Bu hakaret davası mefhumu artık bıkkınlık verici duruma geldi. En son Melih Gökçek, Tansel Çölaşan'dan 5 bin lira kazanmış. Dava ise ortaoyunu kıvamında.
Tansel Çölaşan; "12 Eylül referandumunda ''evet'' oyu kullananların ''gaflet, dalalet ve ihanet içinde olduklarını'' söylemiş. Bu kadar. Saçmasapan bir laf, ama bir laf yani. Olayın içinde hakarete dair hiçbir şey yok. Peki karar ne? "Milletin iradesini tahkir ve hakaret" etmiş bu sözler. Bu ülkenin politikacıları her gün birilerini ihanet ile suçlarken, sapkınlık (dalalet) içinde olduklarını söylerken hakaret yok da, birden şimdi mi aklınıza geldi milletin iradesini korumak? Millet verdiği oydan dolayı bir kamptan "bidon kafalı", "göbeğini kaşıyan", "kendini kömüre satan", diğer kamptan "bu ülkenin değerlerine sahip çıkmayan", "dini elden götüren" falan olurken iradenin tecellisine zeval gelmiyor muydu?
Hadi onu kabul edelim, sıfırdan bir hakareti yaratalım. Bunun Melih Gökçek ile alakası ne?
"Gökçek'in, referandumda ''evet'' oyu kullandığı ifade edilen dilekçede, Çölaşan'ın her ne kadar genelleme yaparak konuşmuş olsa da, ilk etaptaki muhataplarından birinin Gökçek olduğu savunulmuştu."
Bu ne ya? Buluttan nem kapmak değil mi bu? Yargı ne zamandan beri aşırı alınganlığı ödüllendirmeye başladı?
Ya bu milletin iradesi değil mi o zaman? Darbecilik yasalara göre bir suç iken, ve de "gaflet içinde bulunmak" diye bir suç yok iken; bir kişiyi bir suçla itham etmek mi iftira ve hakarettir, yoksa gaflet ile itham etmek mi? Türkiye ne zaman eyalet sistemine döndü de, Ankara'nın hukuku ile İstanbul'un hukuku farklı oldu?
Tansel Çölaşan; "12 Eylül referandumunda ''evet'' oyu kullananların ''gaflet, dalalet ve ihanet içinde olduklarını'' söylemiş. Bu kadar. Saçmasapan bir laf, ama bir laf yani. Olayın içinde hakarete dair hiçbir şey yok. Peki karar ne? "Milletin iradesini tahkir ve hakaret" etmiş bu sözler. Bu ülkenin politikacıları her gün birilerini ihanet ile suçlarken, sapkınlık (dalalet) içinde olduklarını söylerken hakaret yok da, birden şimdi mi aklınıza geldi milletin iradesini korumak? Millet verdiği oydan dolayı bir kamptan "bidon kafalı", "göbeğini kaşıyan", "kendini kömüre satan", diğer kamptan "bu ülkenin değerlerine sahip çıkmayan", "dini elden götüren" falan olurken iradenin tecellisine zeval gelmiyor muydu?
Hadi onu kabul edelim, sıfırdan bir hakareti yaratalım. Bunun Melih Gökçek ile alakası ne?
"Gökçek'in, referandumda ''evet'' oyu kullandığı ifade edilen dilekçede, Çölaşan'ın her ne kadar genelleme yaparak konuşmuş olsa da, ilk etaptaki muhataplarından birinin Gökçek olduğu savunulmuştu."
Bu ne ya? Buluttan nem kapmak değil mi bu? Yargı ne zamandan beri aşırı alınganlığı ödüllendirmeye başladı?
* * *
Ha, diğer yandan ne olmuş? Erdoğan'ın "Hayır diyen darbecidir" sözlerinde hukuka aykırı bir durum bulunmamış.Ya bu milletin iradesi değil mi o zaman? Darbecilik yasalara göre bir suç iken, ve de "gaflet içinde bulunmak" diye bir suç yok iken; bir kişiyi bir suçla itham etmek mi iftira ve hakarettir, yoksa gaflet ile itham etmek mi? Türkiye ne zaman eyalet sistemine döndü de, Ankara'nın hukuku ile İstanbul'un hukuku farklı oldu?
* * *
Hayır esas üzüldüğüm, anaakım medya bu kararların saçmalığına ve tutarsızlığına, hakaret kavramının cılkının çıkarılmasına odaklanmaz da, gider "yandaş yargı/candaş yargı" kavgası çıkarır buradan. Bahse girerim yarın bu temada bir yazı yazılacak. Favorim Yozdil, plase Mengi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder