2011 Uludere katliamı: 29 Aralık 2011. http://yalnizdegilsinvan.wordpress.com

18 Kasım 2010 Perşembe

Madalyonun Öteki Yüzü: Holivud Filmleri

Böyle sanki 2000 kelimelik essaymiş gibi başlığı var yazının ama, benim burada dikkat çekmek istediğim şey algı yamulması denen olgu. (Aslında o olgunun adı tam o değil ama idare ediverin.)

Sağda solda hep duyduğumuzu laflardan birisi şudur: "Holivud filmlerinde hep alttan alta Amerikan propagandası var, hepsinde mutlaka bir kilise görüntüsü vardır kesin, böyle beyin yıkıyorlar işte" falan şeklinde. Ben ilk olarak ortaokuldaki Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi hocamdan duymuştum bunu. Bu ilk duyuşum son duyuşum olmadı tabii. (Bu cümleyle sanki Ümit Besen tadı yakaladım biraz: Bu ilk duyuşuuuuğuğuğuğum, son duyuşuğuğuumdu...)

Kilise resmi haricinde de çocukların beynini yıkama yöntemleri mevcut tabii.

Algı yamulması şu: Holivud sektörü Amerika'nın gizli silahı, kültür emperyalizmini dünyaya yaymak için kurulmuş şeytani bir imparatorluk.

Halbuki Occam'ın usturasını kullanırsak şu sonuca da varabiliriz:

Holivud bir endüstri. Endüstri ürününü satmak ister. Satmak için de öncelikli hedef kitlesine hitap eden filmler yapmak zorundadır. Holivud bir Amerikan endüstrisi olduğu için, Amerikan halkını okşayan filmler yapmalıdır. Böylece daha çok para kazanacak ve daha çok böyle film yapacaktır. Bu yaptığı filmleri daha da çok para kazanmak için uluslararası piyasaya da sürecektir ekonomik sebeplerden dolayı.

Şimdi bir Türk dizilerini ve filmlerini Ortadoğu'ya postalıyoruz ya, acaba orada da "Türk filmlerinde hep propaganda var, filmlerle kendi kültürlerini empoze ediyorlar" deniyor mudur?
Türkler gibi çakma kristal bardaktan çakma şarap içelim mi biz de anne?

Şimdi bir şeyi açıklığa kavuşturayım eleştiri gelmeden: Holivud gayet propagandist filmler yapmıştır, Amerikan mesajını böğrüne böğrüne vuran, gözüne gözüne sokan filmleri vardır. İlk aklıma gelenler Rocky, Rambo, Independence Day vs. Ama her sahnede bit yeniği arayıp, bunu böyle büyük bir komplonun ayağı olarak görmekten ziyade öncelikle ekonomik sebeplere bağlarsak sanki kafamız daha rahat eder gibi geliyor bana.

Bu da böyle "dam üstünde saksağan" tarzı bir yazı oldu biraz sanki, ama işte ben de propaganda yapıyorum esasında çaktırmadan. 

Hiç yorum yok: