Yok, gençler heveslenmesin, "Türkiye'de partiler çok kötü ywaa, dans etmeyi bilmiyolar hiç" tadında bir yazı olmayacak bu, bana batan o partiler değil. Siyasi partiler. Keza "Ya Baykal da gitse Türkiye kurtulur." gibi bir zevzeklik de değil bu yazının amacı. Hedef kitlem sen, ben, o; takım tutar gibi parti tutanlar.
Eskiden beri süregelen bir anlayış var: "Biz 3 kuşaktır X partisine oy veriyoruz." E bravo? Demek ki 3 kuşaktır bir milim yontulmamışsınız. Bir de daha trajiği var aslında: "Benim dedem de CHP'ye oy veriyordu." Birader dedenin zamanında başka parti yoktu ki?
Bu genetik particiliğin haricinde bir de sosyal statü bazlı olan var. "Üniversite mezunu adamlar AKP'ye oy veriyor, cık cık cık" Üniversiteye de Andımız okuyarak başlıyoruz ya, ondan herkes CHP'ye oy vermeli. Bu sosyal statücülüğün bir de şaşkınlık olarak tezahürü var ki, ilkinden de beter: "Benim çevremdeki kimse AKP'ye oy vermedi, nasıl aldı her iki kişiden bir oy??" Türkiye'nin nüfusu 200 ya, paşamın çevresi haricinde yaşam formu yok.
Kutuplaşma var, ama kutuplaşmayı teşvik eden de gene kutuplaşmadan şikayet edenler. "Milleti birbirine düşürdüler" diyen kişiler, aynı gün içinde beni hem Fethullahçı, hem de ulusalcı, hem de bölücü yaptılar zamanında (Tuncay Güney çatlasın.) Nasıl becerdim bunu? Önce AKP'nin reformlarının kimisini savundum, sonra AKP'yi eleştirdim, sonra da Kürtlerin haklarından bahsettim. Kendi halinde salınan bir liberal olarak 24 saat içinde kabul etmediğim 3 etiketle taraftan tarafa koştum. Sakal bırakmış olmanın da etkisi vardı tabii. Zaten bu sakalın hangi seviyede ne olduğunu hiç anlamıyorum: Hafif çıkınca MHP'li, biraz uzayınca dinci, biraz daha uzayınca komünist oluyorsun, çok fena.
Bu kutuplaşma olayı seçim zamanlarında enteresan bir şekilde vücut buluyor. Şunu duydum bak: "CHP'ye, olmazsa MHP'ye oy verin." Yani "bir sol partiye, olmazsa bir aşırı sağ partiye oy verin." Sonra CHP'liye faşist diyorsun, kızıyorlar. Oy verin dedikleri partide Ökkeş Şendiller gibi tescilli bir eski solcu katili var. Sormazlar mı "takiyenin harbisini sen yapıyorsun, AKP'ye niye kızıyorsun ki o zaman" diye?
Klasik tabirle denir ya "takım tutar gibi parti tutmak" diye, hakikaten öyle. Takımın kaybedince söv, eleştir, ne yönetimden ne teknik direktörden ne futbolculardan memnun ol; ama sonra gene tıpış tıpış git o partiyi savun. Niye? Eğer görüşlerine uymuyorsa, yaptıklarından memnun değilsen neden kendini bir parti ile tanımlama ihtiyacı duyuyorsun ki? 4 büyüklerden birini tutmak zorunda mısın? Daha da kolayı, takım tutmak zorunda mısın? Hakem olmak çok mu zor? Bir iki kitap oku, oyunun kurallarını öğren, tamamdır iş.
Batıyor kardeşim, akıl kullanmadan, korku, heyecan, gelenek, abi-abla tesiriyle parti seçmeniz batıyor. Birey olun, beni yaftalamayın; öyle konuşalım.
Eskiden beri süregelen bir anlayış var: "Biz 3 kuşaktır X partisine oy veriyoruz." E bravo? Demek ki 3 kuşaktır bir milim yontulmamışsınız. Bir de daha trajiği var aslında: "Benim dedem de CHP'ye oy veriyordu." Birader dedenin zamanında başka parti yoktu ki?
Bu genetik particiliğin haricinde bir de sosyal statü bazlı olan var. "Üniversite mezunu adamlar AKP'ye oy veriyor, cık cık cık" Üniversiteye de Andımız okuyarak başlıyoruz ya, ondan herkes CHP'ye oy vermeli. Bu sosyal statücülüğün bir de şaşkınlık olarak tezahürü var ki, ilkinden de beter: "Benim çevremdeki kimse AKP'ye oy vermedi, nasıl aldı her iki kişiden bir oy??" Türkiye'nin nüfusu 200 ya, paşamın çevresi haricinde yaşam formu yok.
Kutuplaşma var, ama kutuplaşmayı teşvik eden de gene kutuplaşmadan şikayet edenler. "Milleti birbirine düşürdüler" diyen kişiler, aynı gün içinde beni hem Fethullahçı, hem de ulusalcı, hem de bölücü yaptılar zamanında (Tuncay Güney çatlasın.) Nasıl becerdim bunu? Önce AKP'nin reformlarının kimisini savundum, sonra AKP'yi eleştirdim, sonra da Kürtlerin haklarından bahsettim. Kendi halinde salınan bir liberal olarak 24 saat içinde kabul etmediğim 3 etiketle taraftan tarafa koştum. Sakal bırakmış olmanın da etkisi vardı tabii. Zaten bu sakalın hangi seviyede ne olduğunu hiç anlamıyorum: Hafif çıkınca MHP'li, biraz uzayınca dinci, biraz daha uzayınca komünist oluyorsun, çok fena.
Bu kutuplaşma olayı seçim zamanlarında enteresan bir şekilde vücut buluyor. Şunu duydum bak: "CHP'ye, olmazsa MHP'ye oy verin." Yani "bir sol partiye, olmazsa bir aşırı sağ partiye oy verin." Sonra CHP'liye faşist diyorsun, kızıyorlar. Oy verin dedikleri partide Ökkeş Şendiller gibi tescilli bir eski solcu katili var. Sormazlar mı "takiyenin harbisini sen yapıyorsun, AKP'ye niye kızıyorsun ki o zaman" diye?
Klasik tabirle denir ya "takım tutar gibi parti tutmak" diye, hakikaten öyle. Takımın kaybedince söv, eleştir, ne yönetimden ne teknik direktörden ne futbolculardan memnun ol; ama sonra gene tıpış tıpış git o partiyi savun. Niye? Eğer görüşlerine uymuyorsa, yaptıklarından memnun değilsen neden kendini bir parti ile tanımlama ihtiyacı duyuyorsun ki? 4 büyüklerden birini tutmak zorunda mısın? Daha da kolayı, takım tutmak zorunda mısın? Hakem olmak çok mu zor? Bir iki kitap oku, oyunun kurallarını öğren, tamamdır iş.
Batıyor kardeşim, akıl kullanmadan, korku, heyecan, gelenek, abi-abla tesiriyle parti seçmeniz batıyor. Birey olun, beni yaftalamayın; öyle konuşalım.
1 yorum:
ahah, aynı..
ben de bahsederim benim çevreye bundan, bana söylenen laf:
"senin de neci olduğunu bi çözemedik!" oluyor.
Yorum Gönder