2011 Uludere katliamı: 29 Aralık 2011. http://yalnizdegilsinvan.wordpress.com

22 Şubat 2012 Çarşamba

Kamu Güvenliği Birimi Bilmecesi

Türkiye gündeminin genel işleyişinin aksine bir türlü geride bırakamadığımız Fidan Olayı (aslında x-y kavgası demek isterdim ama kim x, kim y hala bulamadım) tartışılırken dile getirilen argümanlardan birisi de MİT'in yeniden yapılanma süreci ve Hakan Fidan'ın yaptıkları idi. Bunu Fehmi Koru 16 Şubat tarihli yazısında şöyle açıklıyordu:

"Devletin ‘iç düşman’ kabul ettiklerinin peşinde bir örgütü, ‘yeni Türkiye’ için hayati önem taşıyan dış ilişkilere uyumlu gözü dışarıda çağdaş bir istihbarat birimi haline getirmek... Bu amaç bile, tek başına, MİT’in yıllardan beri işbirliği içinde bulunduğu başka istihbarat servislerinin huzurunu kaçırmış olmalı.

Gözünün dışarıda olması beklenmiyordu MİT’in; dış istihbarat başka ülkelerin örgütlerinin sağladığı bilgilerle karşılanıyordu çünkü..."


Bunu dile getiren sadece Koru da değildi, ve hatta bu argüman ilk defa da dile getirilmiyordu. Zaten bu yazının başlığındaki bilmece de bu sebepten.

Öncelikle, 2010 yılında zaten "iç düşman" peşinde koşmak üzere yapılanmış bir kurum oluşturuldu. Adı Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı. Websitesindeki bilgiye göre kurumun amacı "terörle mücadeleye ilişkin politika ve stratejileri geliştirmek ve bu konuda ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamak." Şu an istihbarat ile yükümlü üç kurum olduğunu düşünürsek (MİT, Genelkurmay ve Emniyet) devlet açısından mantıklı bir hamle. Özellikle de Eylül 2011'de Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı'nın "internet andıcı" davası sebebiyle tutuklandığını düşünürsek.

Bu kurumun müsteşarı da (süper müsteşar da deniyor) ilginç bir isim: Muammer Güler. Hani makamında Hrant Dink'in tehdit edildiği valimiz, HSBC saldırılarında yeterli önlemi almamakla suçlanan isim, 1 Mayıs kutlamalarının fatihi. (Düzeltme: 16 Kasım 2011 itibariyle Bağdat Büyükelçisi Murat Özçelik bu kurumun müsteşarlığına atanmış. KDGM'nin sitesinde müsteşar sekmesi bomboş olduğundan bu bilgiye ulaşmak kolay olmuyor tabii. merdogan23'e teşekkürler.)

Buraya kadar her şey Türkiye Cumhuriyeti devleti açısından normal gözüküyor, kabul. Kafa karışıklığımın sebebi, 14 Şubat1994 tarihli bir haber:


Meğer 2010 yılında oluşturulan Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı'nın oluşturulması 1994 yılında tasarlanmış. Haber metnine baktığımızda kullanılan ifadeler KDGM'nin sitesinde yer alan ifadelerle birebir örtüşüyor. Lakin bu tarihten sonra bu kurum ile ilgili hiçbir haber yok Milliyet'in arşivinde. İnternette "Kamu Güvenliği Birimi" aramaları da sonuç vermiyor. Yani bu kurum ya kurulmuş ama bahsi geçmemiş, ya da hiç kurulmamış bile.

İşleri daha ilginç hale getirmek için ise 14 Mayıs 1994 tarihli Aydınlık haberine bakalım.


Bu habere göre: KGB yapılanmasının başında daha çok Genelkurmay yer alıyor, bünyesinde Özel Harpçi 60 adet subay var. MİT'in "iç ve dış istihbarat" olarak ikiye bölünmesi ilk defa Özal zamanında gündeme gelmiş. Çiller zamanında MİT fiilen tasfiye edilmiş. Aydınlık'ın yorumuna göre bu, 2 Ağustos 1987 yılında 2000'e Doğru dergisinde yayınlanan ve Özal tarafından yürürlüğe konan "sivilleştirme" stratejisinin 3. aşaması. 4. aşamada ise Genelkurmay Başkanlığı Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanacak.

Bu haberi kaleme alan isim muhtemelen Soner Yalçın. Haberdeki "bu kurum MİT'i tasfiye etmek için kuruluyor" vurgusu ilginç. Bu vurguyu yapan, MİT eski Müsteşarlarından Teoman Koman'ın danışmanı. Teoman Koman ismi size bir şey çağrıştırdıysa yardımcı olayım: Sevilay Yükselir'e göre Ergenekon örgütünün 2 numarası kendisi.

İnsanın aklına kimi sorular geliyor tabii:

- 1994 ile 2010 arasında 16 yıl değil de 16 saat varmışçasına yaşanan bu geçisin sebebi ne?
- Kamu Güvenliği Birimi Müsteşarlığı neden kurulmadı? Kurulduysa neden gizlendi? Gizlenmediyse neden kimse yazmadı, etmedi?
- Kamu Güvenliği Birimi'nin faaliyetleri nelerdi? Bu birimin MİT ile alakası var mıydı? Genelkurmay bünyesinde mi çalışıyordu?

Baransu, Uslu, Koru vs. ile dostluğu, arkadaşlığı olan varsa bir soruversin, rica ederim.

Benim gördüğüm şu: Fidan olayı, "AKP - Cemaat kavgası" değil illaki. Burada istihbarat ile sorumlu birimlerin yetki çatışması da söz konusu olabilir. Aynı isimlerin, kurumların tekrar tekrar karşımıza çıkması tesadüf olabilir tabii, ama olmaması daha mümkün.

Bir de bonus materyal ile bitirelim: DYP eski Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Dülger "Jandarma, emniyet ne güne duruyor. Bu işler tehlikeli. ... Bütün anayasal hakları ayak altına alarak perişan edersiniz vatandaşları" uyarısında bulunmuş bu kurum için. Müthiş bir öngörü? (Dülger daha sonra 2002-07 yılları arasında AKP milletvekilliği yaptı, 2009 yılında DP'den İstanbul Belediye Başkanı adayı oldu, seçilemedi.)

Ekleme: Murat Özçelik, rivayetlere göre Beşir Atalay ile olan anlaşmazlığından ötürü bu kurumun başından alındı. Beşir Atalay, aylardır (ve hatta daha öncesinde de) Emre Uslu'nun yoğun ataklarına maruz kalıyor. Mealen "sorun bakalım Atalay'a PKK neden silah bırakmamış" cümlesini sıklıkla tekrarlayan, her PKK'dan sonra Atalay ismini almayı ihmal etmeyen Uslu, Rasih Yılmaz ve Abdullah Akadiroğlu'nun bu tutumunu anlamlandıracak bir gelişme de bu olabilir.

3 ay açık kalan "bu hassas pozisyon"a 3 Ağustos 2012 tarihli kararname ile eski Malatya Valisi Ulvi Saran atandı. Atamanın Malatya'da Alevi aileye oruç saldırısı başlığı altında gerçekleşen olaylardan üç gün sonra gerçekleştiğini de hiçbir imasız, sadece ilginç bir gelişme olarak not düşeyim.

Hiç yorum yok: