2011 Uludere katliamı: 29 Aralık 2011. http://yalnizdegilsinvan.wordpress.com

19 Ekim 2009 Pazartesi

Yeter Oray Eğin!

Prikôşın: Bu yazı, Oray Eğin'e karşı uzun süredir beslenen derin duyguların, bu akşamki Medya Kralı programıyla tetiklenmesi sonucu patlamasıyla ortaya çıkmıştır. Oldukça ağır ve saldırgan olan bu yazıya yer yer çiğ bile denebileceğinin, yer yer abarttığının farkında olan yazar, yazıyı yayınlarken bunların farkında olmakla birlikte, her türlü görüşe elbette açıktır.  Oray Eğin utanmadıktan sonra sokaktaki adam niye utansın ki?
"İşkembe'ye yazdığım en dağınık ve saldırgan yazı." - Sokaktaki Adam (19 Ekim 2009)
-------------
İlkokul 2. sınıfta Artvin'de Oray adında bir zavallı arkadaşım vardı. Zavallılığının tek nedeni ise, anne-babasının çok başarısız bir tercih yaparak çocuklarına "Oray" adını vererek kendisini benim dünyamın en şanssız 2. yavrucağı yapmaları idi. 1. sıradaki ise, abisi Ozan'la uyumlu olsun diye adı "Oran" konan arkadaşımdı. Hey gidi...
Oray, abuk subuk şakalara, espirilere sonuna kadar açık bir isim malumunuz. 8 yaş çocukları olarak az çektirmedik Oray'a. Biri tuvalete gider gelir, "nereye s.çtın?" diye sorulur, "oraya, ekikiki" diye yanıtlar tuvaletten dönen çocuk. Bir başka danışıklı dövüş çalışması ise şöyledir; a kişisinin kalemi, kalem kutusu ne bileyim öyle bir eşyası Oray'ın sırasının altına konur, sonra eşyasını bulamayan A kişisi "kalemimi nereye soktunuz olm?" diye sorar, B, C, veya herhangi bir X kişisi, ya da koro halinde Oray'ın sırası işaret edilerek "oraya! ekikiki!" diye yanıtlar. Velhasıl, travmatik bir çocukluk geçirdi Oray.
Soyadını hatırlamıyorum yavrucağın. Yavrucak dediğim de, neredeyse 30 yaşına geldi, koca adam olmuş olsa gerek tabii. Adam derken, "yetişkin erkek" mealinde. Yoksa, kendisinin büyüyüp Oray Eğin olduğuna ilişkin bir kaygım, bir hipotezim var. Zira böyle bir saldırganlık, kendini bilmezliğin altında travmatik bir çocukluk yatıyor olabilir. Psikolog değilim, ama psikiyatrist hanım ablaya gıcık olması da belki yine bu travmalarına bağlıdır. Bilemiyorum. Tabii ki eğer o Oray bu Oray ise... Değilse de tek travmatik çocukluk geçiren bizim Oray değil gerçi elbet.
Bilmeyenler için tanıtalım; Akşam'daki köşesinde yazdığı saçma sapan şeyler bir yana (referans vermeye gerek duymuyorum, herhangi bir yazısına bakabilirsiniz), bu akşam Okan Bayülgen'in Medya Kralı programının da ilk ve en çok saçmalayan konuklarından biri Oray Eğin. Bir Türkçe (hem konuşma, hem yazma anlamında) engelli. Tek becerisi kendine -tercihen güncel- bir(kaç/çok) hedef seçip, saldırmak. O kadar gudik şeyler söylüyor ki, o kadar olur! Sinir stres sahibi yaptı beni de akşam akşam, elim kolum titriyor, yazamıyorum yahu. Bir de programı varmış cumartesi akşamları Star'da, neyse ki bugüne kadar denk gelmemişim. Gerçi bugünden sonra da kollayacağım bir yakalasam da ne yapıyor bu adam onu bir görsem diye. Yılmaz Özdil hiç olmazsa sadece gazetede, en fazla arada Uğur Dündar'ın yancısı yahu...
Kitabı varmış bir de "Bunları Kimse Yazamadı" adında. Kitabın tanıtım bültenine bakalım;
"Sekreterine bilgisayar aldıramayan yayın yönetmenleri, kapıyı vurup çıkamayanlar, maaş alabilmek için tetikçilik yapanlar, sınıf atlama çabasında gazeteciler, başka masaları dinleyip patronlarına yetiştirenler, meslektaşlarını hedef gösteren ve tutuklanmasını isteyen köşe yazarları, psikolojik harbin mimarları, aklı almadığı cehalet örneklerine imza atanlar, kitap satmak için zulüm gördüğünü söyleyenler, Amerika'dan misyonla Türk medyasına gönderilenler...
"Medyaya kavga etmek için girdim" diyen Oray Eğin'den Türk basını hakkında hiç kimsenin yazamadığı gerçekler...
Patronlar, yöneticiler, köşe yazarlarıyla medyanın önemli figürlerinin maskeleri teker teker düşüyor. İsim isim! Medyaya yön veren herkes bu kitapta."
Gerçekten merak ettim kitabın içeriğinin nasıl olduğunu. İtalik ve kalın yerlere dikkat edip, yazılarına bakın isterseniz. Duyacağınız rahatsızlıktan müessesemiz mesul değildir.
Kör Okan, Sağır Oray
Yani bir programdaki herkese daha en başta sataşıp da itinayla herkesten tek tek ayar almak kolay değil doğrusu. Kendisini şu hayatta bir şey için takdir edeceğim hiç aklıma gelmezdi. Tebrik ediyorum Oray!
Programın başından beri, programın başından beri dediysem de öyle 2 saattir sanmayın, Yaklaşık 10-15 dakikadır epey bir saçmaladı. Az zamanda çok ve büyük kütleler s.çtı. Örneğin Shakira ve Madonna'nın, erotiğin ötesinde gerçekten pornografik kliplerine dönük eleştirileri "ben bunlrrı, bu tartışmalrrı çok ortodaks buluyorum, çok muhafazakâr br tartışma yani" diye eleştirmesi, başta "Dede Hakkı" olmak üzere, sessiz sedasız psikiyatrist hanım da dahil bütün konukların ayarıyla karşılaştı. Daha sonra söylediği "tabuları yıkıyrrlar, güzel yapıyorlar" fikrini desteklemek için Özal'ın denizde görüntülenmesini, "onun, bunu yapan ilk lider" olmasını -ki olmadığını yine konuk başı birer örnekle gördük- ve tabuları yıkmasını ama bunun da vaktinde çok tepki çekmesini öne sürdü. Allasen Oray, yani şu söylediğini bir dandik yerde okumuş ve burada ortaya saçmış olduğun o kadar belli ki! Ezbere öne sürdüğü o cümlenin ardından gelenlere karşı hiçbir şey diyemedi.
Yanlış anlaşılmasın, "Nasıl itiraz eder buna!", "Doğrusu budur!", "Saygısız!" gibi yaklaşımlarım yok. Elbette itiraz edebilir, ama mantıklı olsun lütfen ya. Yani devamını getiremeyeceği bir ezber sürmesin öne itiraz niyetine. Seksin kliplerde nasıl ve neden kullanıldığını algılayamıyormuş, söylediklerinden onu gördük. "Laissez faireci" imiş meğer, ondanmış ama! Ondan sonra televizyonda yayınlanan başka bir şeylere lak luk etti, o an da "laissez faireci"likten çıkıverdi. Kenarımın git-gel laissez fairecisi seni! Sırf terimi kullanmak için öyle bir tutum sergilemediyse ben de n'olayım!
Artık her dakika bir şey yumurtluyor, takip etmekte güçlük çekiyorum.  En son kendisi çok çılgın laissez faireci özgür ve tabu deviren düşünceler ortaya attığını düşünürken Hakkı Devrim'in "dünyayı amuda kalkıp seyrediyorsun herhalde?" sözüyle hepimizin en içinin yağları eridi. Valla büyük adamsın be Hakkı Abi!
Şu noktadan itibaren işimi gücümü bırakıp olabildiğince "dakika dakika şimdiye dek oraya giren bir daha çıkamadı çetelesi" tutayım istiyorum. Mesele çok karışık, bir konuya giriliyor, bir daha çıkılamıyor. Öylesine kaotik program.
Bakalım, göreceğiz...
Yes, Orrayt
[01:42] Oray Eğin'in, psikiyatrist hanım için "ben onun hastası olsam, bir daha gitmezdim." demesi üzerine psikiyatrist hanımdan "hastalarım Oray Bey'den tavsiye alacak değiller" tarzı bir karşı atak geldi.
[01:45] An itibariyle psikiyatrist konuk hanım efendi programdan ayrılıyor ve giderayak Oray Eğin'e son bir laf sokmadan edemedi. Okan Bayülgen de buna karşılık "Oray'a sinirlenmenize gerek yok, ... o provokatör" demek suretiyle psikiyatriste hak verir gibi görünüp Oray'ı onore etti.
[02:05] Hakkı Devrim, gazetecilerin başka gazetelerin de sayfa düzenini bilmesini "hurufatı bilirler" diye ifade etti. Bunu diyene kadar Oray Eğin "ben hemen anlarım" diye 2 kere tekrarladı ve sonrasında da Hakkı Devrim'in "hurufatı bilirler" sözüne "biz yeni nesil layout diyoruz." diye yanıtladı. Mal adam seni. Eskiler ".rak hasan" der belki ama ben de sana "clever dick" diyorum o vakit. Gud for yu Oray.
[02:25] Tuvalete gitmek istiyorum, Oray Eğin benim yerime s.çıyor diye gerek duymuyorum.
[02:50] Oray Eğin'in programından görüntüler izletiliyor şu an. Zorunlu yola çıkış anonsunu yapan bir otobüs muavini soluksuzluğunda acemi ve yapmacık bir açılış yapıyor. Star'da dün değil geçen cumartesi imiş ilk programı. Okan Bayülgen stüdyoda 120 kişiye "Oray Eğin'in yazısını okumuş olan var mı?" diye sordu ve kimse okumamış. Diğer yazarlarla da test yaparak kimsenin aslında okumadığını ortaya koydu evet. Şu an da ev sahibi psikolojisiyle konuğunu yağlama halinde. Neymiş efendim az kalmış yazarlar gibiymiş, çok iyi yazarmış, düşüncelerini çok iyi toparlayan çok değerli bir yazarmış. Yapma gözünü seveyim yahu. Yani Okan Bayülgen muntazaman bir kısım "sağırları ağırlıyor", ama böylesine gerçekten hiç denk gelmemiştim. Genç yazarların en iyilerinden he mi? Televizyonda da gazetedeki kadar iyi he mi? Hani göz? Nerede izan?
[03:12] Ekonomi sayfalarındaki şarap haberlerine bayıldığını ifade eden (sokaktaki adam'ın notu - burayı alenen çarpıttım mesela. ama izleyen ne demek istediğimi çok iyi anlar) Oray Eğin'e Okan Bayülgen'in verdiği tepki ardından salonda biriken "Oray karşıtı alkış" patladı. 108 dakikada bir Okan Bayülgen o düğmeye basmazsa bu seyirci Oray Eğin'i döver.
[03:14] Okan Bayülgen ekonomi sayfalarına geri dönüp gönül alma çabalarında. Konuklardan biri ekonomi sayfalarının reklam odaklı olduğunu öne sürdü -ki katılmıyor değilim-, ekonomi sayfalarının pek leziz olduğunu düşünen Oray Eğin sessiz.
[03:18] "Ben de, tomarla gazete geliyor, hiçbrrini sevrrek okumuyorrm. Neffrret edrrek okuyrrum, küfrrderek okuyrrum..." Ben de seni Oray! Şu yazıyı yazarken bile yazılarını tararken okuduğum her karakter için ettiğim küfrün haddini hesabını bir bilsen...
[03:27] İlk programının kapanışını gördük. Açılışından daha iyi değil. Okan Bayülgen "ilk programım olsa, konuğu korkutacak/kızdıracak soru sormazdım" diyerek Oray Eğin'in cesaretini gözümüze soktu.
[03:32] Okan Bayülgen Oray Eğin'i yağladıkça, Hakkı Devrim gıcık oluyor ve hazır yağlanmış Oray'ı ite ekleştiriyor muntazaman, yine yükleniyor Oray Eğin'e. Oray Eğin "çanak soru sormayacağım" diyormuş program açılışında. Okan Bayülgen "ben hep yapıyorum." dedi, ki hakikaten de sürekli yapıyor, evet. Oray Eğin de "hayır, sen hiç yapmıyorsun ki?" diye karşılık verdi. Aferin, dersini iyi çalışmış. Birazcık kafası çalışsa, şu kadar bariz bir hata yapmaz. Bizim oğlan "çok zeki ama hiç çalışmıyor" ekolünün anti-tezi imiş meğer. Lan adamın her sorusu çanak? Yani sana "bildiğin yerden soruyor", üstüne "çok nitelikli, süper bir yazar" diyorsa, yaptığın televizyon programının rezilliğini gözümüze sokarken bir de "çok rahatsın, çok başarılısın" diyorsa utanmadan, senin "yapmıyorsun" dediklerini gani gani yapıyordur zaten?
[03:38] [Okan Bayülgen'e] "Ben seninle aşık atmıyrrum." Allasen kimsin ki kiminle aşık atacaksın?
[03:39] Hakkı Devrim, Eğin'in toyluğundan girip indirgemeciliğinden çıktı. Okan Bayülgen telaş içinde Özge'yle Berk'in Özge'sine döndü.
[03:47] Hakkı Devrim henüz çıkamamış, hala içeride. Az önce yanlış bilgilendirmişim, özür dilerim. Hala sözde "mülakatçılar"a giydiriyor, ama Oray Eğin'e de pek yakışıyor.
[03:49] Elvis has left the building.
[03:50] [Hakkı Devrim'e] "Biz de bu işe yeni başlamadık, yıllardır, şu an sizin yazdığınız gazete de dahil pek çok söyleşi yaptım. Sanıyorum bir şeyler öğrenmişimdir." dedi ve Hakkı Devrim "Ben sadece beğenmediğimi söylüyorum, o kadar hakkım vardır herhalde?" dedi.
[04:15] Özge ve Berk'in şarkılarıyla program sonlandı.
Böyle bir yazıya bir kapanış yazılır mı bilmiyorum. Ama gerçekten benim için terapötik etki yaptı. Yani bunları şu saatte konuşabileceğim kimse olmadığı için, yazmazsam çatlardım, içimde kalırdı. Birazdan da paylaşacağım ki, başka insanlar da belki "hah! ağzımdan aldın!" der, yalnız olmadıklarını hisseder diye.
Bir insan bu kadar antipatik olmamalı. Tanrının yokluğunun kanıtıdır Oray Eğin. Var olsa, yarattığı bir canlıya bunu yapmazdı. Daha kötüsü mü var? Kanser mi? AIDS mi? Yok canım...
Bu arada bu yazıyı sevgili Oray Eğin'in laissez faireciliğine sığınarak yazdım. Ben de 6 yaşımdan beri laissez faireciyim, o yüzden kendisini çok iyi anlıyorum. Hakkımda istediğini söyleyebilir/yazabilir. Bırakırım yazsın, bırakırım sövsün. Yeter ki haklı olsun. Oraycığım, mail adresimi, adımı sanımı Komünal İşkembe'ye yazarak öğrenebilirsin. Hiç çekinmem, veririm.
Son olarak da kendisine Hayko Cepkin'den bir şarkı armağan ediyor ve yazımı, kendi yazılarından birkaç alıntıyla sonlandırıyorum. [Frrnsa'da, Amerrka'da] Consume, obey [Aydın Doğan], die!
-----
-----
"Üzerinden epey bir vakit geçti ama içimden kaldı; söylemeden edemeyeceğim." - Oray Eğin (18 Ekim 2009 tarihli yazısının ilk cümlesi)
"Evet bu meslekteki başarı ölçüsü kendinden konuşturmaktır. Ama konuşturacak malzemen varsa..." - Oray Eğin (Aynı yazının son cümlesi. Ukalalık, iticilik, dünyanın en antipatik 2. gülüşü, cehalet vb. pek çok malzemenin kendinden konuşturacak gücü olduğunu benden iyi biliyor olmalı.)
"Birilerinin artık doğru bildiğimizi söylemekten vazgeçmemiz gerekiyor..." - Oray Eğin (9 Eylül 2009)
"Evet canım, çok haklısın, süpersin, senin gibisi yok." - Okan Bayülgen (19 Ekim 2009, Medya Kralı programı boyunca Oray Eğin'e. Gayet de ciddi.)

8 yorum:

Unknown dedi ki...

yazıyı son konrollerimi yapıyor gibi okudum :) tesekkurler

Penguen dedi ki...

Eline sağlık. Düşüncelerime tercüman olmuşsun eyvallah.

Everfever dedi ki...

Pek sevgili sokaktaki adam, hayatıma kastın mı var? Bundan birkaç ay öncesine kadar hayatımda bir kere bile Yılmaz Özdil okumamıştım. Şu anda yaklaşık 10-15 yazısını ezberden satır satır okuyabilirim.

Oray Eğin'i ilk defa Okan Bayülgen'in bir programında bundan yaklaşık 3-4 sene önce görmüştüm (2-3 dakikalığına). TV'yi kapattım ve uyudum. Oray Eğin diye birinin varlığını unutmuştum. TV izlemeden; hürriyet gibi foseptik çukuru gazeteleri okumadan mutlu mesut bir hayat sürüyordum. Neden bu adamları izliyorsun/okuyorsun sokaktaki adam? Hayatıma kastın mı var?

Elbette bu adamların ne zıkkım olduklarını ifşa etmek güzel bişidir. Velakin adam "cehaletimle ve iticiliğimle bile olsa gündeme geleyim, benim için önemli olan o" diyorsa, buna karşılık kendisine nefret, acıma, hayranlık vs. gibi tepkilerle yaklaşmak hatadır. Oray'a karşı en güzel ve yerinde savunma "ilgisizlik ve indifference" olacaktır.

Lütfen sokaktaki adam, bugün bir devrim yapalım ve daha huzurlu bir gelecek için yozdil ve oray eğin gibi insanlar hiç yaşamıyorlarmış, anneleri onları hiç sçmamış gibi davranalım.

sokaktaki adam dedi ki...

@askin ve Penguen

çok teşekkür ediyorum, 2 kişinin bile olsa hislerine tercüman olabildiysem ne mutlu bana =)

@everfever

abicim sen de o kadar haklısın ki, o kadar olur! ama en azından yozdil yazılarının 10-15 yazısını ezberden satır satır okuyabilmenin sorumlusunun benim olmadığımı ikimiz de biliyoruz di' mi? adamın 20 satırda toplam 2 satırlık yazı yazmasından mütevellit o...

"ilgisizlik"ten yana sana katılıyorum, ama oray eğin için olmasa bile, yozdil için bir karşıt sese sürekli ihtiyaç duyuyorum şahsen. yani feysbuk'tan olsun, or'dan ve de bur'dan olsun, o kadar çok karşılaşıyorum ki, burak'ın yazdığı tip bir şeylere gerçekten ihtiyaç duyuyorum. hem görmek/okumak, hem de gözüme sokanların gözüne sokmak için. okumayayım/görmeyeyim yapamıyorum.

bu arada adalı diyo'du sanırsam geçen, "kapat, izleme?" diye, o önemli bi' meziyet ama bende yok sanırsam =p

semioticus (shelbyl) dedi ki...

Oray Egin demisken, kendisi boyle surreel bir diyaloga da imza atmis. Surreel demem sudan, ben hakikaten anlamadim ne olup bittigini orada..

http://www.milliyet.com.tr/Yasam/SonDakika.aspx?aType=SonDakika&ArticleID=1154596&Date=26.10.2009&b=Ekranda%20seksi%20ve%20turbanli%20atismasi&KategoriID=17

gülş dedi ki...

yazının altına aynen imzamı atarım, ellerinize sağlık, twitter denen ortamda bir deney yapar gibi takip ediyorum yazdıklarını ve kendi kendime küfür dağarcığımı nasıl geliştirdim sayesinde anlatamam :)

tek bir şeye takıldı gözüm, özge ile berk demişsiniz ama galiba çakma flemenkocu öykü & berk kardeşlerden bahsediyorsunuz orada?

sevgiler.

gülş dedi ki...

twitter'da takip ediyorum dediğim oray'dı tabii ki =)

sokaktaki adam dedi ki...

@gülş

öncelikle imza için teşekkürler, bu imzaları toplayıp ora yeğin'e göndereceğiz kısmetse =p

valla efen'im, ben ettim siz etmeyin, deneysel de olsa kendinize bu çileyi çektirmeyin. oray eğin kobaylara takip ettirilse, hayvan hakları örgütlerinin ayaklanması lazım.

öykü & berk konusunda da o kadar haklısınız ki, o kadar olur. benim kafa güzelmiş yazarken, oray n'aptıysa artık... düzeltme için teşekkürler.

sevgiler bizden..