Bana ölülerden on kişiyi akşam yemeğine çağırma şansı verilseydi, kesinlikle birisi
W. G. Sebald olurdu. İlk Sebald kitabımı, Saturn'ün Halkaları'nı, 2006 yılının ilkbaharında Nisan ayının sonlarına doğru kaldığım üniversite yatakhanesinin bahçesinde okumuştum. Yarısını sağ taraftaki demir sandalyenin üzerinde, diğer yarısını da en sol taraftaki uzun ağacın altında . Beni o kadar etkilemişti ki kitabı bitirdikten sonra kapağını tekrar açmaya korkar oldum, ikinci kere okursam belki ilk kez okurken aldığım haz ortadan kaybolur diye. Bir sonraki sene
Göçmenler'i okudum. Şu anda da Sebald'ın yazdığı ilk kitap olan "Baş Dönmesi"
(Vertigo) ni okuyorum.
Baş Dönmesi insan hafızasını, unutmayı ve hatırlamayı ele alıyor. Bilmeyenler için Sebald fotoğraf ile romanı dahice birleştiren belki de tek başarılı yazardır. Yazı fotoğrafı betimler nitelikte değil, tamamlar niteliktedir. Yani fotoğrağı sözcüklerle anlatmayı beceremedikleri için değil, romanlarında başka bir gerçeklik boyutu, hatta bazen ironi yaratmak için kullanır. Hayatı boyunca boynunda 35 mm fotoğraf makinası ile dolaştı. Bütün romanları sanki yürüyerek yazılmıştır. Resimlerin ve akıcı yazış stili sayesinde kendinizi hep onunla yürüyormuş, gördüklerini görüyor, duyduklarını işitiyormuş gibi hissedersiniz.
Öldükten sonra geriye bavullarca resim kaldı. Hatta bir anektoda göre bir gün yolda yürürken bir erkek çocuğuna rastlar--yüzü o kadar çok hoşuna gider ki resmini çekmek ister ve de dayanamaz çeker. Sonra çocuğun evinin kapısını çalar. Annesine babasına adresinizi verin de size bir kopyasını göndereyim der. Tabii çocuğun annesi babası Sebald'ı kötü niyetli çocuk avcısı zannedip kovalarlar.
Baş Dönmesi'nin ilk 20 sayfası Sebald'ın ilk kitabı olduğunu belli eden gereksiz detaylar ve betimlemelerle dolu olması beni biraz şaşırttı. Çünkü Sebald'ın sonraki kitaplarında en ufak detay bile kasıtlıdır. Sebald detayları ilahlaştırır. Ama yirminci sayfadan sonra Sebald yine Sebald idi. Kitabı daha bitirmedim ama Baş Dönmesi'ni okumanızı şimdiden tavsiye ederim. Kitabın durmadan sevdiğim Dante'ye göndermeler yapması da benim için ikramiye oldu. İlahi Komedya'nın üç bölümü de yıldızlar kelimesi ile sona erer. Baş Dönmesi'nin ikinci bölümünde hapishaneden gizlice kaçan Casanova gökyüzünü tekrar görünce, Dante'nin Araf'a geçmeden hemen önce söylediği bir satırı, yani Cehennemin'in en son satırını sayıklar:
E quindi uscimmo a riveder le stelle.
İşte dışarı çıktık, tekrar görmek için yıldızları.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder