2011 Uludere katliamı: 29 Aralık 2011. http://yalnizdegilsinvan.wordpress.com
yakkuli etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yakkuli etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Mart 2010 Pazartesi

Zaytung mu daha komik Hürriyet mi?

Şimdi karmaşık bir olay var. Aşk, entrika, ırkçılık, gazetecilik, her şey var içinde. O yüzden biraz dağınık yazmış olabilirim, şimdiden affola. Zaytung'u bilmeyenleriniz için önden bir söyleyelim, uydurma haber yayınlayan bir mizah sitesi (The Onion gibi). Hem gündemi hem de basının saçmalıklarını şahane hicvediyorlar. Hürriyet de, Zaytung kadar olmasa da mizaha katkıları yadsınamaz (istemeden yapsalar da). Neyse, dün Ekşi Sözlük'te dolanırken zaytung haberini gerçek sanan dallama başlığına denk geldim. Amiral gemisi Hürriyet'e göre Zaytung'da yayınlanan Sierra Leone'de Unutulan Büyükelçi Çareyi Ermeni Tasarısında Buldu başlıklı haberi Ermeniler gerçek sanmış. Ekşi Sözlük'teki ırkçı zevat atlamış tabi "Ehe Ermeniler salak olum keh keh, neye inanmışlar dallamalar" şeklinde, Hürriyet'teki yorumlar da bu eksende doğal olarak. Millet Ermenilere saydırmak için hazırolda beklediği için direk gelen ortaya şutu çekmişler. Şimdi kazın ayağının nasıl olduğunu anlamak için önce haberde geçen yazıya bir bakıyoruz. Yazıda Harut Sassounian Turkish Forum adlı bir sitede Zaytung'un bu haberiyle karşılaştığını yazıyor. Haberin bariz bir şekilde uydurma olduğunu söylüyor zira Sierra Leone'de Türkiye'nin büyükelçisi bulunmuyor ve Eritre, Çad ve Cibuti'de de soykırımla ilgili bir çalışma yok. Ancak haberdeki isim bolluğu, detay bolluğu ve "zencilerin arasındaki beyaz adam" fotoğrafı yüzünden bazı Türk sitelerinin habere inandığını ve yayınladığını söylüyor. Olay bu. Şimdi Hürriyet'teki metine bakalım: "ABD’deki Ermeni lobisinin etkili isimlerinden olan yazar Sassounian, fıkradan farksız bu düzmece habere inanıp ciddi ciddi yorumlar yapmakla kalmadı, Türk dışişleri hakkında alaycı ifadeler de kullandı." Bir nevi "Dersim isyanıyla meşhur Tunceli doğumlu" gibi sıkı bir giriş var. Sassounian bu habere inanmışmış. E okuduk yazıyı, adam "bu haber düzmece" diye anlattı kaç paragraftır. Hatta bununla kalmamış Türk dışişleriyle alay etmiş. Aman tanrım, çok korkunç! Yazıda Türk dışişleri ibaresi bile yok. Adam "Erdoğan büyükelçiyi geri çağırdığı için şimdi rahat rahat lobi yapabiliriz" diyor. "...The Armenian Weekly, siteye gelen yorumların ardından hatasını farketti. Sassounian, iki saat sonra yazısını değiştirse de..." Yani Hürriyet'e göre adam yalan habere inandığını gösteren bir yazı yazmış, sonra bir yorum yazmışlar "Kardeş haber yalan" diye, bunun üstüne 180 dönüp "bu haber yalandır" diye yazı yazmış. Bütün bunlar 2 saat içinde olmuş. Bu esnada Hürriyet muhabiri de olan bitene tanıklık etmekte. Şimdi yazıya aynı gün 2 yorum var, biri haberin gerçek kaynağını, Zaytung linkini veriyor, öbürü de "Türkler Avrupanın hasta adamı yae" cinsinden salak milliyetçi bir yorum yapıyor. Hiç bir yerde yazının ilk hali yok. Hürriyet muhabiri yazının ilk halinden bir kelime bile bahsetmiyor. Madem yazı değiştirilmiş, ilk yazıda ne yazıyordu? Ne demişti adam?. Acaba Hürriyet yalan söylüyor olabilir mi? (Bu bir retorik sorudur.) "“Zaytung’un kullandığı büyükelçi fotoğrafının orijinal gibi göründüğünü” ve “birçok Türk sitesinin de bu haberi gerçek sandığını” belirterek kendisini savundu. " Ahahahh. Kendini savundu, evet. Yine bir çakallık sanatıyla karşı karşıyayız. Yazıda fotoğraf gerçek gibi göründüğü için bazı Türk siteleri haberi gerçek sandı diyor adam. Baştan beri haberin düzmece olduğunu söylüyor zaten "Abi ben tongaya düştüm ama foto gerçek gibiydi" falan demiyor ki. Ama eğer lafları yeterince çarpıtabilirsek tam tersini söyletebiliriz değil mi Hürriyetciğim. Ermeni yazar, “düzeltilmiş” yazısını, “Başbakan Tayyip Erdoğan’ın son dönemde sarfettiği sözler düşünülürse, bazen hakikat kurgudan daha şaşırtıcıdır” ifadesiyle bitirdi." Burada Hürriyet'i kutlamak istiyorum, zira son cümleyi doğru çevirmiş. Aferin. "Ermeni yazar" yazısını "düzeltti" sen de "Türk gazeteciliğini" kurtardın. Bravo. "ERMENİSTAN’daki milliyetçi Taşnak Partisi’nin İngilizce yayın organı The Armenian Weekly, yayınladığı asparagas haberle trajikomik bir hataya imza attı. " Hürriyet'in bu cümlesini ironinin tanımı olarak sözlüklere girmesini istiyorum. Son olarak da asıl trajikomik duruma bakalım. Baskın Oran da bu konuyla ilgili yazdı. Meğerse Zaytung'un haberini ciddiye alanlar "Ermeniler" değil, Amerika'daki ulusalcı zevatmış. "Türk düşmanı büyükelçi" diye çemkirmişler. Vatan'da da var haberi. Sazanlıklarını anlayınca da haberi yayından kaldırmışlar, ama google affetmez. E ister misiniz "Ermenistan Ermenilerindir" sloganlı bir gazete de "Türkler kendi yaptıkları yalan habere kendileri inandı" diye haber yapsınlar?

17 Temmuz 2009 Cuma

Love and Tensor Algebra

Geeky kelamlar etmeye geldim, ama önce söyleyeyim normalde şiir seven-okuyan biri değilim. Gülün Adı'ndan hatırlarsanız bir diyalog var. Adso çingene kızla aşna fişnadan sonra William'a soruyor "Hiç aşık oldun mu?" diye. William da "Tabii ki defalarca, Ovidius'a, Aristo'ya, Virgilius'a..." diye cevap veriyor. Ben de geçen aşık oldum: Okuyacak yeni kitabım yoktu ve kütüphanenin "contemporary literature" kısmında gezintiye çıktım. Orada onu gördüm. Bir kitabını raftan aldım ve bir paragraf okudum. İşte bu kadar. Al sana ilk görüşte aşk. Daha elli sayfa okumamışım ki adam bir makineye dünyanın en güzel şiirlerinden birini yazdırdı gözümün önünde: Come, let us hasten to a higher plane Where dyads tread the fairy fields of Venn, Their indices bedecked from one to n Commingled in an endless Markov chain!

Come, every frustrum longs to be a cone And every vector dreams of matrices. Hark to the gentle gradient of the breeze: It whispers of a more ergodic zone.

In Riemann, Hilbert or in Banach space Let superscripts and subscripts go their ways. Our asymptotes no longer out of phase, We shall encounter, counting, face to face.

I'll grant thee random access to my heart, Thou'lt tell me all the constants of thy love; And so we two shall all love's lemmas prove, And in our bound partition never part.

For what did Cauchy know, or Christoffel, Or Fourier, or any Boole or Euler, Wielding their compasses, their pens and rulers, Of thy supernal sinusoidal spell?

Cancel me not - for what then shall remain? Abscissas some mantissas, modules, modes, A root or two, a torus and a node: The inverse of my verse, a null domain.

Ellipse of bliss, converge, O lips divine! the product o four scalars is defines! Cyberiad draws nigh, and the skew mind Cuts capers like a happy haversine.

I see the eigenvalue in thine eye, I hear the tender tensor in thy sigh. Bernoulli would have been content to die, Had he but known such a^2 cos 2 phi! Böyle işte, seviyorum ulan!!! Saygılar.

24 Haziran 2009 Çarşamba

"Say hi to Austria Gay TV": Brüno

Sacha Baron Cohen Beyefendi'yi tanıyorsunuzdur. Ali G, Borat derken şimdi de Brüno karakteri ile beyin tokatlamaya devam ediyor (Rüstem Batum, buyrun 10 TL). Bu sinema köşemsi girişten sonra bir de filmin Temmuzda Amarikanya Ağustosta da (şaşırtıcı bir şekilde) Törki'de vizyona gireceğini aradan çıkarayım. Neyse Sacha başkanın olayı şu: Adam önce insanların kimden nefret ettiklerine (korktuklarına ?) bakıyor, sonra bu nefret objesini insanların önüne koyup çaktırmadan dalgasını geçiyor. Genelde röportaj formatında politik doğruculuk oynayan adamların ne kadar bam teli varsa basıyor. Ali G ile zencilik müessesesine (bu da Umut Sarıkaya severler için), uyuşturucuya insanların nasıl baktığını gösterirken; Borat gibi Doğu Avrupalı, "medeniyet görmemiş" bir karakterle zenofobiyi, o batılı gıcık ben bilirimciliği kurcalıyor. Şimdi de Brüno ile başka bir korku yüzleştirmesi: homofobi. Avusturyalı gay modacı karakteri ile "gay converter" bir rahibe "So why is being gay so out this year?" diye soruyor adam. Daha ne olsun. Brüno'nun güzelliği sadece homofobik insanlarla dalga geçmesinde değil. Abartılmış/basmakalıplaştırlımış eşcinsel kimliğinden (Ben buna Hollywood gayi demek istiyorum. İşte ağdalı konuşup, parlak giyip sürekli seks düşünen "feminen" gay tipi bu. Belki bir tanımı vardır bilemedim.) ekmek yiyenleri de rahatsız ediyor; modacılar, medyumlar, showbiz insanlar vs. Şimdi aslında ben sadece link verip kaçacaktım ama bir şeyler de yazayım dedim. Filmi izlemeden önce Cohen'in birkaç skecine bakmış olalım. Ha, bir de Cohen'den bir Yahudi (ki kendisi de Yahudi) bir de Arap tiplemesi bekliyorum (Müslüman tiplemesi diyecektim ama Arap işte).