2011 Uludere katliamı: 29 Aralık 2011. http://yalnizdegilsinvan.wordpress.com

8 Nisan 2011 Cuma

Ali Nesin'den Mektup Var (ÖSYM 3. Bölüm)

ÖSYM skandalı konusunda, Taraf'ta çıkan röportajı sebebiyle kısmen eleştirdiğim Prof. Ali Nesin, kitapçıkları ve bulguları inceledikten sonra ikinci bir yazı kaleme almış, ve bu yazıyı da bana Ekşisözlük aracılığı ile e-mail olarak iletmiş. Ben de bu platformda konuyu irdeleyen yazıyı yayınladığım için Ali Nesin'in ikinci yazısını yayınlamayı da etik olarak doğru buluyor, kendisinin ÖSYM'yi kritik eden yeni yazısını aşağıya ekliyorum.

Ayrıca konuyu açıklığa kavuşturmak için vakit harcadığı ve de hatalı beyanatını boş vermeyip doğruyu bulmak için ısrarcı olduğu için kendisine teşekkür ederim, zira Türkiye'de ender gördüğümüz bir davranış bu.
*   *   *

Perşembe günü Taraf’ta çıkan söyleşimde bazı yanlış çıkarımlarda bulunmuşum. Şimdi daha çok sınav kâğıdına ulaşılabildiğinden, ÖSYM’nin son açıklamalarını da dikkate alarak bu çıkarımlarımı düzeltmek zorundayım.

İki soru var yanıtlanması gereken: 1) ÖSYM’nin aslında ne yapmak istediği ama 2) Ne yaptığı.

İkinci sorunun yanıtını üç aşağı beş yukarı anladık. Özetle şöyle:

a) ÖSYM her soru kitapçığında tüm yanlış şıkları ayrı ayrı karacağına, tek bir karma yapmış. Ayrı ayrı karıldığı çıkarımım yanlışmış. Söylenene göre sistemdeki bir hata buna neden olmuş.

b) Bu karmayı esas alarak, her kitapçıkta her sorunun şıklarını – anladığım kadarıyla rastgele ve ayrı ayrı – döngüsel kaydırmış.

c) Böylece tüm kitapçıklarda tüm soruların şıklarının döngüsel sıralaması aynı çıkmış.

Bunun şu sakıncası var: Rastlantıyla ya da kasten beliren ve soruların tümünü ya da çoğunluğunu yanıtlamaya yarayan bir şablon, tüm kitapçıklarda belirebilir. Nitekim Radikal gazetesinden Betül Kotan’ın ortaya koyduğu “büyük sayının sağındaki doğru yanıttır” yöntemi 40 matematik sorusunun 36’sına uygulanabiliyor ve 23 doğru yanıt veriyor.

Eğer öğrenciler bu yöntemi önceden görmemişlerse bir sorun yok, çünkü sınav sırasında böyle bir şablonu farketmek imkânsız; farkeden de benim nezdimde en iyi üniversitenin en iyi bölümüne girmeye hak kazanmış demektir! Ama her türlü şablonun dışarıya kolaylıkla sızdırılma olasılığı olduğundan, ÖSYM’nin bu kusuru bağışlanır gibi değil. Üstelik sistemdeki bu hata da öyle kolay kolay farkedilmeyecek bir hata değildir. Buna acemilik değil, beceriksizlik denir.

Ayrıca şu sorular da akla geliyor: Eğer yanlış yanıtlar rastgele karılmışsa nasıl oluyor da,

a) Tam 8 soruda hiçbir karma yapılmamış ve bu 8 soruda yanıt hep en küçük?

b) 36 sorunun 23’ünde doğru yanıt hep en büyük yanıtın sağında yer alıyor?

Bunlar yanıtlanması gereken sorular.

Birinci sorunun, yani “ÖSYM aslında ne yapmak istedi?” sorusunun yanıtını tahmin bile edemiyorum. Daha doğrusu tahmin ediyorum ama bir anlam veremiyorum, çünkü yanlış şıkları rastgele karıp sonra yanıtları rastgele kaydırmakla, doğru yanlış demeden tüm şıkları bir defada rastgele karmak arasında hiçbir fark yoktur ve ikinci yöntem akla ilk gelendir, çok daha sadedir, kolaydır ve dolayısıyla hatalara karşı çok daha dayanıklıdır. Bu sorunun da yanıtını ÖSYM başkanı hepimize açıklamakla yükümlüdür.

Ali Nesin

2 yorum:

1 dedi ki...

Gelinen nokta çok acı

tus forumlarında “...Bundan 7-8 kadar yıl önceydi. 5-6 defa girdiğim ÜDS lerden 50-60 arası alıp duruyordum. Meşhur bir TUS dersanesinin Meşhur bir sahibi -ki iyi İngilizce bilmesi ile de tanınır- yerime ÜDS ye girebileceğini söyledi. "Sen de sarışın gözlüklüsün ben de, kimse anlamaz bile, ben böyle çok kişiye ÜDS-KPDS kazandırttım" dedi. Tabi teklifini "bütün akademik hayatımı b.k çukurunun üzerine bina edemem" diyerek reddettim. 1-2 sınav daha sürünüp kendim 71'imi aldım. Eğer yakalanırsa "sevgili JOKER abimin" aleyhine tanıklık ederim. Allah islah etsin, bir adamın her işi mi YAMUK olur ya?”

http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=4964&page=62
http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=10037
http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=4309
http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=9306
bundan çıkan anlatılan ve ya kanaatimize göre anlatılmayandan hissedilen anlam tusdata tus hazırlık dersanesinin paralel yapi feto Fethullah Gülen cemaatine genç klinisyenler yapılanması içinde herkesten farklı özel ve çok fazla kontenjan ayırdığı ve iyilik yapmak icin ücretsiz aldığı kişisel verileri yasadışı kaydettiği yani fişleme yaptığı.. tusdata ve veya uz.dr sami selçukbiricik in sponsoru olduğu drtus.com rus forumunda obunme ve guc gösterisi olarak anlatılan ösym den bilgi sızdırmalarını maddi güç ve fethullah gülen fetö paralel yapı veya cemaat örgüt bağlantısı olmadan nasıl yapılabileceği şayanı hayret bir konu olarak şüpheleri celbetmekte haklıdır tusdata ve veya sahibi uz.dr. sami selçukbiricik feto paralel fethullah gülen mensubumudur iskenderpaşa hakyol mensubu mudur bilinmez ve olsa da olmasa da özel hayatı kendi tercihidir saygı duyulmalı ancak ilişkiler ağı ağacın kurdu/ Mustafa Önselin kitabındaki gibi rahatsız edici giriftlikte.. Bu arada ösym nin sınava başkasının yerine girdiği tespit edilen tus Dersanesi sahibi ifadesi ile kamu oyunun anladığı kişinin büyük ihtimalle uz Dr Sami selçukbiricik olduğu kanaati oluşuyor. Ösym nin ve uzman doktor sami selçukbiricik in de aksi bir beyanı yok ..soruşturmaların akamete uğraması bu ortamda bu bağlantılarla ve tusdata maddi sponsorluğunda yayın yapan dr tus sitesinde Drtus.com tus forum sitesi moderatörlerinin ösym ve yök te tanıdıkları olduğu ve maddi gücü fazla olduğu icin ösym de yök te muhatap kabul ediliyor itibar goruyor beyanları zaten malumun ilanı bir durum .
ÖSYM kampanyaları ile bir yandan tusdata bir yandan STV ve zaman gazetesi bir yandan taraf gazetesi ile ÖSYM'nin şifre ve hatalı soru ve sınavlarla gündeme gelirken kpss, ve polis hakim sınavları yolsuzluğunun unutturulduğu gündemin ösym ciddiyetsizliğiyle yaptığı hatalı sorular üzerinden kampanyalarla her sınav döneminde ösym yolsuzluğu gündeminin değiştirilip kpss sınavı ve diğer sınav soru çalmalarının ve siyaset ,ÖSYM ve yök teki kirli bağlantıların, irtibatlı kişiler ali veli halil delil isa musa her kimse bunlar ayıklanmadığı gerçeğinin örtüldüğü . .
Kanser gibi hasta hastalıklı bir ilişki zinciri değil mi
Her sınavda sorular alındı mı çalındı mi sızdı mi sızdırıldı mi kaygısı yersiz Mi? Ateş olmayan yerden duman çıkar mı

* dedi ki...

Sınav itirafları hakkında: Geç kalmış bir hasbihal 3 Yazar Ahmet Dönmez ahmetdonmez.net ...nice insanlar haksız yere ‘soru çalma’ iddiası ile gözaltına alınıyor, tutuklanıyor.Neden?Eski Genelkurmay İstihbarat başkanı Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin,Youtube’daki Neyin Nesi TV’de yaptığı açıklamada:“Bu çocuklar tam da komuta kademesinin istediği çocuklar.Yani zeki,‘emredersiniz’diyor,çok fazla eleştirmiyor,her türlü görevi yapıyor.Bunların hepsi çok çalışkan insanlar olmuşlar, yani bana da deseler şimdi‘Kimleri seçeceksin?diye, onlardan seçerim.“Soru verme de orada sistematik olarak yapılan bir uygulamaydı.Kesin konuşuyorum,evet.Çünkü ‘soru çalma’ iddiaları gerçek, biliyorum.Hem “Soruları aldım” diyen hem de “Soruları verdim” diyen onlarca isimle konuştum.Dinlediklerimin doğruluğunu farklı kaynaklardan teyid ettim.Müstear adıKerem’in kastettiği vicdan azabı veren bu işler arasında soru verme de vardı.“Mesela bir arkadaş GATA’ya girecekti.Sorular verildi” diyor.Peki sorular nasıl veriliyordu?Müstear adı Polat… Bu kısmını da ondan dinleyelim: Bu soru çalma meselesiYüzde yüz canım!Ben kendim kaç tane öğrenciye verdim.İçinde olmasam ben de komplo teorisi derim.İsmi bile var bu işin: ‘Fetih okuma’. Sınav sorularını vermenin şifreli adı ‘Fetih okuma’dır.”Polat,işleyen sistemle ilgili şu tür detaylar veriyor:“Ben kendi baktığım birim için söyleyeyim. Mesela kurum içi sınavlar oluyor. Terfi sınavları. Arkadaşlardan uygun gördüğümüze diyoruzki,‘Bu sınava başvur.Şu şu kitapları al, şu testleri al, çalış’.Bunu söylerken işyerinde çalışması özellikle vurgulanır.Böylece herkes onu çalışırken görür.O sınava gireceğini herkes bilir.Hiç bir zaman kişiye,‘Sana soru vereceğiz, rahat ol, sıkıntı yok’demeyiz.Arkadaş zaten sınava hazırlanır.Sınava bir veya iki gün kala Fetih okuma olayı gerçekleşir.Sorular bize yukarıdan dijital ortamda gelir.Diyelim ki 100 soruluk sınav; A paketinde 70 tane soru, B paketinde 70 soru, C paketinde 70 soru var ama bunlar aynı 70 soru değil. Birbirinden farklı 70 soru, ki aynı şıkları işaretlemeleri tedbirsizlik olur. Sonra dijital ortamda sorular verilir.Kağıt kalem kullanmak yasaktır.Arkadaş iki-üç saat bilgisayar ortamında sorulara ve cevaplarına bakar.Yüz sorudan yetmiş tanesi moda-mod sorudur.10 tane,15 tane de kendisi yapsa başarılı bir şekilde sınavı kazanır. 100 sorunun hepsi verilmez.Çünkü hepsini doğru yapar, bu da tedbir açısından sıkıntı doğurur.Zaten baraj70’tir.Belki sorular verilmese de arkadaş kazanacak ama riske edilmiyordu. Diyelim ki oraya 30 kişi alınacaksa 30’unun da bizden olması isteniyordu.17Aralık sürecinden sonra sorular dijital gelmemeye başladı.Peki bu sorular nereden geliyordu?Polat“Başımızdaki kişiden geliyordu.Ancak sadece askeri okul sınavları değil.KPSS,TUS,YDS(Yabancı Dil Sınavı) da geliyordu.ALES de geliyordu.Hepsi geliyordu.ÖSYM’nin yaptığı sınavların soruları da geliyordu.Ben konumum itibariyle bunların hepsini bilgi ile söylüyorum size.”cevabını veriyor.Müstear adı Halil“Ben bu göreve gelince hep merak ettiğim, ‘soru çalma’ şayialarının gerçeği yansıtıp yansıtmadığını öğrenmek istedim.Eskiden beri bu hizmetlerde bulunan bir arkadaşla yürürken,‘Sınav soruları meselesinin de amma suyu çıktı ha!’ dedim.Arkadaş beni o birimde eski zannetti ve dedi ki, ‘Hocam eskiden biz sinevizyondan yansıtır yemin ettirirdik, şimdi ise sorular elden ele dolaşmaya başladı’Ben meseleyi biraz daha kurcalayınca arkadaş dedi ki, ’17-25’ten sonraki yıl bile falanca sınavda bu iş devam etti. Bazı branşlarda 12-13 yıldır, bazılarında 7-8 yıldır soruları veriyoruz.’ diye anlattı.Meğer yıllardır bu iş yapılıyormuş.Başımızdaki arkadaş bana dedi ki,‘Abi bunlar konjoktürel şeyler.Türkiye’nin gerçekleri bunlar.Abiler mutlaka Hocaefendi’nin onayını almışlardır.’Bu son 4 yılda soru aldığını ve verdiğini bizzat söyleyen onlarca kişi ile konuştum.Tanıdığım bir aile, bu soru çalma mevzuundan dolayı travma yaşıyor.Başından beri iddiaların gerçeği yansıtmadığını savunan bu aile, geçtiğimiz günlerde kendi oğullarının,“Biliyor musunuz, polis akademisi sınavlarının soruları bana verilmişti” itirafı ile sarsıldı.