki "sen şunu şunu öldürebilir, bunu bunu dövebilirsin, arkanda ben varım.". Polis de bu yönde kullanıldığı anda suçludur. Ki, bahsettiğim bütün olaylar buna örnektir. Burada bahsettiklerim de Türkiye değil, Nijerya polisi/parlamentosu/yargısıdır.

"karakolda size dediler mi sizin görüşünüz şekliniz bize uymuyo yardımcı olamayız diye"

Ne mutlu ki karakolla işim olmadı bugüne kadar. Bugünden sonra olmayacağı anlamına gelmiyor tabii ki ama bahsettiğiniz şeyleri yaşamak için karakola düşmeye gerek yok. Ankara Üniversitesi DTCF'de öğrenciyim. Çok iyi biliyorum çevik kuvvetin hem kişisel, hem kurumsal görüşlerini. Birbiriyle olduğu kadar faşizmle de fazlasıyla örtüşen görüşler bunlar. Mesela bağıra çağıra, taciz edercesine "burası eğitim yuvası değil, anarşist yuvası, kapatacaksın aslında burayı!" dediklerine, insanlara bu görüş çerçevesinde yapılan muameleye tanık oldum. Bıraksan adam yakacak yıkacak zaten orayı. Ki, fırsat bulduklarında yaptıklarını da görüyor/biliyoruz. O okuldan olup da biber gazı solumamış insanların sayısı sıfıra yakınsar.

Aynı polis, eğer "kendi adamları" içeri girerken selamını alıp geçiriyor, ben geçerken çantamı didik didik ediyorsa, ben biraz huylanırım izninizle. Mesele asla öyle "karakolda size bıdı bıdı yaptılar mı? Hıı?" kadar basit değil, kendimizi kandırmayalım.

Bu bahsettiğim olayları, bu yazıda yazanları kendi bakış açınızla yazın bir de isterseniz, sizin "doğru"nuzu görelim. Burada yazanlar benimkiler zira.

Bir de size zahmet şu adrese bir bakın. Vicdani muhasebeye bir de siz girişin lütfen.

http://baransav.com/?&Bid=237045

hayatım dedi ki...

sevgili kardesim bir memur olarak bunca yılın vermıs oldugu meslek tecrubesı ıle sana hak verıyorum.ama hakların hepsı sana aıt oldugunu sanmanı ıstemem okul yıllarına gelınce benım okudugum okulda boyle olaylar olmadıda senın okudugun okulda neden oluyor dıye acaba hıc aynaya bakarak kendınıze sorma ıhtıyacı hıssetme geregı duymadınız bazen hep empatıyı baskalarından beklememek lazım ıstersen ben sana bır gece nobetınde polıs nelerle karsılasıyor dıye yardımcı olabılırım o gecenın sonunda ınanıyorum kı sende allah bunların zaten belasını vermıs der bır daha sagda solda tek lafını bıle etmezsın sevgılerle