2011 Uludere katliamı: 29 Aralık 2011. http://yalnizdegilsinvan.wordpress.com

2 Eylül 2010 Perşembe

Milliyet için gazetecilik dersleri

Medyanın aczinden zaman zaman bahsediyoruz burada. Bu sefer de Milliyet yine Türkçe konuşmayı/yazmayı ve gazeteciliği unutmuş. Alıntılarla örneklendirelim ve açıklayalım. Peşinen de Milliyet'e bir redaktör ve bir de foto muhabir edinmesini salık verelim.

Öncelikle, yandaki fotoğrafa dikkatlice bakın. Bir gariplik görüyor musunuz? Görmüyorsanız bir de şuradan daha büyük boyutlu olarak bakın. Artık bir gariplik algılamış olsanız gerek. O formanın üstündeki çizgiler var ya... Hani böyle dairesel/eliptik ve sonrasında düzleşiyor falan. Bilmiyorum hiç denediniz mi ama fotoğraf makinesinin ayarlarıyla oynamadan televizyondan fotoğraf çekmeye çalışırken aynen böyle olur. Dolayısıyla bu fotoğrafı bu şekilde çekip de bu habere yerleştiren arkadaşa kocaman bir alkış gelsin...

Hatta dediğimin daha iyi anlaşılması için, sizin için yemedim içmedim, üşenmedim ve o bakış anını yakaladım mevzubahis videodan. Youtube'daki şu videonun 6. dakika 40. saniyesinde tam olarak bu pozu yakalayabilirsiniz (videoyu izlemeye üşenenler şuradan fotoğrafa bakabilir). Sonra sağ taraftan Lig TV amblemini dışarıda bırakacak kadar kırparsanız, elinizde mis gibi, o an oradaymışsınızcasına bir Fatih Tekke imza töreni fotoğrafı olur. Afiyet olsun. 

Gelelim ikinci sıkıntıya...

Aşağıdaki metin, şuradaki haberden (metin değişirse diye ekran görüntüsü):
---
"Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Yunanlı meslektaşı Dimitris Druças maçtan hemen sonra soyunma odalarına indiler. İki bakan önce Yunan Milli takımının soyunma odasını ziyaret ettiler.

Odada yenilginin getirdiği bir hüzün hakimdi. Yunan basketbolcuları teselli etmekte Türk Bakan Davutoğlu’na düştü. Davutoğlu ‘Sayın Bakan’ın da dediği gibi inşallah finalde tekrar karşılaşırız’ dedi.

İki bakan ardından galibiyetin kutlandığı Türk soyunma odasına geçtiler. Burada Yunan bakan Druças’ın  yanına gittiği ilk basketbolcu, maçında kahramanı olan Ersan İlyasova oldu.

MAÇTAN NEFES KESEN ANLAR İÇİN TIKLAYIN

Druças burada Ersan’a adeta sitem etti: ‘Seni bir türlü tutamadık. Bizi çok zorladın’.

Druças’ın gözleri ardından Hidayet Türkoğlu’nu aradı. Ancak Türkoğlu soyunma odasında değildi. Yunan Bakan Hidayet’le tanışmak istediğini söyleyince, milli basketbolcu apar topar duştan gelerek Yunan Bakan’la tanıştı.

Soyunma odalarının ziyaretinden hemen sonra çıkışta iki bakan boyunlarındaki milli takım atkılarını değiştiler ve spor salonundan finalde tekrar karşılaşma temennisiyle ayrıldılar."
---

Gelelim buradaki sorunlara:
---
1

"Yunan basketbolcuları teselli etmekte Türk Bakan Davutoğlu’na düştü." - Yanlış
"Yunan basketbolcuları teselli etmek de Türk Bakan Davutoğlu’na düştü." - Doğru

Sevgili Milliyet, dahi anlamındaki de/da sözcüğünün ve bulunma halini belirten -de/-da ekinin kullanımına ilişkin bak TDK ne diyor;

"Bağlaç Olan da, de’nin Yazılışı


Bağlaç olan da, de ayrı yazılır. Kendisinden önceki kelimenin son ünlüsüne bağlı olarak ünlü uyumlarına uyar: Kızı da geldi gelini de. Durumu oğluna da

bildirdi. Sen de mi kardeşim? Güç de olsa. Konuşur da konuşur.
UYARI : Ayrı yazılan da, de hiçbir zaman ta, te biçiminde yazılmaz.
UYARI : Ya sözüyle birlikte kullanılan da mutlaka ayrı yazılır: ya da.
UYARI : Da, de bağlacını kendisinden önceki kelimeden kesme ile ayırmak yanlıştır: Ayşe de geldi (Ayşe'de geldi değil).
UYARI : Da, de bağlacının bulunma durumu eki olan -da, -de, -ta, -te ile hiçbir ilgisi yoktur. Bulunma durumu eki getirildiği kelimeye bitişik yazılır:

devede (deve-de) kulak, evde (ev-de) kalmak, yolda (yol-da) kalmak, ayakta (ayak-ta) durmak, çantada (çanta-da) kek lik. İkide (iki-de) bir aynı sözü 
söyleyip durma.
Yurtta sulh, cihanda sulh. (Mustafa Kemal Atatürk)"


---
2

"Davutoğlu ‘Sayın Bakan’ın da dediği gibi inşallah finalde tekrar karşılaşırız’ dedi." - Yanlış
"Davutoğlu ‘Sayın Bakanın da dediği gibi inşallah finalde tekrar karşılaşırız’ dedi." - Doğru

"2. Kişi adlarından sonra gelen saygı sözlerine getirilen ekleri ayırmak için konur: Nihat Bey’e, Ayşe Hanım’dan, Mahmut Efendi’ye, Enver Paşa’ya vb.
UYARI: Unvanlardan sonra gelen ekler kesmeyle ayrılmaz: Cumhurbaşkanınca, Başbakanca, Türk Dil Kurumu Başkanına göre vb."

---
3

"Burada Yunan bakan Druças’ın  yanına gittiği ilk basketbolcu, maçında kahramanı olan Ersan İlyasova oldu." Yanlış
"Burada Yunan Bakan Druças’ın  yanına gittiği ilk basketbolcu, maçın da kahramanı olan Ersan İlyasova oldu." - Doğru

Bir taşla iki kuş bonusu kazandınız, tebrikler!

Daha önceki bir cümlede, Türk bakandan bahsederken "Türk Bakan Davutoğlu" diye büyük harfle yazmayı biliyorsunuz, ama Yunan bakan söz konusu olduğunda unutuyorsunuz. Bilinçaltı fışkırması olabilir biraz ama "bakan", Yunanistan vatandaşı olduğu zaman küçülmez. Şöyle ki;

"Kişi adlarından önce ve sonra gelen saygı sözleri, unvanlar, lakaplar, meslek ve rütbe adları büyük harfle başlar: Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, 
Kaymakam Erol Bey, Sayın Prof. Dr. Hasan Eren, Hamdi Bey, Mustafa Efendi, Zeynep Hanım, Bay Ali Çiçekçi, Prof. Dr. Mehmet Kaplan, Doktor Behçet Uz, Mareşal 
Fevzi Çakmak, Yüzbaşı Cengiz Topel; Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman, Genç Osman, Deli İbrahim, Avcı Mehmet, Nişancı Mehmet 
Paşa, Deli Petro."


Yine dahi anlamındaki de karmaşası var bir de. Aferin.

---
4

Druças burada Ersan’a adeta sitem etti: ‘Seni bir türlü tutamadık. Bizi çok zorladın’ - Yanlış
Druças burada Ersan’a adeta sitem etti: ‘Seni bir türlü tutamadık. Bizi çok zorladın’. - Doğru

Cümle sonlarına nokta konur. Aslında bunu açıklamaya gerek yok, ama emin olalım yine de:

"1. Cümlenin sonuna konur: Türk Dil Kurumu, 1932 yılında kurulmuştur.
Saatler geçtikçe yollara daha mahzun bir ıssızlık çöküyordu.(Reşat Nuri Güntekin)"

---
5

"Yunan Bakan Hidayet’le tanışmak istediğini söyleyince, milli basketbolcu apar topar duştan gelerek Yunan Bakan’la tanıştı. - Yanlış
Yunan Bakan Hidayet’le tanışmak istediğini söyleyince, milli basketbolcu apar topar duştan gelerek Yunan Bakanla tanıştı. - Doğru

Aynısı yukarıda ikinci hatada da var.

---

14 cümleden oluşan haberde (en azından benim fark ettiğim) 6 tane yazım hatası yapan Milliyet'i tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz.

PS. Bugünüm gerçekten çok boş geçti sevgili günlük.

Hiç yorum yok: