2011 Uludere katliamı: 29 Aralık 2011. http://yalnizdegilsinvan.wordpress.com

31 Ağustos 2010 Salı

FIBA 2010: Türkiye - Yunanistan

Öncelikle şunu söyleymek lazım: Uzun zamandır bu kadar iyi bir alan savunması izlememiştim ben. Bunun sebebi azamiyetle NBA takip etmemden olabilir, belki Avrupa basketbolunda bunu uygulayan trend-setter takımlar vardır, lakin bu kadar dinamik ve de efektif bir alan savunması görmeyeli çok olduydu. Bunun üzerindeki krema da kadronun efektifliği. Mesela 3. çeyrekte sahada 4 uzun ve tek kısalı bir formasyonda yer aldık; ama uzunlarınız atletik olunca hem hücum etkinliğinde sorun çekmedik, hem de alan savunmasına tam performans devam ettik. Buradan lafı Ömer Aşık'a getireceğim. Bu akşamın kahramanı bir çok insanın gözünde Ersan haklı olarak, lakin Ömer inanılmaz geliştirmiş kendisini. Atletik yeteneklerinin yanısıra iyi bir basketbol zekası var, özellikle de hücum anlamında. Kesinlikle NBA seviyesinde var olabilecek bir performans sergiliyor iki maçtır. Neticede klasik bir Türkiye Basketbol Takımı resmi. Turnuva öncesi kötü performans/düşük beklenti = Mükemmel turnuva performansı. Ya da tam tersi. Yıllardır böyle bu. Bunun yanısıra, eğer Yunanistan'ı yenebildiysek burada bir iş var. Yol açık. Eğer bu alan savunmasını Brezilya'nun potaaltını kitlemek için de kullanabilirsek ve de İspanya'nın dış şut tehditine de cevap olursa bu, yol hakikaten açık. Yarınki Porto Riko maçı çok önemli bir sınav bu yüzden. Bir sonraki aşamalar öncesindeki en ciddi maç bu, ve de Avrupa ekolü dışındaki bir takıma karşı kendimizi göreceğiz. Oradaki performansımız daha kesin bir yorum yapma şansı verecektir. Maç sırasında zaten sıklıkla www.twitter.com/semioticus hesabımdan yorum yapmakta olduğumdan, burada çok fazla tekrara girmek istemiyorum. Ama neticede şu anki görüntü çok hoş.
Not: Bunu mutlaka eklemem lazım. Şu maçta hiç de hakemleri suçlayacak bir durum yoktu ortada. Sert oyun oldu, kararında maç yönetildi, iki takım aleyhine de çalınmayan fauller var. Fakat Murathanoğlu öyle bir gazlıyor ki sağ olsun, millet "hakemi de yendik!" havasında geziyor.
Yok öyle bir şey, sakin olun. Şu milli maçlardaki "Bütün dünya bize karşı!" tribinden de kurtulun artık.
Murat Murathanoğlu, sen büyük bir spikersin. Büyük düşün. Yakışmıyor.

3 yorum:

CDiS dedi ki...

basketbol hakem insiyatifinin çok net hissedildiği bir oyundur. Mini Shaq'ın yaptığı çarşı pazar gezilerini görmeyen hakem taraflıdır. 100 mt ileriden salonda görüldü netekim. hiç hakemi korumayın lütfen, gerçekten çok kötüydü. ayrıca, bizi galibiyete taşıyan 2 faktör: 1- Ersan, 2- Sabırlı takım oyunu. Zaten bu tip turnuvalarda başarılı olmanın şifresi bu değil mi?

http://casteldisangro.blogspot.com

semioticus (shelbyl) dedi ki...

Eger art niyetli bir hakem olsaydi, bizim o sert alan savunmamiza seksen tane faul calardi. Biz ilk faulumuzu ilk ceyregin sonunda faul problemi tum dunyada bilinen Semih sayesinde aldik.

Art niyetli hakem Yunanistan'a ilk ceyrek sonundaki basketi verir, Baby Shaq' 32. dakikada 5 faulle kenara yollamazdi.

Dunku hakemler oyun zevki adina tatli-sertlige musamaha gosterdiler. Benim icin bu kadardir.

Ayrica carsi pazar gezileri derken neden bahsettiginizi daha acik anlatabilirseniz daha kolay yorum yapabilirim sanirim.

natura horror vacui dedi ki...

Shelbyl'im oyunun sertliğine müsamaha gösterilmesi konusunda haklısın. Murat Murathanoğlu'nun çok gaza geldiği konusunda da arkandayım. Ancak hakemlerin kötü yönetimi çaldığı/çalmadığı faullerden kaynaklanmıyordu sadece. Asıl sebep özellikle çalmadıkları hatalı yürüme kararlarıydı. Arkadaş da "çarşı pazar gezileri" derken ondan söz ediyordu sanırım. Ben sadece Schortsanitis'in 3 tane çalınmayan stepsini saydım, ki onun dışında da Spanoulis ve Diamantidis'in de 1'er çalınmayan hatalı yürümesi vardı. Maçı tekrar izlersen sen de görürsün bunları rahatlıkla. Totalde 5 net top kaybından söz ediyoruz. Bu basketbolda maç sonucunu doğrudan etkileyecek bir istatistiktir takdir edersin ki. Özellikle Schortsanitis'inkiler görülmeyecek gibi değildi.