2011 Uludere katliamı: 29 Aralık 2011. http://yalnizdegilsinvan.wordpress.com
TÜRKLÜK etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
TÜRKLÜK etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Mart 2010 Pazartesi

Batıyor Kardeşim #5 - Türk Olmak

Grizu Darbe Planı'nın yaratıcısı Asım Yıldırım vukuatı tek değil tabii, kendisinin bir aralar forward e-mail çılgınlığı ile coşan bir "Türk olmak" videosu vardı. (link) O videonun üslubundan içeriğine çok şey batmakta bana, ama en güzel cevabı aşağıdaki gibi vereceiğimi düşündüm "ateşe ateşle karşılık ver" hesabı.


"Türk olmak tarihi biliyormuş gibi yapıp bilmemektir. Türk olmak, "borcunu ödüyoruz" diye şikayet ettiğin Osmanlı Devleti'nin 600 yıllık tarihiyle övünmektir. Osmanlı Devleti'nin yükselişini özene bezene anlatıp düşüşünü üstünkörü geçtikten sonra "İnsan tarihini bilmeli, ders almalı!" gibi beylik laflar edebilmektir. Türk olmak "16 devlet kurduk tarihte" deyip, o kurduğu 16 devleti de yıkmış olduğunu es geçmektir. Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşı'nda şehit olanların sayısını her on senede bir birkaç kat arttırmaktır Türk olmak. Türk olmak, Kurtuluş Savaşı'nda gelen Rus yardımlarını unutmak, " ne diplomasisi, tam bağımsızlık höyt!" diye bağırabilmektir. Şeyh Bedrettin'i, Pir Sultan'ı, Edibali'yi, Kaygusuz'u bilmemektir, Nazım ile Necip Fazıl'ı kutuplaştırmaktır. Türk olmak, göçebe yaşayıp devlet(!) kurabilmektir; Talas, Mohaç, İstanbul ekseninde yaşamaktır tarihi.

Türk olmak, memleketteki bütün sorunların dış mihraklar sebebiyle çıktığına inanmaktır. Dış mihrakların olmadığı yerde iç mihrak yaratmaktır Türk olmak. Vatandaşını kendisinden aşağıda görebilmek, başarılı olanı ise "kesin satılmıştır bu" diye yargılayabilmek, aşağı çekmektir.

Türk olmak kendinle sürekli çelişebilmektir. Türk olmak, etrafa "biraz şüpheci olacaksın abi!" diye bilgiçlik taslarken, tüm komplo teorilerine sorgusuz sualsiz inanmaktır. Bir tek Yahudi bile tanımadan "Yahudiler tüm dünyayı yönetiyor oğlum!" diyebilmektir. Türk olmak, Ermeni Soykırımı konusunda "100 yıl önceki şeyden dolayı ben niye özür diliyorum ben mi yaptım?" dedikten sonra, "Yahudileri biz kurtardık olm Nazi soykırımından kaç yıl önce!" deyip övünmektir. Türk olmak, çoğu teçhizatını Amerika'dan satın alan bir ordunun bizi Amerikan emperyalizmine karşı koruyan yegane güç olduğuna inanmaktır. Türk olmak, Amerika'nın 11 Eylül'ü kendi düzenlediğine inanırken, Türk ordusunun "asla cami bombalamayacağını" savunmaktır.

Türk olmak farklılıklara tolerans göstermemektir. Kürtler çok milliyetçi diye şikayet edip kendin milliyetçi olmaktır Türk olmak. "Bunlar Müslümansa biz neyiz?" diyerek dini tek doğru haline indirgemektir, fakat bir yandan da din ve devlet işlerinin ayrılığına inanmaktır. Türk olmak "ne mozayiği ulan mermer!" diyebilmektir. Türk olmak, "laik" bir devlette "misyonerliği suç ilan edebilmektir. Türk olmak, rahip, papaz, şaman, dede vs. tanımamak, imamın varlık ve birliğine inanmaktır.

Türk olmak, sürekli benimseyici, sahiplenici olmaktır. Türk olmak, 72.5 milletin aslında Türk olduğuna can-ı gönülden inanmaktır.

Türk olmak değişebilmektir, çok yüzlü olmaktır. "Üç verdik üç alacağız", "demokrasi amaç değil araçtır", "kanlı mı olacak kansız mı?", "Dersim'de analar ağlamadı mı?" dedikten sonra demokrat olabilmektir. Geçmişte "şeriatçı bu, çağdaşlık karşıtı, Avrupa Birliği'ne girmemizi engelliyor" dediğin adama, 10 sene sonra "Ne güzel adam, bak AB'ye de karşı" diyebilmek, onunla aynı söylemi paylaşmış adama "hem şeriatçı hem de AB'ci!" diye kızabilmektir Türk olmak.

Türk olmak, (kendi) kutsal değerler(in)e sahip çıkmaktır. Kendi kutsalında olmayan Yahudilik, Hristiyanlık vs. dinleri; siyahi, Asyalı vs. etnisiteleri, Ermeni, Rum gibi milletleri aşağıladıktan sonra laf Türk'e ve İslam'a gelince aslan kesilmektir. "Biz benzemeyiz kimseye!" diye övünmek, dışlanınca sövmektir; "Birimiz Dünya'ya bedeliz!" diye böbürlenip "Hep hor görülüyoruz, kimse bizi sevmiyor" diye üzülmektir Türk olmak.

Türk olmak, ordusunun dünya çapında başarısıyla övünüp, "Her Türk asker doğar" deyip; o övünülesi ordusundan üyesi olduğu NATO yararlanmak isteyince çemkirmektir. Asker/erkek doğduğu halde, askerlik dönemi geldiğinde bin dereden su getirerek zorla askere gitmektir Türk olmak.

Türk olmak, düşünce özgürlüğüne saygı duymaktır, ama sadece saygı duymak. Düşüncelerinden dolayı eleştirilince "Hani özgürdüm!" diye bağırmak, kavramları karıştırmaktır. "G.te g.t denir" lafını türlü meclislerde alıntılayıp, sonra birisi ona "faşist" deyince ortalığı velveleye vermektir. Türk olmak "Tek vatan, tek halk demek faşistlik mi?" diye sormaktır (ein Volk, ein Reich) nedir ne değildir bilmeden. Ama Türk olmak, aynı zamanda da vatanını onun sevdiği gibi sevmeyeni "vatan hainliği" ile kolayca etiketleyebilmektir, hatta "Ya sev ya terk et" diye kovmaktır "ama ben de seviyorum ki?" diyeni.

Türk olmak hafızasını yitirmiş olmaktır. Yakını şehit düştüğünde "Vatan sağ olsun!" demek, bir kere de "Yahu bu vatan niye 30 yıldır sağ olamıyor ki?" diye sormamaktır. Türk olmak "Yahu kaç yıldır ilerleyemedik" diye şikayet edip, ardından "bir darbe daha gelse", "din elden gidiyor aman" diyebilmektir. Türk olmak, ekonominin kötülüğünü o anki iktidar partisine mal etmek, bir kere bile "bizim ekonomi hiç iyi olmadı ki yahu kaç yıldır?" dememektir. Türk olmak, onu manipüle etmek isteyen köşe yazarlarına, siyaset ve kanaat liderlerine vs. şüphesizce inanmaktır, kendi düşüncesini oluşturmamaktır Türk olmak. Ayran gönüllü olmak, iki güzel söze hemen kanmak, hamaseti her şeyden üstün tutmaktır. Türk olmak, "Kahrolsun X, kahrolsun Y, kahrolsun Z!" dedikçe omuzlara alınmak, "Birader niye kahrolsun bir dur düşün?" diyenin üstünde tepinmektir.

Türk olmak, sürekli paranoyak, sürekli unutkan; ama bir o kadar da kendinden emin olmaktır. Türk olmak, dört harften sorgusuz sualsiz gurur duymaktır. "Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır!" diye kükreyip, payidar kelimesinin anlamını bilmemektir Türk olmak. İnsanı değil, devleti yüceltmektir. İnsan haklarını temel alan değil, insan haklarına "saygılı" bir anayasa altında yaşayıp, o anayasayı 30 yıldır değiştirmek için kılını kıpırdatmamaktır Türk olmak."

Bu liste uzar gider, lafı bir yerde kesmek icap eder.

16 Nisan 2009 Perşembe

TSK'dan Türkiye Halkı Vurgusu

İlker Başbuğ'un Harp Akademileri Komutanlığı’nda yaptığı ‘Yıllık Değerlendirme Konuşması’ndan bazı alıntılar oldukça ilginç. Konuşmada Başbuğ demokrasi savunuculuğu kisvesi altında TSK'yı yıpratmaya çalışan çevrelerin varlığından, bu çevrelerin orduyu din karşıtı olarak göstermeye çalışmasından yakınıyor, Türk ordusu "halktır, halktandır, halk içindir" söylemini vurguluyor. Bütün bunlar pek de sürpriz sayılmaz. Bence dana önemlisi Başbuğ'un Türkiye halkı vurgusu idi. Türk kelimesinin sıfat değil isim olarak algılanmasi gerektiğinin altını çiziyor Genel Kurmay Başkanı. Milliyet gazetesinden doğrudan alıntı yaparsak: [Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ ] Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun bir devrim, devrimin amacının ise bir ulus devletin yaratılması olduğunu kaydetti. Bu düşünceden hareket ederek Atatürk’ün, Türk milletini "Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran, Türkiye halkına, Türk milleti denir" şeklinde tanımladığını anımsatan Orgeneral Başbuğ, "Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran kimdir? Cevap, Türkiye halkıdır. Görüldüğü gibi buradaki halk ifadesi, sınırları çizilen bir coğrafyada - ki burası Türkiye’dir - yaşayan halkın bütününü, yani hiçbir dini ve etnik ayrım yapılmaksızın, Türkiye halkını işaret etmektedir. Aynı ülkü etrafında toplanmış ve Türkiye sınırları içinde yaşayan Türkiye halkının, siyasal ve sosyolojik bir olgu etrafında kendi rızası ile birleşmesiyle bir milletin oluşacağı ve bu millete ise Türk milleti denileceği, Atatürk’ün ’Türk milleti’ tanımında açıkça yer almaktadır" diye konuştu. Peki bu açıklamaları nasıl okumak lazım? Türk halkı ifadesinin 'etnik bir tahayyül olarak Türk milletini değil, aynı coğrafyayı paylaşan ve ortak bir ülkü etrafında toplanmış bireyler bütününü vurguladığını, zaten ordunun bunu önceden beri bu şekilde gördüğünü duyuruyor Başbuğ. Açıklamanın tonundaki "Bu söylediklerim zaten hepinizin malumu" tarzı bir doğallaştırma çabasını pek inandırıcı bulmadım açıkçası. Gerek ordunun gerekse siyasi erkin Türklük kavramına ezelden beridir (hatta halen bile) böyle bakmadığını, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan günümüze izlenen politikaların yukarıda ifade edilen anlayışla zaman zaman çeliştiğini biliyoruz. 'Türk etnik kimliğinin' geçmişte topluma dayatılmadığını ima etmek, geçmişi inkar etmek olmuyor mu? Bu görünürdeki inkar şaşırtıcı değil. Tabi ki gerek ordu gerek siyasi partiler bir açılım yapacaklari zaman bunun fikirsel ve ideolojik bir değişim veya dönüşüm olduğu izlenimini veremezler, vermek de istemezler. Açıklamanın TSK'nın üst düzey mercileri tarafından gerçekten bu şekilde görülüp görülmediğini, veya ne kadarının bu görüşe katıldığını tartışabiliriz. Fakat bu o kadar da önemli değil. Önemli olan nokta benim bildiğim kadarıyla Türk milleti yerine Türkiye halkı vurgusunun TSK tarafından ilk defa yapılıyor olması. Zamanlama tesadüfi olmadığına göre sorulacak soru şu: Bu Taha Akyol'un iddia ettigi gibi TSK'da Org. Özkök'le başlayan ve Org. Başbuğ ile devam eden bir zihniyet değişimine mi işaret ediyor yoksa TSK etnik ve dini eksenli kutuplaşmanın aldığı boyuttan duyduğu endişe ile bu adımı zorunlu mu gördü?