2011 Uludere katliamı: 29 Aralık 2011. http://yalnizdegilsinvan.wordpress.com
Roll etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Roll etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Kasım 2009 Cumartesi

Bir güzelliğin daha sonuna geldik: Roll'dan veda

Yıllardır severek, yer yer hayranlıkla takip ettiğim yayınlardan birinin daha topu dikmiş olduğunu öğrenmiş bulunmaktayım. Gerçi 6 Kasım'da, Roll'un Feysbuk grubundan gönderilen mesajla öğrenmiştim zaten, az önce gördüğüm yazıyla içim bir kez daha burkuldu, gözlerim bir kez daha doldu, bir kez daha hatırladım, ertelediğim iki satırı yazayım istedim.
13 yıl önce, ben henüz ortaokuldayken başlamıştı yayın hayatına ve ilk tanışıklığım -Post Express'le, yani şimdinin Express'iyle paralel olarak- lise yıllarına denk gelir. İlk görüşte aşktı biraz, biraz Blue Jean'den sonra öyle kuşe kağıtlı, %90 resimli çocuk kitaplarından artık yetişkinlerin okuduğu kitaplara; poptan, 'kendisi gibi kolay tüketilmeyen her türlü alternatifi'ne geçiş hissi yaşatan bir olgunlaşma göstergesiydi. Tamamı ile de yeni bir müzik kültürü dergisi aynı zamanda... Ayrıca sırf rock müzik, hatta sırf müzik kültürü de değil, içerdiği siyasi, anti-militarist, ayrımcılık ve savaş karşıtı yazılar ve perspektiflerle çok daha fazlasıydı. Bugüne kadar da benim için hep öyle oldu. Hem yazarları tarafından yazılan, hem yabancı yayınlardan çevrilen yazılarıyla; gerek Kısa Dalga'sı, gerek Ansiklopedi'siyle hep fazlasıyla yaratıcı, farklı ve çok da keyifliydi. Bugüne kadar verdiğim her kuruş, okurken geçirdiğim her saniye helal olsun!
İşte o tanıştığım lise yıllarından bugüne kadar bazen zaman zaman, çokça muntazaman takip ettim kendisini. Son zamanlarda pek çok şeye olduğu gibi ona da çok ilgi göster(e)mez oldum, birkaç aydır ihmal ettim Roll'u. Yukarıda kapağını gördüğünüz mevzubahis son sayıyı dahi  edin(e)medim henüz. Şu an yaşadığım ise biten bir ilişkinin ardından sorumluluk/suçluluk duyma hissi. Ben ilgimi eksik etmeseymişim, iş güç deyip boşlamasaymışım, dergi aslında kapanmayacakmış gibi geliyor, üzülüyorum. Ama artık yapacak bir şey yok tabii ki...
Roll'un en keyif aldığım bölümü, "halka ilişkiler" idi. Sokaktaki insanlarla yapılan, genelde dinledikleri müzik ve yer yer güncel konular üzerine kısacık kısacık sokak röportajlarının olduğu bölüm. Her ne kadar adıma layık olamasam da, bugün "sokaktaki adam"sam, bu yüzdendir! Hep bu tarz bi' şeyler yapmak istemiştim, ki hala da istiyorum, sadece bunun için totodan yana biraz iriceyim, hepsi o... Bakarsınız Roll'un bıraktığı yerden ben devam ederim? Kim bilir? Hem giderken bıraktıkları, 6 Kasım'da mesaj kutumda bulduğum veda notu da onu demiyor mu zaten? Belki de ben bulurum o taşlardan birini:
"TENK YU ŞEYTAN Müsaadenizle bir veda sigarası yakalım, bir veda “kalem”i yuvarlayalım. Diyarbakır meyhanelerinde “kalem” deniyor “yolluk”a... İlk yudum Turgut Uyar’ın ruhuna: “Efendimiz acemilik. Bir taş alacaksınız, yontmaya başlayacaksınız. Şekillenmeye yüz tutmuşken atacaksınız elinizden. Bir başka taş, bir başka daha. Sonunda bir yığın yarım yamalak biçimler bırakacaksınız. Belki başkaları sever tamamlar. Ama her taşa sarılırken gücünüz, aşkınız, korkunuz yenidir, tazedir. Başaramamak endişenizin zevkiyle çalışacaksınız.” İkincisi de Uyar’a: “Nedir sonsuzdan bir önceki sayının adı diyelim sonsuz eksi bir hayatın adıdır bu.” Üçüncüsü Latin aşkına: “Sonuncu yoktur, sondan bir önceki vardır!” Dördüncüsü, 144. Roll’a, sonsuzdan bir önceki sayıya. Veda sayısına. 13 yıl önce bu mevsimde şeytana uyduk. Uyunca da, baktık olmazsa olmayacak, zaten olmuş olmayacak olan, “olan oldu bir defa, bari hepimize yarasın” deyip yola çıktık. 13 yıl önceki kasım ayının ilk günlerinden bu yana 144 defa buluştuk –altı da “özel”i, toplam 150. Yaradı valla. Hepimize yaradı. Ya şeytana uymasaydık? George Harrison, “Beatles olmasaydı dünya sıkıntıdan patlardı” demiş. Doğru. fiu da doğru: Roll olmasaydı sen-ben-o sıkıntıdan patlardık. Vedalaşırken gözlerinden öpelim Léo Ferré’yi: Tenk yu şeytan! Bize Roll’u verdiğin için."
Kurban dağıldığında da benzer hisler yaşamıştım, yeniden bir araya geldiğinde yaşadığım hissiyse tarif edemem bile! Darısı başına Roll, senin reenkarnasyonuna da inanıyorum, yapabilirsin!