Konser sonrası Kavakos dinleyici sorularını cevaplamak için konser salonunda bekledi. Kendisine tekniğini nasıl tanımladığını sordum. Müziğini icra ederken hem içerde, hem de dışarda olabilmesi bilinçli bir seçim mi? Uzun zaman kemanından korktuğunu ama aynı zamanda da ona aşık olduğunu söyledi. Küçükken keman ilk aşamada harmonik ses çıkarması zor bir alet olduğu için sinirlenir, kemanını bir köşeye bırakır ama sonra dayanamayıp geri dönermiş. Bu sonra da hep böyle devam etmiş. Yorumladığın parçaları o kadar iyi bilir hale gelip yine de yorumladığın müziğe olan beğeninden dolayı ondan korkmak. Bir zamanlar totem heykellerine tapan insanoğlunun ilişkisine benzer sanatçının yarattıgı objeye duyduğu hayranlık ve korku. Sanatçının bu iki uçurum arasında gidip gelmesini de çaylaklığa yormak yanlıştır.
Konserden sonra yürürken Kavakos'un dediklerini tekrar düşündüm.
Biz şairler için de ideal kendi kendimizin kritiği olmaktır. Bazen kendimizi bir fikre ve şiire öyle kaptırırız ki bir kelimesine kıyamaz, bir yerini değiştiremez hale geliriz. Ama şiir yazmak halk arasında süregelen inancın tersine sadece ilhamdan ibaret değildir. İlhamın getirdiği fikirleri daha sonra duygusal bağlılıktan arınarak düzenlemek, dizmektir. Bu da edinilmesi çok zor olan bir vasıftır. Leonidas Kavakos sağ elin keman için soluk ise, sol elin de bu soluğu kontrol etmeye çalışan adele olduğundan bahsetmişti. İyi şairler de iki elini doğru orantıda kullanabilen kemancılar gibidir.
Şairin hayali sağ eliyle kapılıp yazarken, sol eliyle sağ elini tutup doğru zamanda frene basabilmektir.
My Daughter Just Learned That She Has a Second Grandmother—and That She
Wants Nothing to Do With Her
-
I hate mother-in-law for this.
5 saat önce

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder