2011 Uludere katliamı: 29 Aralık 2011. http://yalnizdegilsinvan.wordpress.com
israf etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
israf etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Ocak 2010 Cuma

Kullanmıyorsanız lütfen söndürün

Bir önceki yazıya yapılan, paketlemenin dibine vurulmasıyla ilgili bir yorum, senelerdir şaşıp şaşıp kaldığım israf konusunu tekrar aklıma getirdi. Aşırı paketleme mesela, hem elimizdeki kaynakların gereksiz yere kullanılması açısından, hem de doğaya daha fazla plastik katmamız açısından sinir bozucu. Belki de ortaokul ve lisede, her elektrik düğmesinin üzerinde "Kullanmıyorsanız lütfen söndürün" yazılı notlar ve de TRT'deki su israfını engellemeye yönelik kısa programlar yüzünden bu konuda hassasım. Tek kullanımlık ürünler, tüketemeyeceğiniz kadar çok yiyecek içeceği sırf daha ucuza geliyor diye almalar, ışıkları söndürmeden odadan çıkmalar, marketten aldığınız sebzelerin paket içinde paket içinde paket halinde olması, sıcak içecekleri rahat tutmaya yarayan o karton parçalarının tek kullanımlık olması falan, beni biraz ürkütüyor. (O kartonları atmıyorum, ofisteki masamda biriktiriyorum, kahve almaya giderken yanıma alayım diye ben.) "Kullan at" anlayışından başlayalım. Kağıt tabak, çatal gibi ürünler, gerçekten yer yer hayatı kolaylaştırıyor, buna bir itirazım yok. Ama bunların her fırsatta kullanılması hem gereksiz, hem de mantıksız. Sonra tek kullanımlık masa örtüleri falan da var. Mesela yemeğe gelecek misafiriniz varsa, tamamen tek kullanımlık bir sofra kurup, herkes doyduktan sonra masa örtüsünün dört köşesini buluşturmak suretiyle sofrayı toplamış ve de bulaşıkları yıkamış olabilirsiniz! Aman ne pratik! Atın gitsin! Yarın bir o kadar daha tüketiriz, ucuz ne de olsa! Ya da bir kahveciden, 10 kişi için kahve alıyorsunuz, büyük bir kutuda, yanında en az 20-30 tane kağıt bardak! O kadar bolluk var ki, bir yudumunu bir bardaktan, ikincisini başka bardaktan içebilirsin! Oh! (Unlemler çok oldu, farkındayım.) Dunkin' Donuts'ta gerçekleşmiş bir diyaloğu paylaşayım: meltem: Bir küçük kahve ve bir donut lütfen. satıcı: Kahvenin yanında iki donut alırsanız donutlar daha ucuza geliyor. meltem: Ben bir tane istiyorum. satıcı: Ama daha ucuza geliyor? İstemediğiniz, zaten yemeyeceğiniz, atacağınız halde daha ucuz diye (donut başına mesela) daha fazla almak o kadar yaygın ki. Ya da yarısıyla bile doyabileceğiniz devasa porsiyon yemekler. Bir de bir arkadaşımın, "odanın ışıklarını kapatmayacak mısın?" diye sorduğumda, "bizim kaynak sorunumuz yok ki." diye cevap vermesi var. Onu da unutamıyorum. Aşırı paketlemeye gelince, bunu en çok elektronik ürünlerde görüyorum. Küçücük ÜSB kartları kocaman plastik paketlerde satılıyor. Hele bir de internetten hacmen küçük bir ürün almaya kalkın. O küçük alet koca bir kutu içinde, postadayken zarar görmesin diye katmanlara sarılı, ve de kendi kutusunun içinde geliyor. Ama bu paketleme ısı, en azından, popülaritesini kaybetmeye başladı. Marketler plastik torba yerine bez torba kullanımını teşvik etmeye başladı, kasada poşet istemiyorum dediğinizde anlamaz gözlerle bakmıyor size insanlar. Velhasıl, tabağınızda yemek bırakmayın, arkanızdan ağlar!