2011 Uludere katliamı: 29 Aralık 2011. http://yalnizdegilsinvan.wordpress.com

30 Aralık 2011 Cuma

Uludere: Kürt Değil, Türk Sorunu

Dün anaakım medyanın katliam haberini sunuşundaki, hafif tabirle, tutarsızlıklara (ağır tabir de gene bu kelimenin içinde, bir kaç harf atmanız gerek sadece) değinmiştim. Bugün medyanın gıyabında "ama bunu istiyorlar" bahanesi ardına sığındığı "halk" tepkisini, daha doğrusu Türk halkı tepkisine değinelim örnekli anlatımlı bir şekilde.

Öncelikle dikkatimi çeken şu oldu: PKK'nın şiddet eylemlerinden sonra çoğunluk BDP'ye "şiddeti kına" baskısı yapardı. Dünkü eylemden sonra bu baskıyı, bu kınamayı yapanların genel nüfusa oranı oldukça düşük kaldı. İşin daha da vahimi, tıpkı BDP'nin eleştirildiği gibi, bu insanlar hemen devlet adına bahaneler dizmeye başladılar. Hele ki ne bahaneler (aşağıdakilerin hepsi gözlemlenmiş gerçek söylemlerdir, uydurmuyorum. Ki uydursam da bu kadarını uyduramazdım):

- Onlar da kaçakçılık yapmasalardı. Oradakiler bizzat devlet gözetiminde kaçakçılık yapıyorlar, askeriyenin haberi olarak sınırı geçiyorlar ama olsun. Hem zaten bütün kaçakçılık yapanlar tepelerine bomba yağdırılarak katledilmelidir.

- 50 kişi kaçakçılık yapmaz. Bunu diyen oldu. Kendisine "siz yetkili bir abiye benziyorsunuz, kaç kişi kaçakçılık yapar maksimum?" diye sordum, cevap olarak yine "50 kişi yapmaz" dedi.

- Ergenekon'un son nefesi bu. Ergenekon diye var olduğu iddia edilen bir örgüt, önce "geniş bir ağ" haline geldi, sonra bir "fikriyat" olarak nitelenmeye başladı. Artık memleketin başına kötü ne gelirse Ergenekon adlı mitolojik (ironik tesadüf) kavramdan biliyoruz.


MGK'da karar alınmadığı sürece "devlet katletti" diyemeyiz. "Atatürk milliyetçiliği" kavramından daha içi boş bir hal alan "vesayet" kavramının apolojistlikte bireyi getirdiği son nokta.


- Vahim hata/istihbarat hatası. Bir insan hata yapar ve sonrasında özür diler. Devletler için de aynı şey geçerli olur "tazminat" şeklinde mesela. Ama devlet hata yapıp 35 vatandaşını bomba ile öldürürse "bir hatadır oldu" deyip geçiştirilemez. Ayıptır, günahtır.

Ha, bir de sorsan çoğunluğu "11 Eylül saldırıları istihbarat hatası değildi, ABD kendi yaptı" diyecek ülkenin insanları "istihbarat hatası" bahanesinde huzur ve konfor buldular ya, canımsınız.

- PKK'nın tuzağı, köylüleri gerilla gibi giydirip devletimizi kandırdılar. Alay komutanlığa "bunlar kaçakçı" diye bilgi geliyor, o rotayı kaçakçılar hep kullanıyor, askerle samimi ilişkileri var, ama ne hikmetse akşam karanlığında heronlar giysilerine bakıp köylüleri PKK'lı sanıyor ve o yüzden sorgusuz sualsiz, "Dur!" ihtarsız F-16 ile katlediyorlar. PKK derhal stratejik planlama kurumu olarak istihdama başlamalı, ölümcül bir zeka bu, Hollywood filmlerine taş çıkartıyor.

- Devletimizi yıpratmaya çalışıyorlar. Bu en güzeli. Devlet 35 vatandaşını öldürüyor, sonra da tepki gelince "yıpratma" çalışması oluyor. Devlet değil, ergen genç sanki. Bak kızdı şimdi odasına kapattı kendini :(

Daha fazlası da var da, en sık duyduklarımı, ve içlerinde en yaratıcı olanları aldım buraya. Daha da bulursam eklerim, arşivlik çünkü bunlar.

*   *   *

Şimdi, başlığa da ilham veren daha ciddi meseleye gelelim. Türk halkının çoğunluğunun Kürtleri kafasında "bölücü" olarak kategorize ettiğini biliyoruz, insaflı olanlar da "iyi Kürt/kötü Kürt" ayrımına gidiyorlar en fazla. Hadi bunu kabul edelim.

Eğer ülkeniz, ülkenizin vatandaşlarını tepesine bomba yağdırarak öldürdüğünde ses çıkarmıyorsanız (hele ki normal reaksiyonunuzu da göz önüne alırsak), ve hatta bu katli vacip görmeye, katle bahaneler uydurmaya çalışıyorsanız, siz maktülleri "vatandaş" olarak görmüyorsunuzdur. Bu durumda sormak lazım esas kim bölücü diye.


Eğer siz, vatandaşınıza karşı devletinizi savunuyor, devleti insan hayatından yüksek mertebeye koyuyorsanız, en temel bir yerde hatalısınız, "insanlık" denen kavramı önemsemiyorsuuz demektir. Varlığınızı sağlamak için bir araç olması gereken kurumu amaç haline getirmiş olmanız, pek de sağlıklı bir eda olmasa gerek.

1990'lardan beri bir çok benzer katle "terörle mücadele" gibi kılıflar uyduruldu. Ama o günler geride kalmıştı, artık yeni bir sayfa açmıştık, özür diliyor, geçmişimizle yüzleşiyorduk, Türk - Kürt kardeşti vs. İşte bazen bir "hata", bütün zihniyetinizi açığa döker, şaşırır kalırsınız.

Uludere Katliamı tekrar gösterdi ki, bu ülkede Kürt sorunu değil, Türk sorunu vardır. Türk sorunu da değil, vatandaş sorunu vardır. İnsanlık sorunu vardır. İzan sorunu vardır, idrak sorunu vardır.

Devletini insanından daha çok sevenlerin ülkesinde de bunların olması normaldir. Vatandaşlar, devletinin günahlarıyla yüzleşemediği sürece de bir sorunumuz bitecek, öteki sorunumuz başlayacaktır. 

7 yorum:

alper dedi ki...

1-Öldürülen 35 insanımıza Allah rahmet eylesin.
2-Bu bir kazadır (aksi ispatlanana kadar). Askeri hata vardır mutlaka ama 1974’te Kıbrıs’ta kendi gemimizi 8 saat bombalayarak batırdığımız olaydaki kadar da değil. Belki Gediktepe’de 12 askerimizi katleden 250 kişilik terörist grubunu “kaçakçılık yapan sıradan vatandaş sandığımız” zamanki kadar da değil. Fakat gene de araştırılması, hesap sorulması, tekerrür etmemesi için önlemler alınması ders çıkarılması gereken bir önemli hata.
3-Bundan ne Taraf’ın Türkofob-Türkle alkalı her şeye-fob larına ne “sol medya- Ergenekoncu-Ak Partti düşmanı koalisyonunun mal bulmuş Magribilerine ekmek çıkar.
4-Her şerde bir hayır: Artık “daha” şeffaf, hesap verir, özür diler bir “ordumuz” var. (Daha” ve “ordumuz” un tırnak içinde olması kasıtlıdır).
5-Bakmayın o “barışa bir şans ver” (evet 289 unucu şans bu doğru saydı isem!)telinden nağmelerle yılbaşında sarhoş olacak ayyaş bohem, doğuştan entel soytarılara. Bizim ciddi işlerimiz var. Müreffeh, ahlaki, iyi doğru ve güzel üzerine bir tasavvuru ve ölçütleri olan bir toplum.

alper dedi ki...

Bu defa olay “daha çok kan akarsa Akepe sıkışır, kan kaybeder ve bizim Asker-Ergenekon iktidarı devam eder” umudu ile yapılan bir operasyona benzemiyor.Gerçi sinekten yağ çıkarma ümidini hiç kaybetmeyen Ergenekoncu-laikçi- eski solcu yeni “Akepe’ye zarar verecek şeylere hakikat denir” ci kesimlere bakarsanız emri Erdoğan verdi ve F-16’ların kokpitlerinde de Arınç, Naim Şahin, İsmet Yılmaz, Beşir Atalay ve Cemil Çiçek’in (Fethullah Gülen’in işi çıkmış olmalı) kullanıyor imiş ama... Güvenilir dış müttefikler, Neoconlar, Fransızlar ve Haçlılar, Israil’in “girlfriend” leri zamanı geldiğinde (mesela gelecekteki bir Filistinli katliamı akabinde “sen de Kürtleri katlettin” diyecekler ve içerdeki uşakları da “yalan mı” diyecekler koro halinde (Kana, Mavi Marmara, Gazze Katliamları sonrası olduğu gibi), lakin artık bu propaganda ile de fazla kilometre gidilemeyecek. (Ki yazarında mavi marmara ile ilgili ama dur ihtarı bla bla bla minavilinde sözleri şimdiden sosyal medyayı süslüyor).Bu gün artık sadece sivil alan değil askeri alanı da epeyce şeffaflaşan, olayların üstünü örten değil, araştıran, soruşturan yargı önüne çıkaran bir Türkiye var. En az ABD ve Avrupa’daki kadar var.İçerden onlara “bak bu devlet (veya meşrebine göre AK Parti veya Türkler) katildir dedik, yapılan soykırımın devamıdır”. Siz dışarıdan bastırın biz içerden yıkalım” diyenler her zaman oldu lakin güvenilir insan hakları örgütleri ve Batı’lı “adil yargıçlar” ın ellerinde fazla malzeme yok bu defa.Çünkü Erdoğan ve Ak Parti ve dolayısıyla yeni Türkiye'ye éTürk ırkçısı, statükocu, despot” , gömleğni giydirmek zor Washington-New York_Paris mahallelerindeki enn dahi “spin-doctor” lar için dahi zor.

sokaktaki adam dedi ki...

"Bu gün artık sadece sivil alan değil askeri alanı da epeyce şeffaflaşan, olayların üstünü örten değil, araştıran, soruşturan yargı önüne çıkaran bir Türkiye var."

arka bahçede yargılanmadık bi' hacı leylek kaldı, çok haklısın gerçekten.

alper dedi ki...

Emine Ayna’nın “açılım bitmiştir arkadaşlar” veya Aysel Tuğluk’un “kötü şeyler olacak” derkenki çocuklar kadar şen halleri ile kan gören vampir, mal bulmuş Magribi, leş kargası, kendini ambarda gören aç tavuk vs vs vs gibi PKK sözclüğüne ve PKK nın umursadığı halk ayaklarına yatıp zırvalamyın şimdidden diye yazıyorum bunları.Çünkü siz bilsenizde bilmemezlikten gelirsiniz PKK nın umursadığı halk yoktur.Bu haydutlar sürüsü için bu 35 vatandaşımızın ölümü ancak propanganda malzemesi olur.

semioticus (shelbyl) dedi ki...

Siyasetin pozisyonunu üçüncü yazıda ele alacagim, bu yazı sadece halkı irdeliyor.

Soru basit: Sen haklarını talep eden, illa PKK sempatizanı olmayan bir Kurtsun diyelim. Bu olaydan sonra medyaya, insanların tepkilerine bakıp "Yok ya biz beraber yaşayabiliriz, Türklerle kardeşiz" diyebilir misin gönül rahatlığıyla?

Ben Kürt değilim, ama gene de bunu diyemiyorum. Yarın öbürgün benim başıma bir haksızlık gelse "Ha o mu, o zaten şöyle böyleymiş" diyecekler çünkü.

alper dedi ki...

Soruyu bana sorduğunu düşünüp üzerime alıyor ve haddim olmayarak belkide cevaplıyorum.Yukarıda yazdığım yorumun birini aynen şöyle bitirmişim.

---Bizim ciddi işlerimiz var. Müreffeh, ahlaki, iyi doğru ve güzel üzerine bir tasavvuru ve ölçütleri olan bir toplum.---

Bir hayalim vardı diye konuşmaya yazmaya başlayacak değilim.Ama burdada belirttiğim üzere senin sorduğun soruya cevabım şu olur.Gönül rahatlığıyla GÖNLÜM RAHAT DEĞİL!!!

Bu yüzden seninde gönlünün rahat olmasını istediğini biliyorum.Sadece bu gönül rahatlığına gidiş yolarımız farklı sonuçta hedeflenen aynı olsada!!

Kal sağlıcakla.Nice senelere sağlık huzur ve gönül rahatlığı içerisinde inşaallah.

semioticus (shelbyl) dedi ki...

@alper

Ingilizce'deki gibi genel "you" kullanmistim, soru 3. tekil kisiyeydi aslinda yani :) Ama cevabina ve temennine katiliyorum abi.

2011'in ikinci yarisi gordugum gecirdigim en kotu donemlerden biriydi, hayirlisi olsun.