2011 Uludere katliamı: 29 Aralık 2011. http://yalnizdegilsinvan.wordpress.com

6 Temmuz 2009 Pazartesi

İran Seçim Sistemi 101

İran'da kimin kimi seçtiğini veya atadığını gösteren bir grafik hazırladım sizler için. Aşağıda gördüğünüz seçimlerin nasıl olması gerektiği. Bir de hemen ilave edelim: Hem Bakanlar Kurulu hem de Parlamento Dini Lider tarafından seçilmediği halde O'nun onayını almak zorunda.

Sarah Palin Neden İstifa Etti?

Uzmanların söylediklerine bakılırsa Sarah Palin'in Alaska Valiliği'nden istifa etmesini aşağıdaki üç nedenden biri tetikledi: 1. 2012 ABD başkanlık seçimlerine hazırlanma isteği; 2. Medyanın ve siyasi görevinin kendisine, beş çocuğuna ve ailesine zarar vermeye başlaması ve Palin'in ailesini koruma isteği; 3. Pek temiz bir siyasetçi olmadığı anlaşılması ve yasal yoldan yüklü miktarda para kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalması. Cumhuriyetçilerin Palin'in bir daha Başkanlık seçimlerine katılmasına olanak vereceklerini hiç zannetmiyorum. Hadi diyelim olmadık şeyler oldu ve Palin aday oldu...Bu ancak ve ancak Obama'nın 2012 seçimlerini garantilemesini sağlar (eğer ikinci kere seçimlere katılırsa). Obama rahat bir nefes almış, Cuma akşamı içten içe gülmüştür.

2 Temmuz 2009 Perşembe

Küçülme

Daha önce bu blog'da, IMF ile anlaşma yapılmamasını ve de artan işsizliğin "kadınlar da iş arıyor o yüzden" şeklinde yorumlanmasını eleştirmiş; krizin etkilerinin, bu önlemsizlik halinde, artarak geleceğine dikkat çekmiştik.
%13.8'lik küçülme rakamı yüzümüze acı gerçeği vurdu. İşsizlik oranında da, hemen hemen dengimiz ülkeler arasında İspanya'dan sonra, en büyük rakam gene bizde.
Peki ne olacak? Öncelikle, IMF ile anlaşma yapılıp para akışı sağlanmalı; ki bunun ehemmiyetini daha 3 ay önce vurgulamıştık zaten.
İkinci önerinin sebepleri, şuncacık bir blog yazısında uzun uzadıya irdelenemez; yorumlarda diğer ekonomist arkadaşların katkısını da beklerim o yüzden. Ben konu hakkında kısaca bilgi verip "Acaba?" sorusunu sormakla yetineceğim.
Para politikasındaki temel mantık şu şekilde işler: Faizleri indirirsiniz, piyasaya daha fazla para salarsınız, ekonomiyi canlandırmış olursunuz; lakin bu enflasyon artışına, ve de paranızın diğer para birimleri karşısında değer kaybetmesine neden olur. "Yok param değer kaybetmesin" derseniz, piyasaya kapital giriş-çıkışını limitlersiniz ki (uluslararası piyasalara entegrasyonu azaltırsınız), sizin paranız belli bir değerde kalsın. İşte bu sebepten; modern makroekonomide "üçlem" diye bir olgu ortaya atılmıştır. Bir ülke, aynı anda hem sabit kur, hem bağımsız para politikası, hem de sınırlamasız kapital akışına sahip olamaz; bunların ancak ikisi geçerlidir.
İçinde bulunduğumuz durumda Türkiye'nin önünde enflasyon, cari açık ve küçülme tehlikeleri var. Bu sebeple tam olarak bir sakal-bıyık ikilemi, hatta "üçlem"i içindeyiz. Cari açığın finansmanı için yabancı yatırıma ihtiyacımız var, ihracat desek Türk lirası değer kazanmamalı, ama özellikle şu küçülme ve kriz ortamında enflasyona da dikkat etmeliyiz vs.
Yukarıda değindiğim acaba sorusu şu: Kur rejimindeki bir değişiklik içinde bulunduğumuz durumdan çıkmamıza yardımcı olur mu? Cari açık finansmanını kolaylaştırmak için bir sabit kur ayarlaması iyi gelir mi? Dolar rezervimizin sağlamlığı, fakat önümüzdeki dönemde erime riski böyle bir politikayı teşvik eder mi? Bu hamle risk primini düşürüp güven tazeleme yolunda bir adım olarak gösterilebilir mi?
Düşünmekte yarar var sanki.

Rejim Bekçiliği

Malumunuz, Başbakan Erdoğan Emniyet Teşkilatı'nın kuruluş yıldönümünde "Türk polisi rejimin güvencesidir" dedi. Sonra, tabii ki, gelsin tartışmalar.
Ülkemizin önde gelen "demokrat" kesiminin aldığı tutum muhtelif. Kimisi diyor ki "Olur mu öyle iş yahu! Rejimin bekçisi ordudur." Diğeri de diyor ki "Başbakanımız doğru söylemiş, eleştirenler hep zaten ordu şakşakçısı, darbeci!"
Sonra sözde uzlaşmacılar var; diyorlar ki "Rejimin bekçisi bir tane mi olur? Bir sürü bekçi vardır, boşuna tartışmayalım."
Ben de diyorum ki; "Ulan rejimin bekçisi mi olur? Rejim halk ile, halk için vardır. Polisi, orduyu bekçi tayin edersiniz; sonra da statükocu diye ötersiniz, demokrasi tehlikede dersiniz."
Kim daha demokrat, onu siz seçin.

16 Yıl Oldu...

Oldu da ne oldu?
Yakanları savunanlar Adalet Bakanı oldu. Meydana çıkıp bağrınanlar milletvekili oldu. O gün sessiz kalanlar iktidar koltuğundan indi, sorarsan demokrat oldu. Oralar bir ara kebapçı oldu. Anmak kimilerine göre gereksiz oldu. Katliamın adı olay oldu.
Peki ya n'oldu? Nesimi, Asım, Metin, Muhlis, Muhibe, Hasret ve niceleri kül oldu.
Kül olanlar, siz rahat uyuyun. Diğerlerinin gözüne uyku girmeyeceği günler gelince biz sizi uyandırırız. O zamana kadar ayaktayız zaten.

1 Temmuz 2009 Çarşamba

Bu Nedir?

17. Yukarıdaki resme en uygun diyaloğu seçiniz.
a) - Vakit de geç oldu, biz artık kalkalım.
- Aaa, vallaha olmaz. Daha karpuz keseceğiz.
b) - N'oldu ayaklandınız?
- (fısıltıyla) Şu adam da bir sahip çıkamıyor yahu bağırsaklarına. Pööf.
c) - Anaa, uçak geçiyor lan?
- Yahu bırakın çocuk musunuz, hiç mi görmediniz uçak?
d) - Devrim şehitleri için 1 dakikalık saygı duruşuna kalkalım.
- Devrim sensin... Kalkmıyorum ben.

Dış Mihraklar

Ne zamandır duymamıştınız bu lafı değil mi? Ben de. Duyunca çok mutlu oldum.
Nereden mi çıktı bu? Yeni kabine sonucunda sentezlenen Çevre ve Orman Bakanlığı (nasıl olsa ikisini de korumuyoruz, niye ayrı ayrı bakanlık maaşı verelim ki? İsraf.) koltuğunun sahibi Veysel Eroğlu söylemiş bir toplantıda. Demiş ki:
"Türkiye’nin bölgesel bir güç olmasını istemeyen bazı mihraklar, hatta bazı ülkelerin temsilcileri, maalesef bu barajın önüne set çekmek istiyorlar."
Sonrasında da "Dış mihraklar sözüyle kimleri kast ediyorsunuz?" sorusuna, şu karşılığı vermiş:
"Hangi ülkelerin bu konuda o bölgedeki insanları tahrik ettiğini, bu projenin önünü kesmek için ne büyük gayretler içerisinde olduğunu herkes biliyor. Bazı Türkiye’yi bölmek isteyenler de bunu çok açık biliyor."
Yahu biz ne kadar gerizekalıymışız? Meğerse Hasankeyf Barajı Türkiye'yi bölgesel güç yapacak kadar önemli bir barajmış; ama biz dış mihrakların gazına geliyormuşuz. Kültür falan diyormuşuz bir de utanmadan.
Hem zaten Bergama'da siyanürle altın aranmasına "sağlık" gibi fasa fiso bir sebeple karşı çıkanlar da bu dış mihraklar değil miydi? Çernobil sonrasında "Çayda radyasyon var." diyen mihraklara cevabı ekran karşısında hüpürdetme metoduyla vermemiş miydik?
Kimilerinin ağzına baraj takmak lazım ki sussunlar. Neydi gavurcası? Hah, dental dam.

30 Haziran 2009 Salı

Neo-Satanizm

Ne o? Emoizm.
Haber üzücü. 13 ve 14 yaşındaki iki kız çocuğu 7 gündür kayıp. Bronx Hayvanat Bahçesi'nde olandan daha çeşitli hayvanların varlığını sürdürdüğü ülkemizde, insanın aklına ne yazık ki çok kötü şeyler de gelebiliyor. Lakin haberi yapan muhabirin aklına daha da acayip şeyler gelmiş:
Bir başka iddiaya göre ise iki çocuk siyah oje, düşük bel kare pantolon, convers ayakkabıları ile dikkat çeken ve kendilerine "EMO"lar diyen bir punk gruba üye oldu.
Farklı görüşünüş ve konuşmaları ile dikkat çeken grup üyelerinin kendi aralarında kullandıkları farklı bir dilleri var.
Bütün yazım hatalarını bir yana koyalım. Emo'lar grubu nedir? Siyah ojeleri ile dikkat çeken kızların haber fotoğrafında, niye tırnaklarında siyah oje yok? Düşük bel kare pantolon ne demek, üçgen pantolon da mı var? Emo'lar kendi aralarında nasıl bir dille anlaşıyorlar, kuş dili mi? Bu haber converse satışlarını nasıl etkiler? Ne içiyorsunuz lan bu haberleri yaparken?
Populistim ezelden/gönlüm geçmez güzelden.

Michael Jackson'ı Nasıl Bilirdiniz?

Hepimizin bildiği üzere, Michael Jackson kardeşimiz Regaip Kandili günü hayata gözlerini yumdu. Tabii bu da, kendisinin ne kadar mübarek olduğunu gösterir. Eh, biz de, memleketçe, bu mübarekliği ödüllendirmek için elimizden geleni ardımıza koymamalıyız tabii.
Bir süre öncesine kadar "Michael Jackson ilahi söylemiş" geyiği döndüydü ki, bu Neil Armstrong'un ayda ezan sesi duyup Müslüman olması ve de Cousteau'nun Cebelitarık Boğazı'nı görüp Müslüman olması rivayetinden sonraki en bomba 3. "yalan Müslümanlık" hikayesi olmaya aday bir haberdi. Sonra ilahiyi söyleyenin Güney Afrika'lı biri olduğu ortaya çıktı da, efsane çabuk söndü.
Aslında beni hayal kırıklığına uğratan gazete Vakit oldu. Hüseyin Üzmez'e kucak açmış bir organın Michael Jackson'un Müslümanlığı konusunda daha hassas olmasını beklerdim, üzüldüm. Irkçılık yaptılar kanımca.
Benim esas derdim başka ama burada:
Mardin'in Mercimekli Köyü'nde, Jackson'ın gıyabında bir cenaze namazı kılınmış. Resimde bize en yakın olan şirin ufaklık kılmamış ama pek o namazı; ki sanırım kendisi dağıtılan taziye helvası ve ekmek için gelmiş oraya. Pek tombul bir şey zaten.
Yalnız Michael Jackson için "sanat güneşi" demişler konuşmada. Halbuki bizim sanat güneşimiz tektir:
Başka bir üzücü detay da, aynı gün kaybettiğimiz, Charlie'nin biricik meleği Farrah Fawcett'ın güme gitmesi. Gerçi kendisi vakt-i zamanında Şener Şen tarafından bile reddedilmişti:
Not: Ölmemizin sebebi, ölümü bir kaçınılmazlık olarak görmemizdir. - Kafası iyi Stewie McGriffin.

Firefox 3.5 Sıcak Sıcak!

Beni ve muhtemelen pek çok başka internet kullanıcısını Internet Explorer illetinden kurtaran, sekme nimetiyle tanıştıran ilk göz ağrım Firefox bugün "bi' yaşına daha giriyor"! Bütün dünyada yerel olarak saatler 3:50'yi gösterdiğinde FF severler çıldıracak, tweet'ecek, bloglardan, Feysbuk'tan dünyaya "FF 3.5 geliyor, tükenmeden alın!" diye haykıracak. Kod adı Shiretoko olan FF 3.5'ta (bir ek$i sözlük yazarının deyimiyle "Firefox yusuf yusuf") aşağıdaki ilk videoda da görebileceğiniz üzere birkaç yenilik var. Gerçi zaten yenilik olmasa neden yeni versiyon sürülsün ama.. Mike Beltzner Bey'in bize FF 3.5'in nimetlerini anlattığı video İngilizce olduğu için burada ben özetleyivereyim;
  1. FF 3.5 daha hızlı! Diğer tarayıcıları bilmiyorum, ama önceki versiyonlarına göre oldukça daha hızlı olduğu söylenmekte.
  2. Daha gizli! "Pornocu modu" olarak adlandırılan "gizli gezinti" (private browsing) imkânı Google Chrome'dan sonra, FF 3.5'ta da hayata geçirilmiş. Videoda verilen örneği de verelim; mesela bir arkadaşınıza hediye aldınız ve bilmesini istemiyor musunuz? Hemen oradan tıklayıp "son 1 saat içinde girip çıkılan hiçbir şeyi hatırlama sakın!" diyorsunuz ve da taa! İzinizi kaybettirdiniz bile! Ayrıca seçici bellek kaybı uygulayıp yalnızca belli siteleri, belli adresleri hatırlamamasını sağlamanız da mümkün. Firefox'un önceki sürümlerinde Stealther tarzı eklentilerin sağlantıları bu sefer programa dahil varsayılan özellikler olarak geliyor. Sevgililerine güzel sürprizler yapmak isteyenlere ve kötü sürprizler yapmak istemeyenlere hayırlı olsun!
  3. Normalde mevcut pencereyi açık olan sekmelerle birlikte kaydedip kapatma ve bir pencerede kapatılan son birkaç sekmeyi geri açabilme özelliği vardı eski sürümlerde. 3.5'te ise yalnızca kapatılan son birkaç sekmeyi değil, daha önce kapatılmış son birkaç pencereyi bütünüyle belleğinde tutuyor FF ve tuttuğunuzu geri getiriyor. Artık Firefox'un belleği benimkinden daha güçlü..
  4. Bir başka yeni özellikse herhangi bir eklentiye ihtiyaç duymadan video oynatabilmesi. Bunun kapsamını bilmiyorum, ama görünüşe bakılırsa oynatılan herhangi bir videoda FF'un bir becerisi olarak sesi açma/kısma, videoyu şıp diye kaydediverme gibi özellikler eklenmiş. Benim an itibariyle kullanmakta olduğum DownloadHelper eklentisine gerek kalmıyor gibi.. Bir de bu "açık video" sisteminin başka öğelerle etkileşebildiğini söylemişler ama o beni aşar, anlayan bana da anlatıversin.
  5. Yerelleştirilmiş gezinti özelliği, bulunduğunuz konumdan FF 3.5'i haberdar etmenize ve yaptığınız türlü eylemde size daha çok uyabilecek sonuçlar getirmesine yarıyor. Henüz denemedim, ama tutup da almayı düşündüğüm bisiklet kaskı için bana Pakistan'dan sonuç getirmemesi güzel olur tabii..
  6. İndirilebilir yazı tipleri eklenmiş, güzel olmuş. Ayrıca özellikle tasarımcı/programcı insanlar için eklenen bir dizi özellik var ki, oh oh.. Çok şahane! Burada anlatmakla bitiremem, kendileri baksınlar onun için en iyisi.
  7. Windows, Mac ve Linux uyumlu, 70 dile çevrilmiş.
  8. Görüntüsünü değiştirebilmek, kişiselleştirebilmek için yeni özellikler eklenmiş. Tükettiği RAM az geliyorsa (yuh size!), biraz da görüntüsüyle orasıyla burasıyla oynayıp bilgisayarınızı daha fazla kasabilirsiniz. Bence gerek yok ama güzel de görünüyor kerata be?
Görünüşe bakılırsa, FF severler olarak FF 3.5'ten de yine gayet memnun kalacağız. Her ne kadar biraz RAM oburu olsa da, zaman zaman mecburiyetten kullandığım IE ve çok sade ve pratik olduğu için tercih edebildiğim Google Chrome'a göre bence hala üstün bir tarayıcı. Safari kullanmak için fazla tutucuyum, her şeyi ters geliyor ve Opera da ücretliydi sanırım? Dolayısıyla hem ilk göz ağrım olması, hem internet kullanımını fazlasıyla kolaylaştıran (örn., Mouse Gestures Redox) ve keyifli hale getiren (örn., StumbleUpon!) sayısız eklentisi, hem de çok açıdan kişiselleştirilebilir, orasının burasının kurcalanabilir olması ve bu versiyonunda da bir dizi eksik gediğinin giderilmiş olması ve tükettiği onca RAM'in biraz daha hakkını verecek olması itibariyle diğer tarayıcılara tercih edeceğimdir kendisini. Herkese de çılgınca öneririm! FF 3.5 TSİ bugün saat 17:00'de kullanıma sunuluyor! TSİ yarın sabah 9:50'de dünya çapında bir "küresel süper çılgın kutlama şoku" olacak benzer şekilde. TSİ bugün saat 3:50'de yavru şokların yerel yansımaları çerçevesinde Türkiye'de FF 3.5 için çıldırmak isteyenler şuralardan buyursun; - Shock 'n' Share on Facebook - Shock 'n' Roll with Firefox 3.5 on Twitter - Twitter'da sizin gibi saati 3:50'yi gösterende çıldıranları görmek için buraya tıklayın. - Facebook'tan insanlara abuk subuk ücretsiz FF hediyeleri göndermek için buraya tıklayın. - Saat 3:50 hareketlenmecesiyle ve isterseniz nasıl katkı sağlayabileceğinizle ilgili ayrıntılı bilgi (İngilizce) için buraya tıklayın. Düdüt: Sağ üstteki FF ikonu sizi herkese yetecek kadar FF 3.5 bulunan bir yere götürecek. Oradan gidemezseniz bir de buradan deneyin. Yetmezse, sona ve donakalırsanız beni bulun, ben göndereyim size ihtiyacınız kadar. Ama şu an bende de yok, zorlamayın. Yarım saat sabır, saat 16:29. Düdüt 2: Sıradaki bağlantımız tüm "Ner'de kaldı yahu?" diye merak edenlere gelsin: FF 3.5 Release & Tracking Schedule (Beltzner'la konuştum, haberler iyi. 18:15'te hazır olacağını söylüyor, selamı var.) Düdüt 3: ...ve beklenen an geldi! Şuraya geldi. 18:43 Düdüt 4: Buradan da dünya çapında FF 3.5 indirilen yerleri görebilirsiniz. 18:52 Düdüt 5: Terfi ettim, ve fakat 12 eklentimden pek severek kullandığım -hatta bu yazıda da yer verdiğim- Mouse Gestures Redox ve Dictionary Tooltip eklentilerim uyumsuz kaldı. Neyse ki gani gani eklenti var ve dictionary tooltip'in yokluğunu Babelfish Instant Translation sayesinde hissetmeyeceğim gibi görünüyor. Mouse gestures redox yerine de Fire Gestures ediniverdim, eskisinden iyi oldu allaama! 19:21 Bu arada son olarak eklemeden edemeyeceğim, videodaki Mike Beltzner bana Gürgen Öz'ü android.