Ergenekon soruşturması kapsamında en dikkat çekici, en vicdan ezici tutuklamalar-ev aramaları yapıldı geçenlerde. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin üst düzey yöneticileri, "Baba Beni Okula Gönder" kampanyasının sorumluları göz altına alındı. Gerçi kampanyanın yetkilisine göre, finansman ve dernek faaliyetlerinin bilinmeyeleri konusunda birkaç soru sorduktan sonra serbest bırakmışlar; tüm açıklamaları bu adreste.
Bu son dalga eleştirilirken, en çok şu lafı duydum ben: "Türkan Saylan gibi bir eğitimcinin, burs sağlayıcının göz altına alınması, Baba Beni Okula Gönder gibi eğitim gönüllüsü bir kampanyanın zan altında kalması bu olayın aslında ne olduğunun göstergesidir."
Ters çeviriyorum. Fethullah Gülen gibi bir eğitimcinin, burs sağlayıcının göz altına alınması, yurtdışında açtığı bir çok okulla Türkiye'yi tanıtan bir eğitim gönüllüsünün sürgün edilmesi, bu olayın aslında ne olduğunun göstergesidir.
Ne değişmiş peki?
Ergenekon konusunda yapılan en büyük hata bu. Her göz altı dalgasına verilen fevri tepkiler. Ben daha önce de belirtmiştim gene bu blog'da, yargı süreci başladığından beri yayınlanan itirafları, soruşturmalarda ortaya çıkanları okudunuz mu, takip ettiniz mi? Ergenekon davası hakkında ne biliyorsunuz? Yoksa Hürriyet ve Milliyet gazetelerinin şartlandırmasıyla, bu davada hiç aşama kaydedilmediğini, bütün tutuklamaların yalan olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Ergenekon oluşumu hakkında soru işareti oluşturmak hepimizin hakkı, çünkü nereden baksan travmatik bir olay. Fakat davayı kayıtsız şartsız baltalamak da, davaya kayıtsız şartsız destek vermek de saçmalık. Yukarıda verdiğim örnek bir Fethullah Gülen güzellemesi değil, kendisini tamamen dinsel sebeplerden dolayı sevmem zaten; sadece partizanlığın insanı nerelere götürebileceğini anlatmaya çalışıyorum.
Körleme-bodoslama olaya atlamanın kimseye faydası yok. Eleştiri yapılacaksa da, fevri değil soğukkanlı, tartarak, kanıt yoluyla. Yoksa "Benim karım Brezilya'ya gitmemiştir, bu ne biçim bir iftira!" deyip bahsi geçen pasajdaki ana noktayı kaçıran Uğur Dündar gibi oluruz.
1 yorum:
"Fakat davayı kayıtsız şartsız baltalamak da, davaya kayıtsız şartsız destek vermek de saçmalık."
En çok bu cümleye katılıyorum. Açıkçası gözaltılar, sorgulamalar, iddianameler doğru mudur, yanlış mıdır, haklı mıdır, değil midir bilemiyorum. Bu yüzden büyük büyük cümlelerle karşı çıkmaktansa daha soğukkanlı bir biçimde beklemekten yanayım. İçerikten çok yöntem eleştirilebilir bence bu davada. Bu konuyla ilgili duyduğum en güzel yorum ekşi sözlükteydi. Maalesef şu anda entry'yi bulamadığım için link veremiyorum ama şu mealde bir şeydi:
"İşçi partili gençler Uğur Mumcu Sokağına çelenk bırakıp, ona Ergenekon'u şikayet etmişler. Peki Mumcu'nun katili Ergenekon çıkarsa ne yapacaklar?"
Temkinli olmak lazım. Doğan Medya Grubu'nun ve uçuk savunmalarının pek gazına gelmemek lazım.
Yorum Gönder