2011 Uludere katliamı: 29 Aralık 2011. http://yalnizdegilsinvan.wordpress.com

12 Eylül 2010 Pazar

Yüzdük Yüzdük Kuyruğuna Geldik

Bugün milli basketbol takımımız ABD ile final maçı oynayacak. Dünkü Sırbistan maçından sonra büründüğümüz öfori havası iyi güzel tabii, lakin bu son maç öncesi tavan yapmış beklentileri aşıp biraz daha teknik bir analiz yapmak gerek bence. Öncelikle kanaatimi söyleyeyim, sonra sebeplerini sıralayayım: Bugünkü ABD maçını kazanma şansımız %50. Bu "ya kazanırsın ya kaybedersin" düz matematiği değil, hakikaten inanıyorum bu orana. Şimdi elimizdeki verilere gelelim: Türkiye, turnuva boyunca çok etkili bir savunma yaptı. Rusya, Yunanistan ve Fransa maçında çok etkili bir alan savunması, takımdaki herkesin şutör olduğu Slovenya karşısında ise sürpriz yaparak çok etkili bir adam adama savunma yaptık, (ve hatta maçtan sonra Lakovic bunu dile getirdi açıklamasında) Bir avantajımız bu noktada başlıyor. Eğer alan savunmasını ciddi şekilde oturtursak, ABD'nin bizi fazla zorlayacak dış şut silahları yok. Daha doğrusu var, hatta kadroyu seçerken buna çok özen gösterdiler (Rajon Rondo'nun kadro dışı bırakılması da bu sebeptendi) fakat ne Rose, ne Curry şu ana kadar bunu gerçekleştiremediler, Billups artık hevessiz/yorgun halde ve hatta Coach K son maçta Curry ve Granger'a süre bile vermedi. Tek etkin gözüken Gordon, lakin onun da savunmasal handikapları var. O yüzden bu son maçtaki kısıtlı rotasyon eğer bir "dinlendirme" taktiği değilse, alanımızın etkin olacağını düşünebiliriz. Şimdi soru şu olabilir; Litvanya da iyi savunma yapıyordu, ABD onları nasıl geçti? El cevap: Cüsse avantajı. En uzun adamları 6'9''luk Javkovas olunca (ki 15 sayı attı dün), pota altında Lamar Odom, 2010 NBA finalindeki rahatlığını hissetti, çok rahat toplar aldı. Litvanya'nın bu kısalığına karşı bizim Ömer, Semih ve Oğuz gibi size'lı iç oyuncularımız var, o yüzden bu savunmasal çözülme bu kadar kolay yaşanmaz. Litvanya'nın alan savunmasına döndüğü anlarda ABD'nın sıkıntı yaşadığı gerçek, lakin Litvanya bugün o kadar kötü şu attı ki (ilk yarı %27, maç sonu %38) geri dönüşlerle ABD iyi ceza kesti. Ki bu da bizim potansiyel sıkıntımız olacaktır. Bugünkü gibi, özellikle Ersan ve Hidayet saçma hücum tercihleri yaparlarsa Surbistan'dan daha sert ceza kesecek bir ABD olacak karşımızda. Bunun sınavını grup maçlarında Porto Riko karşısında verdik, fast break'lerden yediğimiz sayılar hala daha aklımda. Bir de Durant faktörü var tabii. Durant'ı kesinlikle adam adama savunmamak lazım, onu yapabilecek kapasitede olan adamımız Ersan, lakin o da şüpheli. Bunun haricindeki her eşleşme bir size ve atletiklik problemi getirecektir. O yüzden Durant gene coştursa da, bizim disiplinden kopmamamız gerek. Doc Rivers'ın Lakers maçında oyuncularına dediği gibi: "Bırakın Kobe atsın durmadan, o atınca 10'luk sayılmıyor gene ikilik, siz disiplininizden kopmayın, savunmayı aynen size dediğim gibi yapın." Bunun haricinde, takımımızın atletik olarak ABD ile başa çıkabilecek bir beşe sahip olması da büyük avantaj. Bu yönde bir sıkıntı çekildiğinde sahaya Ömer Aşık - Ersan - Ömer Onan - Sinan - Ender beşi bile sürülebilir. Sözün özü: Bugünkü maçta saçmasapan hücumlar etmememiz lazım. ABD Sırbistan kadar planlı hücum etmeyecek, Sırbistan gibi boğucu ve planlı bir "yarısahada ön alan savunması" da yapmayacak (ki bunu aşacak penetreleri bugün yapamamamız da maçı zora sokan etkenlerdendi, Tanjevic maçtan sonra bu konuda şikayet ettiğinden yarın böyle bir olasılığa hazır olacağımızı düşünüyorum). Maçı kazanmak, fenomenal şeyler yaşanmazsa, bizim elimizde. Favori gene de ABD, fakat kazanmak düşünüldüğü kadar rüya değil.

Hiç yorum yok: