10 Ekim 2010'da, yani 10.10.10 itibariyle dünya çapında bir etkinlik düzenlenecek. Türkiye'nin de 10 kentle bu etkinliğe katılması planlanıyor, şu an için 8 kentte hazırlıklar devam etmekte (Ankara, Yalova, Eskişehir, Antalya, Bursa, İzmir, Adana, Trabzon). İstanbul neden listede yok, ben de merak ettim.
Sol sütunda da bu yazıya koyduğum logoyu görüp merak etmiş olabilirsiniz. Öyleyse ne güzel. Etkinliğe ilişkin oldukça detaylı bir sayfa var: 350.org. 350, bilim insanlarının atmosferdeki karbondioksit miktarı için üst sınır olduğunu söyledikleri miktar (1 milyon parçacıkta 350 yani) imiş. Dolayısıyla, etkinliğin temel amacı, şu an 390 ppm'de bulunan karbondioksit oranını, tehlikeli üst sınır olarak görülen 350 ppm'in altına çekilmesinin gereğine ve çevreye ilişkin bir duyarlık, farkındalık yaratmak.
Ben biraz daha etkinliğin Ankara'yla ilgili kısmından bahsedeyim. Ankara -aslında sanırım genel olarak Türkiye- ayağına ilişkin bir blog da şurada. Bu her şeyin 10'lu olması meselesine uygun olarak, 10 Ekim Pazar sabahı saat 10:10'da Gençlik Parkı'nda bir buluşma planlanmış. Oradan hareket 11:00, daha sonra Kuğulupark'a geçiş ve 12:00'de basın açıklamasıyla birlikte bisiklet yolu açılışı. Bisiklet yolu açılışı deyince hemen heyecanlanmamak gerek tabii; siyasetçilerin davet edilmediği bu organizasyon tepkisel bir organizasyon olduğu için, stickerlarla belirlenmiş bir "sanal bisiklet yolu" açılışı olacak. Etkinliğe 350 kişinin katılımı hedefleniyor, bilmiyorum bu mümkün olur mu... Aslında Perşembe Akşamı Bisikletçileri Ankara grubunun Facebook'taki grup sayfasında an itibariyle 763 üye görünüyor, ama tabii ki yağmura, çamura, havaya da çok bağlı bir şey. Bakalım...
Bu arada Eryaman civarından katılması çok muhtemel bendeniz de dahil en az 4 kişi bildiğim için, Eryaman'dan grup olarak gidecek bir kısım insan olması da güzel olabilir. Aklıma düşen bu karpuz kabuğu başka birilerinin de aklına düşse ne güzel olur! O zaman ilk adımı atalım, saat 9:00'da Optimum'daki otobüs durağında buluşalım diyelim mesela? Gelen, gelmek isteyen, katılmak isteyen olursa burada yorumlardan haberleşiriz.
Biraz ters olacak ama, sabah sabah (öğlen olmuş gerçi) kafamı toparlayamadığım için idare ediverin, 30 Eylül'deki (yani yarın akşam) film gösteriminden de bahsedeyim. Geçen sene yine bir gösterimi yapılmış, bu sene de ücretsiz olarak gösterilecek olan Aptallık Çağı (IMDB). Ben izleyememiştim, hatta ruhum bile duymamıştı, bu sefer izlemek istiyorum, merak ettim. 2050 yılından bugüne dönüp bakan bir aktivisti konu alan film, "çevrenin yok oluşunu durdurabilir mişiz, bizim kafa güzel miymiş de ne b.k yemiş bu hale getirmişiz?" sorusu etrafında dönüyor imiş. Her perşembe 20:00'de olan tur, bu hafta 19:30'da yine Güvenpark heykelden başlayacak, Kuğulu Park ve Tunalı Hilmi'den kısa bir turun ardından Kennedy'deki Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde gösterime geçilecek. Gösterimin ve bağlantılı kısa turun Facebook etkinlik sayfaları şurada ve burada.
Yarın akşam gösterimde, 10 Ekim'de eylemde görüşmek üzere...
Yarın akşam gösterimde, 10 Ekim'de eylemde görüşmek üzere...
1 yorum:
Simdi bunu okuyunca aklima cesit cesit dusunceler geldi. Keeling Curve diye bir egri var, zamaninda cesitli gazlarin emisyonunu olcmek isteyen kimi bilim insanlari, Hawaiiye gidip Maula Loa observatory diye bir yer kuruyorlar. Mantik su: Hawaiide mis gibi hava vardir, olcecegimiz gazlar da atmosferde karisip karisip bize pek bi homojen sitayla gelir. Neyse, bilimum gazlari olcerken oylesine CO2 de olcuyorlar hani control variable olsun, oyle kenarda onu da olcelim diye. Bi bakiyolar bi iniyo bi cikiyor. Allahallah derken farkediyorlar ki mevsimsel takiliyor bu gaz miktari. Kuzey yari kuredeki vegetation yani ormanlar otlar bi de denizdeki fotosentetik plankton yazin cosuyor kisin az cosuyor. Neyse efendim, o kadar bayik ki paralari kesiliyor adamlarin ee yani CO2 hoho diyerek. ama sonra bi sekilde para bulup devam ediyorlar ve boyle C02nin uzun vadede esasinda abuksubuk bir sekilde arttigini farkediyorlar, unlu oluyorlar. Bizim yaktigimiz karbon minik izotop boyle minik hafif 12C oldugu icin boyle belli de oluyor zaten costurma faktorunun insan yakimi karbondioksit oldugu. Atmosterdeki CO2nin sadece yuzde besi bizim ama ona ragmen cilginlar gibi 388 ppmye cikarttirmisiz. Endustriyel devrim oncesindeki dogal pattern 274-298 arasiymis. ondan once ise Milankovitch saykılları denen donguden dolayi (dunyanin gunes etrafinda donumu, dunya eksen yamulmasi, dunya yorunge yamulmasi etkilerinin toplami) karbon miktari hep azalip artmis ama 300leri filan hic bulmamis. Dunya genc bir topcukkene Kanadada bile yagmurormanlarina benzer coskun ormanlar super sicakliklar efendime soyliyim dev arthropodlar dinozorlar falan varmis ama karbon cosumu hic bu kadar yukselmemis. O yuzden uzun vadede sakat bir durumlar soz konusu. Karbonun yaninda esasinda metandir yok nitrous oksitlerdir, kloroflorokarbonlardir bilimum baska sera gazlarina da dikkat etmek lazim. Ammawuelakin, nacizane gorusum simdi yani 350ye cekelim hadi hoppa cok da uygulanabilir bir yaklasim degil. Millet daha Kyoto imzalamiyor! Ama film falan guzel seyler bunlar tabi. Ece Ozalp sundu.
Yorum Gönder