2011 Uludere katliamı: 29 Aralık 2011. http://yalnizdegilsinvan.wordpress.com
Laiklik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Laiklik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Temmuz 2009 Perşembe

Sahte İneğe 25 Ay Hapis!

Kütahya'da kendisini inek ilan eden çifte 25'er ay hapis cezası verildi.
Bilindiği gibi, Adli Tıp'tan istenen raporda, çiftin inek olup olmadığının tespit edilemediği, hekimlerin "et sağlığı bozulmamış bunların, 3 defa muayene etsek ancak anlarız" şeklinde rapor vermesi üzerine ihtilafa düşülmüştü. Mahkemeye sunulan aşağıdaki delil ise konuya açıklık getirdi, ve çiftin inek olmadığı anlaşıldı.
Konuyla ilgili görüştüğümüz çiftin komşusu İsmail N. "Ümit'i her gördüğümde ben ineğim, bana tapın" diyordu. Ben ise "ben hindu muyum da sana tapayım?" diyordum. Bir süre sonra onu yemek isteği ile yanıp tutuşmaya başladım. Ümit'i inek gibi görüyordum. Ruh sağlığım bozuldu. Bir ineğe kul köle oldum." şeklinde dert yandı.
Konuyla ilgili açıklama yapan Ziyafet İşleri Başkanlığı "Sadece Emine Beder'in tefsirinde tasvir edilen inekler gerçek inektir. Sakın başka inekleri yemeye kalkmayın. Halkımızın, kendini otorite ilan eden bazı kişiler tarafından sömürülmesine izin vermeyiz" diye konuştu.
Çiftin avukatı ise tepkili. Erhan Karagöz, mahkeme çıkışında verdiği demeçte "Türkiye demokratik bir ülke. İsteyen istediğini der, istediğini yer. Yargı benim yediğime karışamaz" dedi. Altıncı hissi sayesinde olay mahalinde biten Kemal Kerinçsiz ise "Sen git domuz ye o zaman! Akıllı ol akıllı." diyerek demokratik tepkisini verdi.
Konuyla ilgili konuştuğumuz Adnan Oktar ise "Bir insanın inek olması saçmadır. Evrim yoktur. Bu tür sahte ineklerle mücadele edilmelidir." diye görüş bildirdi. Adnan Oktar, bilindiği gibi daha önce yasadışı restoran kurmak suçundan yargılanmış ve serbest bırakılmıştı.
(Orijinal haber için buraya tıklayınız.)

22 Nisan 2009 Çarşamba

Türkiye'de Misyonerlik

Büyük çoğunluğun duyduğu anda gerildiği bir suç bu misyonerlik denilen şey. Tüm bu kamplaşmalar arasında; Kemalistinden şeriatçısına, milliyetçisinden muhafazakarına, sivilinden ordusuna çoğunluğun "tehlike" olduğuna dair uzlaşı içinde olduğu bir olgu. İsmi duyulunca akla direk "vatanın bölünmez bütünlüğü" geliyor. (Aynı kategoride "Türklüğe hakaret", "eşcinsellik", "vicdani ret" gibi temel insan hakkı kisvesi altında işlenen suçlara bakabiliriz.)
Ulusalcıya gidip "Eğer bizi tanımlayan kimliğimiz Türklük ise, neden gayrimüslim bir hareketi tehlike olarak görürüz ki?" diye sormuşlar. Dinciye de gidip "Siz yıllardır İslam'ı yaşayamadığınızdan, İslam'ın yaygın bir şekilde anlatılamadığından dem vurdunuz, Fethullah Gülen'e suçlu olarak bakılmasından şikayet ettiniz; şimdi niye aynı çabada olan birilerine ağzınızdan köpük çıkarak saldırıyorsunuz?" diye sormuşlar. Fıkra da burada bitmiş.
Ergenekon soruşturması kapsamında ÇYDD zan altında kaldığında; özellikle Zaman ve türevi gazetelerce hedef noktası olarak alınırken "Misyonerlik yaptıklarına dair belgeler" yayınlanmaya başladı. ÇYDD'yi savunanlar da "Hayır, yalan bunlar!" dedi. Bu çevrelerden kimse de çıkıp "Yahu misyonerlik niye suç ki, biz laik bir ülkeyiz, isteyen istediği dini yaymaya çalışır, anlatır." d(iy)emedi.
Verilmesi gereken en büyük sınavlardan birisi bu aslında. ekşisözlük'te zamanında "Ilımlı İslam" başlığı altına bir yazı yazmıştım. Orada anlatmaya çalıştığım da yaşadığımız bu kimlik sorunuydu. Türkiye'de ılımlı İslam, CHP'nin İslam dinini şekillendirme çabasıdır; AKP'nin yaptığı ise Müslümanlığa özgürlük sunup diğer dinlere sırt çevirmektir, ılımlı İslam zaten var, korkmayınız demiştim özetle. Tamamını buraya kopyalamayacağım, dileyen okur.
Ne mi anlatmaya çalışıyorum? Basit. Biz laik falan değiliz, kendimizi kandırmayalım.