Daha bir-iki gün önce, "Abdülhamid iyiydi, muhalefet yoktu, İttihatçılar geldi, ülkeyi bozdu" tekerlemesi ile şekillendirilen yeni tarih anlayışını eleştirmiş, İttihat ve Terakki'nin Abdülhamid'e karşı bir şemsiye oluşum olmasından, o oluşumdaki liberallerin dahi "silahlı müdahale" opsiyonunu düşünmesine değinilmemesinden, "darbecilik = İttihatçılık" denkleminin Hürriyet ve İtilaf Fırkası'nın Halaskâr Zabitan destekli muhtırasını yok saymasından dem vurmuştum.
Gelgelelim Hilal Kaplan 23 Nisan 2012 tarihli yazısında bambaşka bir kapı açtı bizlere, daha önce hiç düşünülmemişi -en azından benim bildiğim kadarıyla- yaptı ve "1915 Olayları Anadolu'yu İslamsızlaştırma hareketinin başlangıcıdır" diyerek 1915 soykırımından müslümanlara mağduriyet çıkardı. Kendisine bu yazıyı yazarken hangi birincil ve ikincil kaynaklardan yararlandığını sordum, 24 saatir cevap alamadım. Bu yüzden de bu yazının tamamen en başta bahsettiğim anakronik tekerlemeye iliştirilmiş altyapısız bir yeniden tarih yazımı denemesi olduğu kanaatim pekişti.
Kaplan'ın tezinin doğru olabilmesi için veri ile desteklenmiş birkaç önkabul lazım. Mesela öncelikle İttihatçıların kafasında "laik" bir "ulus" tanımının o zaman olduğunu, tehcirin bu amaçla yapıldığını ve daha önceki olaylarla ilişkisinin bu temelde kurulabileceğini göstermeniz lazım. Sonra destekleyici olarak Ermenilerin İttihatçı iktidarına kadar "Osmanlı'nın çok dinli, çok dilli" yapısı altında sıkıntılarının olmadığını da gösterebilmeli ki 1915'in salt yaratılmış bir "laik ulus yaratma büyük planı"nın ürünü olduğunun altını çizebilelim.
Tabii bunları yaparken, çok somut bazı şeyleri de açıklayabilmek lazım. Mesela Taşnaktsutyun (kısaca Taşnak) neden İttihat ve Terakki Cemiyeti ile 1909'a kadar işbirliği yapmıştı Abdülhamid'e karşı? Jöntürk Kongreleri'nde neden Taşnak mümessilleri bulunmakta idi? 1894-96 Hamidiye Katliamları, "laik ulus yaratma" büyük planının neresine düşmekte idi? İttihat ve Terakki'ye karşı ayaklanma olarak başlayıp Ermeni pogromuna dönüşen 1909 Adana Katliamı hangi "laikçi" yapılanmanın tertibi idi? 1914'te Taşnak ve Hınçak Kongreleri'nde alınan -özetle- "savaşmayalım, savaş çıkarsa da devletin yanında olalım" kararları ve İttihat ve Terakki ile geçici işbirliği planları "İslamsızlaştırma" büyük planına dahil midir, bu komplo da Ermeniler de mi rol oynamıştı yoksa?
Eğer Hilal Kaplan yazısını bir "alternatif tarih teorisi", bir "sesli düşünme" olarak şekillendirse amenna, ilginç olur, tartışılır vs. Yalnız şu tür ifadelerin olduğu bir yazıda insan doktora tezi ciddiyeti ve inanmışlığı görüyor: "Özetle, laikçi toplum mühendisliğinin ilk aşaması gayrimüslimsizleştirme (toplumsal/dinî önderlerinden başlayarak nüfusu ve onları hatırlatan eserleri yok etme veya kapatma), ikinci aşamasıysa İslâmsızlaştırmadır."
Hilal Kaplan "Atalarınız bu çok dinli yapıyı oluşturup koruyanlardan mı, yoksa onu hoyratça harcayanlardan mı diye düşünmeye değmez mi? Çünkü ikisi aynı anda olamaz... Bir Müslüman olarak benim yüreğim ne ata fetişizmiyle ne de Avrupa Birliği müktesebatıyla bağlı; ancak ve sadece 'adaleti ayakta tutanlardan' olmamı emredene bağlı..." cümleleriyle de bu ironik çalışmasına güzel bir nokta koyuyor gerçekten. Ataların çok dinli yapıyı oluşturup koruması önkabulü, yakın tarihi bir çırpıda siler atarken, Kaplan'ın yarattığı dikotomiden sonra "ata fetişizmi"ni reddetmesini mantık ile açıklayabilmek mümkün değil, ya da benim zekamın hakim olamadığı girift bir örgü var.
Adaleti ayakta tutma isteği önemli ve bu konuda hemfikiriz, fakat tarihi böyle yeniden yazarak, günahlardan el yıkayarak, başkasının mağduriyetinden yeni mağduriyetler inşa ederek adaletin ayakta tutulabileceğini hiç zannetmiyorum.
Günün anlam ve önemine uygun olarak da Talin Suciyan'ın şu güzel yazısını dipnot olarak düşüyorum.
Ekleme: Hilal Kaplan yazısıyla ilgili bir açıklama yapmış meğer ben bu yazıyı yazarken. Açıklamasında tezini doğrudan destekleyen bir kaynak yok. Özetle: "Gayrimüslimlerin tasfiyesi ve Türk olmayan Müslümanların asimilasyonu amaçlanıyordu, İttihatçılar da laikti hepimiz biliyoruz, İslam kisvesiyle Müslümanları da kandırdılar ne yazık ki, o yüzden tezimin arkasındayım." ,
Yazımda da dediğim gibi bu ilginç bir akıl yürütme olabilir ve tartışılır, lakin bunu doktora tezi kesinliğinde yazmak, üzerine açıklamada yazıdaki tez ile alakasız alıntılar verip "ödevinde yeterince referans olmadığını fark edip cümle serpiştiren lisans öğrencisi" taktiğini benimsemek hiç ikna edici değil.
Zira sonuçlara bakıp sebep uyduran bir bilim değildir tarih.
Gelgelelim Hilal Kaplan 23 Nisan 2012 tarihli yazısında bambaşka bir kapı açtı bizlere, daha önce hiç düşünülmemişi -en azından benim bildiğim kadarıyla- yaptı ve "1915 Olayları Anadolu'yu İslamsızlaştırma hareketinin başlangıcıdır" diyerek 1915 soykırımından müslümanlara mağduriyet çıkardı. Kendisine bu yazıyı yazarken hangi birincil ve ikincil kaynaklardan yararlandığını sordum, 24 saatir cevap alamadım. Bu yüzden de bu yazının tamamen en başta bahsettiğim anakronik tekerlemeye iliştirilmiş altyapısız bir yeniden tarih yazımı denemesi olduğu kanaatim pekişti.
Kaplan'ın tezinin doğru olabilmesi için veri ile desteklenmiş birkaç önkabul lazım. Mesela öncelikle İttihatçıların kafasında "laik" bir "ulus" tanımının o zaman olduğunu, tehcirin bu amaçla yapıldığını ve daha önceki olaylarla ilişkisinin bu temelde kurulabileceğini göstermeniz lazım. Sonra destekleyici olarak Ermenilerin İttihatçı iktidarına kadar "Osmanlı'nın çok dinli, çok dilli" yapısı altında sıkıntılarının olmadığını da gösterebilmeli ki 1915'in salt yaratılmış bir "laik ulus yaratma büyük planı"nın ürünü olduğunun altını çizebilelim.
Tabii bunları yaparken, çok somut bazı şeyleri de açıklayabilmek lazım. Mesela Taşnaktsutyun (kısaca Taşnak) neden İttihat ve Terakki Cemiyeti ile 1909'a kadar işbirliği yapmıştı Abdülhamid'e karşı? Jöntürk Kongreleri'nde neden Taşnak mümessilleri bulunmakta idi? 1894-96 Hamidiye Katliamları, "laik ulus yaratma" büyük planının neresine düşmekte idi? İttihat ve Terakki'ye karşı ayaklanma olarak başlayıp Ermeni pogromuna dönüşen 1909 Adana Katliamı hangi "laikçi" yapılanmanın tertibi idi? 1914'te Taşnak ve Hınçak Kongreleri'nde alınan -özetle- "savaşmayalım, savaş çıkarsa da devletin yanında olalım" kararları ve İttihat ve Terakki ile geçici işbirliği planları "İslamsızlaştırma" büyük planına dahil midir, bu komplo da Ermeniler de mi rol oynamıştı yoksa?
Eğer Hilal Kaplan yazısını bir "alternatif tarih teorisi", bir "sesli düşünme" olarak şekillendirse amenna, ilginç olur, tartışılır vs. Yalnız şu tür ifadelerin olduğu bir yazıda insan doktora tezi ciddiyeti ve inanmışlığı görüyor: "Özetle, laikçi toplum mühendisliğinin ilk aşaması gayrimüslimsizleştirme (toplumsal/dinî önderlerinden başlayarak nüfusu ve onları hatırlatan eserleri yok etme veya kapatma), ikinci aşamasıysa İslâmsızlaştırmadır."
Hilal Kaplan "Atalarınız bu çok dinli yapıyı oluşturup koruyanlardan mı, yoksa onu hoyratça harcayanlardan mı diye düşünmeye değmez mi? Çünkü ikisi aynı anda olamaz... Bir Müslüman olarak benim yüreğim ne ata fetişizmiyle ne de Avrupa Birliği müktesebatıyla bağlı; ancak ve sadece 'adaleti ayakta tutanlardan' olmamı emredene bağlı..." cümleleriyle de bu ironik çalışmasına güzel bir nokta koyuyor gerçekten. Ataların çok dinli yapıyı oluşturup koruması önkabulü, yakın tarihi bir çırpıda siler atarken, Kaplan'ın yarattığı dikotomiden sonra "ata fetişizmi"ni reddetmesini mantık ile açıklayabilmek mümkün değil, ya da benim zekamın hakim olamadığı girift bir örgü var.
Adaleti ayakta tutma isteği önemli ve bu konuda hemfikiriz, fakat tarihi böyle yeniden yazarak, günahlardan el yıkayarak, başkasının mağduriyetinden yeni mağduriyetler inşa ederek adaletin ayakta tutulabileceğini hiç zannetmiyorum.
Günün anlam ve önemine uygun olarak da Talin Suciyan'ın şu güzel yazısını dipnot olarak düşüyorum.
Ekleme: Hilal Kaplan yazısıyla ilgili bir açıklama yapmış meğer ben bu yazıyı yazarken. Açıklamasında tezini doğrudan destekleyen bir kaynak yok. Özetle: "Gayrimüslimlerin tasfiyesi ve Türk olmayan Müslümanların asimilasyonu amaçlanıyordu, İttihatçılar da laikti hepimiz biliyoruz, İslam kisvesiyle Müslümanları da kandırdılar ne yazık ki, o yüzden tezimin arkasındayım." ,
Yazımda da dediğim gibi bu ilginç bir akıl yürütme olabilir ve tartışılır, lakin bunu doktora tezi kesinliğinde yazmak, üzerine açıklamada yazıdaki tez ile alakasız alıntılar verip "ödevinde yeterince referans olmadığını fark edip cümle serpiştiren lisans öğrencisi" taktiğini benimsemek hiç ikna edici değil.
Zira sonuçlara bakıp sebep uyduran bir bilim değildir tarih.