2011 Uludere katliamı: 29 Aralık 2011. http://yalnizdegilsinvan.wordpress.com
Türkçe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Türkçe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Haziran 2009 Perşembe

Hürriyet Gazetesi Redaktör Arıyor - Olmalı

Şahsi kanaatimce Türk basınının yüz karalarından olan Hürriyet gazetesi, sevmeyerek -eve alındığı için, "bakalım bugün ne yumurtlamışlar?" merakıyla- takip ettiğim bir ağaç israfı. Zaman zaman manşete kadar taşıyabildikleri yazım hatalarını da dehşet içinde takip ediyorum, bugüne kadar yüzlerine vurmamıştım. Ama artık canıma tak etti! Elimizde bir haber var, başlığı "Polenler bu ayda etkili". Bu haber, Hürriyet Ankara ekinin arka sayfasında bir karışlık başlıkla verilmiş. Bu başlıktan ne anlarız? Şahsen, yalnızca başlığa baktığımda, polenlerin diğer aylarda etkili olmadığını ancak bu ayda etkili olduğunu anlıyorum. Ya ben Türkçe bilmiyorum, ya Hürriyet... Zira onlar, bir doktorun söylediklerinden alıntıyla, "...[alerjik] rinitin çocuklarda nezle grip olmaksızın burun akıntısı tıkanıklığıyla seyreden, hapşırık, gözlerde sulanma ve kaşıntının eşlik ettiği, Nisan-Mayıs ve Haziran aylarında belirgin olarak kendini gösteren bir hastalık olduğunu anlattı." diye noktalıyorlar haberlerini. Haberin, ekin ilk sayfasındaki 1 cümlelik girişinin yanında da "Dikkat polen tehdidi sürüyor" şeklinde bir başlık olması da, aslında söylenmek istenenin, polenlerin bu ay da etkili olduğu ve bunun da "Polenler bu ay da etkili" şeklinde ifade edilmesi gerektiği kabak gibi görülüyor. En başından beri, hani belki başlık "polenler bu ayda etkili" olabilir aslında diye bir açık kapı bıraktım ama eğer ki demek istedikleri oysa, o da sanırsam bu şekilde ifade edilmez. "Polenler bu ay etkili" olabilir belki, veya "polenler bu ay etkili" olabilir ama "polenler bu ayda etkili" ebleh bir ifade oluyor bence. Demek istedikleri "polenler yalnızca bu ayda etkili" olsa ve böyle ifade edilse, hadi belki.. Tam anlatamıyorum, zira Türkçem o kadar iyi değil, ama Hürriyet'e davul zurna az olsa da, siz sevgili Komünal İşkembe takipçilerinin anladığını umuyorum, öyle tahmin ediyorum. İşte biz burada ne kadar yırtınırsak yırtınalım, Hürriyet gibi yüz binlerle ifade edilen bir tiraja sahip bir gazetenin veya AKP gibi milyonlarca insanın oy verdiği, takip ettiği bir partinin yarattığı hasarı bir düşünmek gerek. Benim ve diğer blog yazarlarının bu konudaki sorumluluğuyla, bahsettiğim kurum ve kuruluşlarınki elbette farklı. Ama bu farkın ayırdında olan tarafın bizim olmamız hiçbir şeyi çözmüyor maalesef. Sonuç olarak, Hürriyet'ten daha nitelikli bir yerde yazar olmaktan bir kez daha mutluluk, Türkçe konuşabilen ve de yazabilen yazar arkadaşlarımla da gurur duydum! 3. sayfalık olasın Hürriyet! Ya da daha iyisi, 3 sayfalık olasın! X sayfalık zarardan x-3 kâr olur hiç olmazsa.. Reçetenize de 5 N ve 1 K dışında ek olarak "1 D" ekliyorum. Her baskıdan önce bir doz dilbilgisi alınız. Bu arada yazıyı okuyan Hürriyet çalışanı varsa, gazeteniz için şöyle bir kolaylık düşündüm: redaktör aranıyor Ama bu sadece yama olur derseniz, siz sevgili Hürriyet çalışanları için soruna kökten çözümü de aramaya üşenmedim, buldum: çözüm

8 Nisan 2009 Çarşamba

İsmin Şaşırmış Hali (-ne, -nea)

Obama'ya bir öğrenci (ismi Defne Gönenç), çok iyi İngilizce bildiği halde Türkçe soru sormuş. Milliyet'te bunu ana sayfasına haber yapmış.
Ben bunda övünç, kıvanç vs. duyulacak birşey göremiyorum; bırak haber niteliğini. Onu geçtim, babası da şöyle tepki vermiş:
"Kızının Obama'ya soru sormasını İzmir'de televizyondan izleyen İzmir eski defterdarı, DSP Çeşme Belediye Başkan adayı Mete Gönenç, sevinçten kendini yerlere attığını belirterek, “Kızım politika yapmaz. ABD'de okurken oradaki arkadaşlarına ‘Siz hangi lisanları biliyorsunuz’ diye sormuş. Onlar da ‘Bizim lisan bilmemize gerek yok, biz Amerikalı'yız’ demişler. Defne, Türkiye'ye karşı uygulanan bu çifte standarda üzülmüş. Dil bir simgedir. Türkçe soru sorarak muhteşem bir davranışta bulundu. Onunla gurur duyuyorum. Ağlayabilsem ağlardım ama o an koptum ve kendimi yere attım. O anki duygum o kadar yüksekti ki tarif edemem. Sorusunun ardından cep telefonunun çekmeyeceğini bildiğim için sadece ‘Muhteşemsin’ diyerek mesaj attım” diye konuştu."
Obama'ya birşey mi kanıtladık? ABD'lilere "Bakın Türkler dillerine sahip çıkıyor mesajı mı verdik? Nedir bu ulusal gurur tafraları? Bu ne yani?
Lost izlerken bu kadar kafam karışmıyor yahu benim.