2011 Uludere katliamı: 29 Aralık 2011. http://yalnizdegilsinvan.wordpress.com

24 Ağustos 2010 Salı

Ray Malifalitiko, Ray Hani Statüko?

Anayasa referandumu tartışmaları "Daha çok korkutan kazanır" sloganıyla devam ededursun, her ne kadar daha önce bu konuda yazmama kararı alsam da, dün yaşadığım faydalı bir fikir teatisi sonrasında bir bakış açısını irdelemek istedim. Bilindiği gibi AKP, bu referandum paketini pazarlarken bir söylemin üzerinde çok durdu, o da "12 Eylül zihniyeti ile hesaplaşma." Bir yerde statüko ile hesaplaşma. Ki CHP ve MHP'nin ve 12 Eylül yerleşik yargısının verdiği tepkilere bakıldığında, bu ambalaj doğru seçilmiş bir ambalaj gibi duruyor. Lakin AKP'nin 12 Eylül = Statüko = Anayasa Paketi'ne evet denkleminin statüko tanımında birkaç sorun var. Öncelikle, statükonun bir tek kimliği yoktur,statükoya tek bir perspektiften bakılamaz. Statükoyu oluşturan bir çok kurum vardır. İkincisi, hükümet dilince 12 Eylül olarak tanımlanan statükonun en büyük temsilcilerinden Cemil Çiçek'in Başbakan Yardımcısı olduğu bir hükümetin, statükoya samimiyetle savaş açtığını düşünmek mümkün olamaz. Üçüncüsü, bir çok maddenin tek oyla oylandığı bir pakette, mutlak bir ileri ya da geri gidişten bahsedilemez. Dördüncüsü, AKP politik erk sahibi olarak "statüko"ya karşı olduğu iddiasında olsa bile burada bir çelişki doğabilir. Sonuçta erk sahibi en nihayetinde yeni bir statüko yaratacaktır, ve de bu statükonun daha iyi ya da kötü olacağı öznel beklentilerle belirlenir. Beşincisi, özneler statükoya tamamen karşı olmak zorunda değillerdir. Bu yüzden "Anayasa Paketi statükoya karşı, sen de karşısın, o zaman evet demelisin" gibi bir çıkarımda da bulunulamaz. Bu yüzden, benim baktığım açıdan derdi cidden statüko olanlar bu pakete ya "Yetmez ama Evet!" ya da "Boykot!" yaklaşımında bulunurlarken, bunu bir "benim statükom daha güzel" zihniyetine dönüştüren taraflar "Evet!'" ya da "Hayır!" seçeneklerine odaklanmakta ve odaklatmaktadırlar. İktidar partisinin her vatandaşın zorla oy kullanmasını sağlamaya çalışması, tam da bir statükocu yaklaşım değil midir en nihayetinde? 12 Eylül'de de bu yapılmamış mıdır? Bu yüzden "statükoya karşıyız, bu yüzden sandıktayız" tarzı sloganlar (böyle bir şey var mı bilmiyorum, eğer yayılırsa telif hakkı benimdir.) bana iyi niyetli olsa da samimi gelmemekte. Not: Başlığa anlam veremeyenler bu muhteşem çalışmayı mutlaka izlemeliler.

Hiç yorum yok: