Saadet Partisi Numan Kurtulmuş ile görüşmüş Melih Aşık. Köşesinde o parti hakkında şunları yazmış:
Benim itirazım şuna: Birincisi, yerlilik ve antiemperyalizm Necmettin Erbakan'ın da söylemiydi, gayet AB karşıtıydılar, hatta bir de "adil düzen" vardı. Söylemsel olarak arada pek de fark yok. İkincisi, eğer bu lafları AKP söyleseydi -ki söyledi- anında "takiyeci" olurdu. Peki Saadet Partisi'nin -ki Refah Partisi'nin tam olarak devamıdır- farkı ne? Kurtulmuş niye bu itimadı hak ediyor da AKP hak etmiyor?
"AKP karşıtlığı" artık "kim olursa olsun yeter ki onlar olmasın" boyutuna mı geldi? Tuncay Özkan'ın Necmettin Erbakan'ın karşısında süklüm püklüm olmasının sebebi de bu değil miydi? Ulusalcı kanat burada kendisiyle feci şekilde çelişmiyor mu? Bu tutum sağlıklı mı?
Bilen varsa anlatsın.
3 yorum:
Cevap tek cumleyle: Saadet Partisi "Cumhuriyet rejiminin bekaasi" icin henuz bir tehdit teskil etmedigi icin. Bir gun AKP gibi iktidara gelirlerse takiye yapmaya baslarlar :P
Ha tabi su da var. Belki bazilari AKP'nin oylarini bolmek icin Saadet'e bel baglamis onlara ara gaz veriyor da olabilir.
Tabii ki Saadet'in AKP oylarını bölüp CHP'yi iktidara getirmesi için!! Bu AKP'ye oy veren %47'yi şeriatçı sanan kafa işte.
AKP'ye günahımı vermem ama onların Saadet'i destekleyerek biteceğine inanmak çok komik. AKP'nin bir sonraki seçimlerde de tek parti olacağını görmek için arabaya binip İç Anadolu'da üç şehre gitmek yeterli aslında, daha çoğu değil.
Medyadaki ulusalcı kesim genel olarak 50+ (hatta 60+) yaşlarında, "Tarafçı" kesim ise genel olarak daha genç. Bu durum ulusalcı yazarların dinamizmini yok ediyor ve onları dinozorlaştırıyor --atışa açık hâle getiriyor bir bakıma.
Melih Aşık, Hasan Pulur, Özdemir İnce vs gibileri emekli olmadıkça bu tutarsızlıklar çok olacak. Yazılar daktiloyla yazılıyor olabilir ama internetten arşivlere ulaşılabiliyor, haberdar değiller herhâlde.
Yorum Gönder