Sanırım Avrupa Hareketlilik Haftası olarak Türkçeleştirebileceğimiz (Çekoslavakyalılaştıramadıklarımızdanmışsınız) bir etkinlik bu. Henüz Türkiye'de pek kimsenin haberdar olmadığı, bendenizin de yakın zamanda alevlenen bisiklet sevdası nedeniyle tanıştığı bir şey. Baktım, beğendim, dedim sizlerle de paylaşayım.
Bu esnada, bakarken gördüm ki, 2002 yılında dünya çapında 23 ülkede toplam 418 kent katılmış ve bunun 79'u Türkiye'den imiş. Hatta Türkiye o sene en çok kentin katıldığı ülke imiş. Bunun yanında 2008 yılında, yukarıda görebileceğiniz, en az bir kentin katıldığı ülkeler haritasında Türkiye'nin işaretli olmadığını da fark edeceksiniz. Nasıl olduğunu gerçekten merak ettim, ama ben Wiki'nin yalancısıyım (Sonradan gelen ek: katılımcı kentlere baktım ve orada ne mutlu ki Muğla ve Bodrum'u gördüm. Haritanın hazırlanmasından sonra katılınmış demek ki...).
Her neyse, ne diyorduk? Her sene Eylül ayının 3. haftası boyunca kutlanan bu söz konusu hafta boyunca, her sene farklı temalar çerçevesinde etkinlikler düzenleniyor ve daha sağlıklı ve çevre dostu ulaşım teşvik ediliyor. 16-22 Eylül tarihlerine denk gelen bu seneki haftanın teması "Travel Smarter, Live Better". Çirkin bir çeviri olacak ama "Daha akıllıca yolculuk edin, daha iyi yaşayın." diyebiliriz sanırım. Katılımcı kentlerin, bu çerçevede obezite, aşırı kilo ve fiziksel hareketsizliğe karşı "aktif ulaşım"ı teşvik etmesi ve böylece aynı zamanda da fiziksel ve zihinsel durumlarını iyileştirme yönünde çalışması bekleniyor. Sürdürülebilir ulaşımın aynı zamanda genel olarak şehirlerdeki yaşam kalitesini artırdığına, hava ve gürültü kirliliğini azalttığına ve kazalarla birlikte bütün olumsuzluklarıyla trafiğin (stres, yüksek yakıt tüketimi, zaman kaybı...) de azaltıldığına yardımcı olduğuna vurgu yapılıyor.
Türkiye'de bu sene bu etkinliğe ilişkin pek bir şey göremedim (harita doğru söylüyor sanırım) ama Facebook'ta İzmir'in Perşembe Akşamı Bisikletçileri'nin (PAB) bir etkinliğine rastgeldim. Her ne kadar doğrudan bu etkinliği destekleyebilecek olmasam da, bu haftayı da bisiklet üstünde geçirdim elimden geldiğince. Geçtiğimiz perşembe akşamı Ankara PAB Kızılay grubunun turuna katılmıştım, ama bu etkinliğe ilişkin tek kelime geçmemişti. İzmir'deki grup fersah fersah ileride zaten Türkiye'deki diğerlerine göre, ama Ankara'da da hiç olmazsa birilerinin haberdar olması, etkinliğin bir yerlerine sıkıştırması, molada bir sözünün geçmesi vs. çok güzel olurdu. Etkinliği doğal olarak, herhangi bir ekstra çaba göstermeden destekleyebilecek bir grup içerisinde EMW adının geçmemesi üzücü.
Şu an bisiklet odaklı düşündüğüm için biraz yanlı bir yazı oluyor, ancak belirtmeden geçmeyeyim; EMW, "bisiklet" odaklı bir hafta değil, bisikleti de kapsamakla birlikte, her türlü düşük tüketimli, sağlıklı, aktif hareketi de içeren bir hareket. Yani buna arabanın kontağını bir haftalığına (Özellikle de son günü, yani bu sene 22 Eylül'de) kapatıp toplu taşımayı tercih etmek de dahil, carpooling denen "araba paylaşma" (araba paylaşma tam olarak carpooling değil ama idare ediverin) da, yürümek de...
Bunun Tayyiplisini yapsak insanlar yanlarına birini almaya mı
yoksa yalnız yola çıkmaya mı çabalar acaba? Hmm...
Şuradan görebileceğiniz broşürle biraz daha net bilgi edinebilir, internet sitesini gezerek daha ayrıntılı fikir sahibi olabilirsiniz. Son olarak, bu broşürden hiç olmazsa "vatandaş olarak ne yapabilirim?" bölümünü çeviresim geldi;
"- Önemli toplu taşıma duraklarına/istasyonlarına veya işyerime yakın bir yerde oturabilirim.
- Kendi arabamdan başka, yürümek, bisiklet, toplu taşıma, carpooling veya araba paylaşma alternatiflerini kullanabilirim.
- Esnek çalışma saatleri veya evden çalışmayı talep edebilirim.
- Arabamı kullanmam gerektiğinde olabildiğince az yakıt tüketerek kullanıp neden olduğum emisyonu düşürebilir, hız kurallarına riayet edebilir, arabanın sağlıklı çalışıyor olmasını ve lastiklerin uygun derecede şişirilmiş olmasını sağlayabilirim.
- İşverimin bir "işyeri ulaşım planı" hazırlamasını talep edebilirim.
- Çocuklarım için en yakın okulu tercih edip, okula giden diğer çocuklarla birlikte ayaklı veya bisikletli otobüslere katılmalarını sağlayabilirim (ayaklı otobüsün ne olduğunu merak ettiyseniz şöyle buyrun).
- Çocuklarımın toplu taşımayla, ulaşım saatleriyle ve bağımsız ulaşımla aşina olmalarını sağlayabilirim.
- Sınırları dahilinde yaşıyor olduğum yerel yönetimin, bisikletliler, yayalar ve toplu taşıma için gerekli şeylerin yapılmasını desteklediğimi bilmesini sağlayabilirim."
Bu çevirdiğim metnin göze/kulağa fazla "Avrupai" geldiğinin farkındayım, ama yine de bize de uyanlar var neyse ki. İngilizce okurken bu kadar garip gelmiyor da, Türkçeye çevirince bir dank etti. Yarınki planım, Kızılay'a taşınıp, işe bisikletle gidip, bisikleti güvenlik açısından 4. kattaki ofisime park edip, işverenimden esnek çalışma saatleri veya evden çalışmayı teklif edip, diğer çalışanlar için işyeri ulaşım planı önerip, çocuklarımı da yalnız başına, şoföre emanet etmeden dolmuşa otobüse bindirip bir yere gönderdikten sonra, belediyeye gidip bisiklet yolu istemek. Sonra da ver elini Bakırköy...
Umutsuz olmamak lazım yine de yahu, bugün 1 tanesi uyuyorsa yarın 3 tanesi öbür gün 5 tanesi uyar bize. Yavaş yavaş... Acelemiz yok? Ben en azından kalan 2 günü bisikletimle geçirme niyetindeyim, varsa Ankara'dan katılmak isteyen, bekleriz efen'im... Yarın İstanbul Yolu, ertesi gün belki Ankara Üniversitesi Beşevler kampüsü, 23'ü akşamı Kızılay veya Çayyolu PAB turu. Oh, mis!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder