"... 1982 Anayasasının, yüzde 90’ın üzerinde bir oyla kabul edildiği gerçeği gözlerden uzak tutulmamalıdır."
Yoksa siz hala Danıştay'ın derdinin yargı bağımsızlığı mı olduğunu düşünüyorsunuz? Vah vah.
Ekleme: Bu post'un yazarı olarak bir özür borçluyum. Bu konuşma metnini ilk okuduğumda takıldığım nokta, Birden'in bu cümlenin hemen ardından gelen şu cümlesi idi:
"... yargı bağımsızlığını hakim ve savcı teminatını doğrudan etkileyen, yargının etkinliğini sınırlayan düzenlemeleri temel hak ve özgürlükler gibi referanduma sunulacak bir konuda olmadığı görüşündeyiz"
Anayasa paketinde yargının etkinliğini sınırlayan bir tek düzenleme var, o da parti kapatmanın zorlaştırılması. Yargının bağımsızlığı konusuna gelirsek, pakette yargıyı mevcut anayasadan daha kötü bir hale sokan bir düzenleme yok; ve hatta HSYK'ya daha çeşitli yargı kurumlarından katılım sağlanıyor, bunu daha önce tartıştık zaten. Hal bu iken, Danıştay Başkanı'nın "temel hak ve özgürlükler referanduma gider ama yargı gitmez!" demesi beni rahatsız etmekte idi.
Ben bu cümleye takılıp, yargı bağımsızlığı üzerine tekrar aynı şeyleri tekrar etmek yerine bir kısa alıntı ile bu duruma vurgu yapayım istemiştim. Lakin bir akıl tutulması yaşayıp, Birden'in sözlerini tamamen "out of context" yorumlar hale düşmüşüm. Birden'in sözlerinin doğru yorumuna bu post'un yorumlar kısmından erişebilirsiniz.
Bu büyük misenformasyonumdan ötürü okuyuculardan özür dilerim.
2 yorum:
Acikcasi Danistay'in yargi bagimsizligini savunmadigini bu konusmaya dayanarak iddia etmek bana zorlama geldi. Yaptigin ironiye ve danistay baskaninin kurdugu cumlenin yazinda alintiladigin kismina bakilirsa Mustafa Birden'in ve onun temsil ettigi Danistay'in 1982 anayasasini savundugu ve 1982 anayasasinin mevcut halini AKP'nin onerdigi anayasa degisikligi paketine yegledigi sonucunu cikarmissin.
Belki seni tamamen yanlis anliyorumdur ama ben cumlenin tamamina ve konusmadaki genel cerceveye baktigimda bu sonucu gormuyorum. Konusmada adam diyor ki:
"...Anayasaların iyiliği ihtiyaca uygunluğu parlamentoda veya referandumda ulaştığı kabul oyu oranında değil, uygulamalarından uzun vadede duyulan memnuniyet derecesinde aranmalıdır. Yürürlüğe girdiği tarihten bu yana geçen 28 yıllık süreçte 16 kez değişikliğe uğrayan 1982 anayasasının yüzde 90'ın üzerinde bir oyla kabul edildiği gerçeği gözlerden uzak tutulmamalıdır. Öte yandan, yargı bağımsızlığını hakim ve savcı teminatını doğrudan etkileyen, yargının etkinliğini sınırlayan düzenlemeleri temel hak ve özgürlükler gibi referanduma sunulacak bir konuda olmadığı görüşündeyiz"
Adam acikca daha once referandumda %90'dan fazla oy ile halkin kabul ettigi 1982 anayasasinin ne kadar carpik oldugunu zamanla yasayarak gorduk, nitekim bakiniz 16 degisiklige ugradi sonradan diyor. Burdan cikarilmasi gereken ders anayasa degisikliginin arkasinda halk onayi olmasi yeni anayasanin matah bir sey olacagi, halki uzun donemde memnun edecegi anlamina gelmiyor diyor. Simdi adamin bu benzetmesini tartisabiliriz. Ama once ne kastettigini iyi anlamak lazim. Mesela bence adamin ortaya attigi bu duz mantikta sorgulanmasi gereken nokta 1982 anayasasi referandumu ile simdiki referandum arasinda bu kadar kolayca paralellik kurabilir miyiz meselesi. Zira 1982 anayasasi referandumunun hemen darbe sonrasi olmasi, o zamanin sosyal ve siyasi ortami, insanlarin bezmisligi, egitim seviyesi, siyasi algilari gibi faktorler gunumuz icin cok da gecerli degil haliyle. O zaman referandumda bu kadar "destek" alan -sikiyorsa destek verme diyenleri duyar gibi oluyorum- bir anayasa ulke icin hayirli olmadi diye referandumla kabul edilen her anayasanin akibeti boyle olacak diyemeyiz. Adam da bunu demiyor ama demeye getiriyor belki de.
Eren haklisin. Ben tamamen popomla okumusum adamin aciklamasini, son 10 dakikadir da neden yanlis anladim diye dusunuyorum. Kendimi inandirabilecegim bir aciklama bulursam yazarim, ama cok cok hatali bir post bu. Uzuldum resmen.
Yorum Gönder