Mehmet Şimşek bugün işssizlik artışını "Çünkü kriz dönemlerinde daha çok iş aranıyor. Özellikle kadınlar arasında kriz döneminde iş gücüne katılım oranı daha artıyor."
diye açıkladı. Tabii bu lafı söyler söylemez "Sen de ekonomi bakanı mısın?""Benim çevremdekiler neden işten çıkıyor o zaman?""Bu lafı söyleyeni okuldan mezun etmezler" gibi ithamlara maruz kaldı.
Öncelikle Mehmet Şimşek'in söylediği hal hiçbir koşulda geçerli olamaz diye bir şart yok. Şöyle düşünün, nüfus artış oranı düşük, gelişmekte olan bir ülke. İstihdam oranında değişme yok. Lakin işsizlik artıyor. Bu durumda sebep Mehmet Şimşek'in de belirttiği gibi, sosyoekonomik gelişmenin sonucunda iş arayan insanların artması, "cyclical unemployment" verisine daha fazla insanın katılması olur. Ki Mehmet Şimşek "Kriz sebebiyle işini kaybetmeyen yok" dememiş, bilakis "Kriz nedeniyle işini kaybedenlerin sayısının 150 bin veya 200 bin civarında olduğunu" ifade etmiş kendisi.
Peki Türkiye'de durum bu mu hakikaten? Bunu anlamak için, TÜİK sitesine gidip son 3 aydaki datayı incelemek bir fikir verecektir, keza krizin etkilerini en kuvvetli 2008'in son çeyreğinde hissettiğimizi söyleyebiliriz.
Mehmet Şimşek'in açıklamalarındaki tutarsızlıklara madde madde bakalım:
1.
İşgücü: İşgücü kalemi ile ifade edilen, nüfusun aktif olarak iş aramakta olan kesimi. 2008 Ekim'inde işgücü 24 milyon 632 bin kişi iken, bu kalem 2008 Aralık'ta 24 milyon 9 bin kişiye düşmüş. Diğer bir deyişle, işgücüne katılma oranı iki ayda
%49.1'den
%47.7'ye gerilemiş. Bu sırada Türkiye'nin 15 yaştan yukarıdaki nüfusu
122 bin kişi artmış. İşgücündeki bu azalmaya karşın, işsiz sayısı 2 milyon 687 binden 3 milyon 274 bine çıkmış, yani fark
587 bin.
Buradan kabaca şu sonuç çıkmakta; devirsel olarak işgücüne katılım, artan nüfusa karşın azalamaktadır, bu durum yaşlı nüfusun fazlalığı ile, ya da işgücündeki insanların iş aramayı bırakmaları ile açıklanabilir. Türkiye şartlarında ikinci açıklama daha mantıklı.
2.
İşsiz nüfusundaki cinsiyet oranı: Bu basit bir yüzde hesabı. 2008 Ekim ayındaki işsizlerin %70.8'i erkek; yani
%29.2'si kadın. Bu da
784 bin 604 işsiz kadın demek. 2008 Aralık ayındaki işsizlerin %74.2'si erkek, yani
%25.8'i kadın. Bu da
844 bin 692 işsiz kadın demek.
İlk maddedeki sayılarla karşılaştırdığımızda, işsiz erkek sayısındaki artış 500 binden fazlayken, işsiz kadın sayısındaki artışın 60 bin kadar olduğunu görüyoruz. Her ne kadar işsiz kadın sayısı artmış olsa da, işsizliğin artışındaki aslan payı kesinlikle "ev hanımlarının iş aramaya başlaması"na ait değil. Burada da bir halkı yanlış bilgilendirme söz konusu.
3.
Daha önce bir işte çalışmış işsiz sayısı: Bu istatistik ise, işten çıkarma ile, yeni iş aramaya başlama konusunda bize bir fikir verecek.
2008 Ekim'inde 2 milyon 259 bin işsiz daha önce bir işte çalışmış. Bu sayı, 2008 Aralık'ında 2 milyon 901 bin kişi. Aradaki fark
642 bin. Bu dönemde, ilk maddede belirttiğimiz üzere, işgücüne katılımın da azaldığını göz önüne alırsak, işsizliğin
ana sebebinin "işgücü yaşında olup da daha önce iş aramayıp yeni iş aramaya başlayanlar" olmadığını söyleyebiliriz.
Durum bu olsa bile, yeni iş aramaya başlayan genç nüfusun iş bulamaması, işçi talebindeki daralmaya işarettir, ki bu da krizle ilişkilendirilebilir.
4.
Krizin doğrudan etkisi: 2008 Aralık raporunda, işsizlerin %19.3'ünü işten çıkarılanların, %8.5'ini iş yerini kapatanların/iflas edenlerin oluşturduğu söylenmekte. 3 milyon 274 bin işsizin %27.8'inin krizden doğrudan etkilendiğini göz önüne alırsak karşımıza
910 bin 172 işsiz gibi bir sayı çıkıyor. Unutulmaması gereken bu sayının "yıllık" olduğu, ve de iflasın ya da işten çıkarmanın sadece "kriz"e bağlanamayacağı.
Fakat buna karşın, Mehmet Şimşek'in verdiği "150 - 200 bin" fazla iyimser bir rakam.
5.
İşgücüne katılmayanlar: Bunun yanısıra; 2008 Aralık döneminde, daha önce bir işte çalışmış olup sözkonusu dönemde işgücüne katılmayan (yukarıdaki verilere dahil olmayan) bir grup var. Bu grubun nüfusu 11 milyon 790 bin kişi, ve de %4.4'ü işten çıkarılma ve de işyerinin kapanması sebebiyle çalışmayı/iş aramayı bırakmış durumda; ki bu da
518 bin 760 kişi demek.
Bir de sosyoekonomik gelişmişlik üzerine konuşalım: Evlilik ve de eşinin isteği sebebiyle işgücünden ayrılan insan sayısı
577 bin 710.
Sözün özü: Mehmet Şimşek'in beyanatı belirli durumlar için mantıklı olsa dahi, TÜİK'in rakamları yorumlandığında durum pek de öyle gözükmüyor. Kriz ortamında işsiz olup da iş aramayanların iş aramaya başlaması yerine, iş arayanların iş bulamaması daha akla yatkın bir senaryo. Ekonomik küçülmeyi de göz önüne alırsak diyebiliriz ki krizin etkisi artarak geliyor, önümüzdeki ayki işsizlik rakamları bize çok daha vahim bir tablo çizebilir, o zaman suçu atacak "iş arayan kadınlar" da olmaz, o bahane bir kere kullanılır çünkü.
Not: Veriler için http://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?tb_id=25&tb_adi=%DD%FEg%FCc%FC%20%DDstatistikleri&ust_id=8 adresinden yararlanabilirsiniz.