Marmara Depremi'nde yıkılan binaların müteahhitleri yargılanırken zaman aşar gider. Dava düşer. 17 bin kişi aslında hiç ölmemiş gibi.
Hayata Dönüş Operasyonu'ndan hayatına bir daha geri dönemeyenlerin failleri yargılanırken zaman aşar gider. Çocuklar "Aaa isme bak ne güzel operasyonmuş" diye düşünsünler diye.
İşkenceci polisler için zaman su gibi akıp gider mesela. Gazete küpürleri bile yetişemez bazen.
Güzel şeydir zaman aşımı; Örtülü Ödenek'in üstünü iyice örter, Susurluk davasındaki kayıp silahları ebediyete kadar kaybettirir, hayali ihracatlar hayallerde kalır, ihaleye fesat karıştıranlar hukuka da fesat karıştırır, Bahçelievler'in sanığı yakalan(a)maz, Kemal Türkler'in katili yakalansa da zaman akıp gider.
Her zaman böyle değildir bu fakat. Eğer adınız Dev Sol ise, zaman aşmak bilmez, 29 yıl sonra size müebbet hapis verirler. "Bari avukat tutsaydık, bari delilleri görseydik, hiç olmadı biz kendimizi savunsaydık!" diye boş yere bağırırsınız. Türkiye bir hukuk devletidir, ve hukuk devletindir. Hukuk Alaatin Çakıcı, Abdullah Çatlı, Haluk Kırcı, Veli Küçük, İbrahim Şahin ve diğer nice isimsiz kahramanlar, şerefli kurşun atanlar, para hortumlayanlar için akıtır durur zamanı. Mazlumun saati bile yoktur zaten zamanı bileceği.
12 Eylül hukuku ve 12 Eylül öncesi hukuksuzluğu! Düşün artık yakamdan. Nefesiniz iyice kokmaya başladı artık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder