2011 Uludere katliamı: 29 Aralık 2011. http://yalnizdegilsinvan.wordpress.com

16 Mart 2012 Cuma

Öğrenciyse, at sepete...

Adettendir, köşe yazarları arada bir 'bu memlekette iyi şeyler de oluyor' konulu yazılar kaleme alırlar. Herhalde her şeyin sürekli kötüye gitmesine alıştığımızdan, biz de bu yazıları neşeyle takip eder, yaşadığımız ülkeyle gurur duymak için önümüze çıkan ender fırsatları değerlendiririz. İşte ben de bugün köşe yazarlarına özendim: Türkiye'de güzel şeyler de oluyor!

Mesela, hepimizin bildiği gibi tutuklu veya tutuklu yakını olmak artık iyice kolaylaştı. Hele de bir üniversite kazandıysanız, hiçbir şey yapmanıza gerek yok, sadece gidip okul kaydınızı yaptırın ve tutuklanma sıranızı bekleyin. Güvenlik güçlerimiz, sizin tam teşekküllü bir cezaevine konularak güvenliğinizin sağlanması için gerekli bütün dokümanları temin edecektir. Eğer cezaevine giriş için doküman eksiğiniz varsa, bu konuda da sizlere sonsuz kolaylıklar sunuluyor: mesela eksikleri telefon yoluyla tamamlamak mümkün. Eşinizle dostunuzla yaptığınız telefon görüşmelerini sizler için dinleyen yetkililer, güvenliğinizi tehdit eden unsurları anında tespit edip cezaevi giriş evraklarınızı düzenliyorlar. O da olmadı kitap, dergi, afiş, poşu, şemsiye, boş soda şişesi gibi delillerin teminiyle size yardımcı oluyorlar.

Bu ve benzeri yollarla ulaşılmış ve tutuklanarak güvenliği sağlanmış öğrenci sayısı şu an 600 kadar. Neler yapmış peki bu çocuklar? Mesela Cihan Kırmızıgül, poşu takmak suretiyle büyük bir suç işlediği düşünülerek tutuklanmış bir öğrenci. Davası yaklaşık 2 yıldır devam ediyor, savcının tahliye talebine rağmen hakimler tutukluluğunun devamına karar veriyorlar. Mesela Ali Deniz Kılıç ve Baran Nayır, basın açıklaması yapmak istemişler, 2 yıldır tutuklular. 20 Aralık'ta yakınları tahliye beklerken, duruşmaları bir kez daha ertelenerek nisan ayına atılıyor ve tutuklu yargılanmalarının devamına karar veriliyor. Mesela Şeyma Özcan, staj başvurusu yapmak üzere bir avukatla görüştüğü için evinden apar topar yapılan bir baskınla alınıp, terör örgütü elemanı olma şüphesiyle tutuklanıyor. Aynı baskında göz altına alınan Deniz Küçükbumin, yasal olarak satılan bir derginin bir sonraki sayısını çıkarmaya teşebbüs etmiş. Bunlardan başka, eyleme katılma, kitap ve afiş bulundurma, telefon görüşmesi yapma gibi 'ağır suçlar' işledikleri gerekçesiyle terör örgütü üyesi olduğundan şüphelenilip tutuklanmış yüzlerce öğrenci var. İddianameleri aylarca hazırlanamıyor, neyle suçlandıklarını bile bilmiyorlar. İlk duruşmada serbest kalanları bile bu duruşmanın gelmesini 10 ay bekleyebiliyor.

E mecburen de, bu ülkede Tutuklu Öğrencilerle Dayanışma İnisiyatifi gibi yapılar oluşuyor. 'Tutuklu öğrenci' diye ayrı bir kategori oluşturmak zorunluluğu, herhalde tarihimizde bir ilk olarak anılmalıdır. Yaşasın muhalefeti örgütlemek için elinden geleni ardına koymayan devletimiz! Siz olmasanız harekete geçeceğimiz yoktu valla...

Hiç yorum yok: