2011 Uludere katliamı: 29 Aralık 2011. http://yalnizdegilsinvan.wordpress.com

5 Nisan 2011 Salı

ÖSYM Skandalının Açıklaması

Tabii ki güzel ülkemde her tartışma hemen "cemaat-AKP-Kemalist-Ergenekoncu" cephesine çekilmek zorunda olduğundan, ÖSYM'nin YGS'deki hatasını da önyargısız incelemek mümkün olmadı. Ailenizin ideolojilerüstü analisti olarak duruma ben el attım, ve de onlarca kitapçığı inceledikten sonra sonuca vardım:

"Şifre yok, ama ÖSYM'nin yaptığı çok vahim bir hata var."

Olay şu: ÖSYM, bir adet master kitapçık hazırlıyor, ve bu kitapçıktan yola çıkarak, bir algoritma ile diğer kitapçıklar hazırlanıyor. Olayın vehameti, algoritmanın basitliğinde. Şöyle ki, diyelim master kitapçığında sorumuzun cevapları.

A) a  B) b  C) c  D) d  E) e

ÖSYM'nin yaptığı 1. Bu sorunun soru numarasını değiştirmek ve 2. Şıkları kaydırmak. Mesela ilk kitapçıkta bu ilk soru ise, ikinci kitapçıkta ikinci soru oluyor, ve şıkları da şöyle oluşuyor:

A) b  B) c  C) d  D) e  E) a

Böyle böyle sürüp gidiyor bu kaydırma.

Bu aslında çok da sorun teşkil edecek bir durum değil, lakin Matematik bölümü için sorun yaratmasının özel bir sebebi var:

Master kitapçıkta, sayısal cevabı olan soruların cevapları küçükten büyüğe sıralanıyor. Bu sıralama yapıldıktan sonra, doğru cevabın yeri aynı tutulup yanlış cevapların yeri karıştırılıyor. Bu birincil karıştırmadan sonra bütün soruların şıkları yukarıda açıkladığım gibi kaydırılıyor. Fakat algoritmamız böylece formüle edilmiş oluyor, çünkü doğru cevabı aynı tuttuktan sonra yanlışları hep aynı düzende karıştırmak bize bir sistem veriyor.

Daha basit anlatayım: Biz en başta doğru cevabı sabit tutup yanlışları karıştırdık. Bu işlem sonunda sadece çakışan şık doğru cevap olarak kaldıysa, sonuç bellidir. Öğrencinin yapması gereken, şıkları sırayla kaydırarak, master kitapçığın ilk bozulan halindeki sıralamayı bulması.

Örnek: Master kitapçık: A) 1 B) 2 C) 3 D) 4 E) 5 olsun. Doğru cevap D.

ÖSYM bunu önce A) 3 B) 1 C) 5 D) 4 E) 2 olarak karıştırdı. Böylece çakışan doğru oldu. Daha sonraki bütün kitapçıklarda şıklar aynı sırayla, fakat farklı yerde dizili olacak. Yani 3-1-5-4-2 değil de, 1-5-4-2-3, 5-4-2-3-1, 4-2-3-1-5 ve 2-3-1-5-4 şeklinde dizilecek. Sağda solda çembersel (dairesel) mod olarak gördüğünüz ifadenin açıklaması bu.

Tabii bu sıralama neticede 5 adet şık arasında yapıldığı için, her zaman doğru sonuç vermeyebilir. Örneğin yukarıda 1-5-4-2-3 sıralamasını alan çocuk, basında lanse edilen şifreye göre yanlış cevap da verebilir. Fakat diğer bütün hallerde öğrenci doğru cevabı bulacaktır. Diğer bir deyişle, öğrencinin kitapçığında eğer 3-1-5-4-2 dizilişi, bu kaydırmalar sonucunda karşısına 1-5-4-2-3'ten önce çıkarsa (ki %80 çıkacaktır eğer doğru cevap haricinde bir adet tesadüfi çakışma varsa), doğru cevap bu algoritma göz önünde tutularak bulunur.

Kitapçıkları incelediğimizde de optimizme yer olmadığını görüyoruz, zira bu formülle yapılan matematik sorularında 20/26 isabet tutturulmuş, istisnai haller göz önüne alındığında ("Ya ilk şık en küçük/son şık en büyükse?" sorusu) ve ekstra deneme yapıldığında ise isabet oranı 23/26'ya çıkmış. (haber linki)

Ben bizzat Matematik bölümündeki soruların hepsini çözmedim (şimdi 8 sene önce gördüğüm/ezberlediğim geometri kurallarını arattırmayın bana bu sosyalbilimci halimle), lakin Antalya Merkez kitapçığında bu sistemin işe yaramadığı 2 soru vardı ilk 25 soruda.


Özet: ÖSYM'nin bilinçli olarak bir hata, bir şifreleme yaptığını söyleyemesek de, ciddi bir düşünme hatası  yapıldığı aşikardır.

Sorulması gereken soru şudur: Madem ki her öğrenciye farklı kitapçık uygulaması yapıyorsunuz, neden soruların yerlerini ve soru şıklarını adam gibi değiştirerek çok sayıda farklı örnek elde etmediniz? Eğer böyle yapmayacaksanız, yaptığınız uygulamanın ne amacı var?

Şu zamana kadarki kopya skandalları sınav içerisindeki değil, sınav dışarısındaki faktörlerle gerçekleşmişti (kitapçık çalınması vs.) Eğer ki siz 10 tip kitapçık basıp, bu kitapçıklardaki şıkları adam gibi karıştırsaydınız "Çok iş olur ya, kaydırıverelim gitsin" demek yerine, bugün bu skandal yaşanmayacaktı. Hadi onu da geçtim, master kitapçıkta doğru şıkkın yerini sabit tutup yanlışları karıştırmak yoluna gitmeseniz, çembersel mod uygulamasanız gene böyle bir durum mevzubahis olmayacaktı.

ÖSYM'nin bu algoritmayı yazan, onaylayan ve bu kararı alan yöneticileri çıkıp adam gibi cevap vermelidir. Bu tembellik/işgüzarlık/işbilmezlik hali, sınavın geçerliliği hakkında şüphe uyandırmıştır.

Ve altını çiziyorum, bu konu siyasi tartışmalara alet edilmeden irdelenmelidir, zira buradaki sorun apayrı bir sorundur, hafif tabirle kabiliyetsizlik/düşüncesizliktir.


Tüm öğrencilere geçmiş olsun. Kafaları yeterince bulanacak önümüzdeki zaman diliminde ne yazık ki...

Ekleme: Kronolojik bir toparlama da yapayım da, olayın nasıl geliştiğini unutmayalım.

En başta basına dağıtılan kitapçık da, şu anki bilgilerimiz doğrultusunda, bu master kitapçıktaki şıkların ilk karıştırılmış hali. Orada "kaydırma" olayına girilmediğinden doğrudan yöntem denenerek çok yüksek bir isabet oranı ortaya çıkıyor, ve bunu Artvinli amcamız keşfediyor.

Daha sonra diğer kitapçıklara bakılıyor ve öyle kabak gibi bir şifrenin olmadığı görülüyor. Lakin zaten sorun "şifre" değil, algoritmanın saçmalığı olduğu için, esas sorun kitapçıkların hepsi açıklandıktan ve ÖSYM Başkanı'nın açıklamalarından sonra ortaya çıkıyor.

4 yorum:

sokaktaki adam dedi ki...

abi sana katılmakla birlikte şöyle bir şey geliyo' aklıma "ama bu kadarsa olay, kimin nereden nasıl aklına geldi böyle bi' şifre muhabbetine girişmek? artvin'de dayının biri durup dururken mi "lan şifre olabilir belki aslında sanki" mi dedi?" sorusu geliyor ve henüz gitmedi.

semioticus (shelbyl) dedi ki...

Onu da aciklayayim madem:

Basina dagitilan kitapciklarda, bu kaydirma olayina hic girilmeden, siklarin ilk karistirilmis hali var. Yani cevaplar kabak gibi ortada olunca bu muhabbet cikiyor. Sonra OSYM Baskani'nin berbat Turkceyle yaptigi aciklamayi okuyup anlayabilince ve de kitapciklari inceleyince durumu anladim.

Onu da yaziya ekleyeyim bak iyi hatirlattin.

Unknown dedi ki...

Peki sınavdan bir gün önce google'da forumlarda çıkan "mod-meydan" aramalarına ne diyeceksiniz? Bununla ilgili teoriniz nedir? Kronolojik olarak bunu nereye oturtursunuz?

semioticus (shelbyl) dedi ki...

Istatistik bilenler bilir ki, "mod medyan" tanim itibari ile direkt olarak bu konu ile alakali degil. Yani soyle ki, bu sinavda eger bir hile skandali varsa ancak ikinci dereceden kanit olur, zira "mod medyan" olayinin dikkat cekmesi, Abbas Guclu'nun "Sinavi nasil yapacaklarini mod medyan diye anlatmislar." iddiasi uzerine gerceklesti, o yuzden bu iddia arastirilmali.

Sunu da unutmamak lazim, her sinavdan once bu tip iddialar yayilir, biz de girdik biliyoruz. Yani YGS'de cikacak baska konulari Google'da ne kadar aranmis diye arasak, benzer sonuclar gorme sansimiz olabilir.

Dedigim gibi, iddialar kesinlikle arastirilmali, zira hafif degil. Fakat "mod medyan" aramasi su an icin kesin kanit degil hicbir seye.