Halil Berktay 1 Mayıs tartışmalarıyla gündemin göbeğine oturduğundan beri bu konu hakkında birçok yazı okudum. Çoğu yazının girizgahında Berktay'a itiraz edilmeden önce kendisinin yetkinliğine dem vuruluyor, akademik kişiliği önemseniyor. (bkz: Ferdan Ergut, Erol Katırcıoğlu, Adil Demirci vs.) Önemsenebilir tabii, fakat kendisinin akademik yayın sayısı bir elin parmağını geçmezken, bu akademik önemin nereden geldiği konusu kafa kurcalıyor. Bunun da ötesinde, kendisi profesör olmamasına karşın tartışma programlarında, yazılarda vs. profesör olarak lanse ediliyor.
1 Mayıs tartışmasında ve dahi genel olarak böyle bir krediye ulaşmasının sebebi ise gene bu tartışmadaki kimi yazılarda açıklanıyor: Yıllar önce bir röportajda/konferansta Ermeni Soykırımı demiş olması. Bunu hem kendisi, hem başkaları yapıyor. (bkz: Yıldıray Oğur, Halil Berktay)
Takdir edersiniz ki, birkaç popüler tarih yazısıyla ve iki cesur beyanatla "yetkin tarihçi" ve hatta "profesör" olabilme şansı iştahımı kabarttı. O yüzden an itibariyle bu doğrultudaki akademik çalışmamı buraya aktarıyorum.)
Türkiye tarihi ortak acılar, ve bu ortak acıların inkarları ile yazılmıştır. Kemalist zihniyetin lobotomi yaptığı zihinlerde yeşermiş idealar, insanların değil geçmişi, bugünü dahi idrak edememesine yol açacak denli bir hasarın işaretidir. Değerli Prof. Halil Berktay'ın da dediği gibi, sosyal bilimlerde asgari ve yeterli açıklama diye bir şey vardır. Bu şey uyarınca, apaçık ortadadır ki, bu ülkede on yıllardır Kürtlere soykırım yapılmaktadır, ve bunu bizzat itiraf eden de TCK'nın 76. maddesidir.
Ne demektedir bu madde? Parantez içinde yorumlayarak inceleyelim.
*******
Soykırım
Madde 76 - (1) Bir plânın icrası suretiyle (milli güvenlik/terörle mücadele), millî, etnik, ırkî veya dinî bir grubun (Kürtler) tamamen veya kısmen yokedilmesi maksadıyla, bu grupların üyelerine karşı aşağıdaki fiillerden birinin işlenmesi, soykırım suçunu oluşturur:
a) Kasten öldürme. (JİTEM)
b) Kişilerin bedensel veya ruhsal bütünlüklerine ağır zarar verme. (Diyarbakır Cezaevi)
c) Grubun, tamamen veya kısmen yokedilmesi sonucunu doğuracak koşullarda yaşamaya zorlanması. (Köy boşaltma/yakmalar)
d) Grup içinde doğumlara engel olmaya yönelik tedbirlerin alınması. (Kürtler çok çocuk yapıyor!)
e) Gruba ait çocukların bir başka gruba zorla nakledilmesi. (ÇEK himayesine alınan "taş atan çocuklar")
*******
Bu fiillerin birinin işlenmesi dahi soykırım suçunu oluşturacakken, yukarıdaki örneklerde açıkça görüldüğü gibi beşi dahi için "asgari ve yeterli açıklama" bulunmaktadır. Türkiye'de Kürtlere soykırım yapılmıştır/yapılmaktadır, ve bunu da açık yüreklilikle dile getirecek akademisyenlerin olmaması bir trajedidir.
Bunu Mayıs 2012'de söylüyorum, ama umarım ki 10 yıllar boyunca tartışılır, bu ben yazmasam üstü kapalı kalacak gerçekler açıklığa kavuşur.
İklimsel Şerh: Bu yazıda dile getirdiklerim olguları değil, söylemleri/üslupları hafife almaktadır. Bu topraklarda soykırım yapılmıştır ve zihniyet aynı kaldıkça, fırsat bulundukça da yapılacaktır.
1 Mayıs tartışmasında ve dahi genel olarak böyle bir krediye ulaşmasının sebebi ise gene bu tartışmadaki kimi yazılarda açıklanıyor: Yıllar önce bir röportajda/konferansta Ermeni Soykırımı demiş olması. Bunu hem kendisi, hem başkaları yapıyor. (bkz: Yıldıray Oğur, Halil Berktay)
Takdir edersiniz ki, birkaç popüler tarih yazısıyla ve iki cesur beyanatla "yetkin tarihçi" ve hatta "profesör" olabilme şansı iştahımı kabarttı. O yüzden an itibariyle bu doğrultudaki akademik çalışmamı buraya aktarıyorum.)
Türkiye tarihi ortak acılar, ve bu ortak acıların inkarları ile yazılmıştır. Kemalist zihniyetin lobotomi yaptığı zihinlerde yeşermiş idealar, insanların değil geçmişi, bugünü dahi idrak edememesine yol açacak denli bir hasarın işaretidir. Değerli Prof. Halil Berktay'ın da dediği gibi, sosyal bilimlerde asgari ve yeterli açıklama diye bir şey vardır. Bu şey uyarınca, apaçık ortadadır ki, bu ülkede on yıllardır Kürtlere soykırım yapılmaktadır, ve bunu bizzat itiraf eden de TCK'nın 76. maddesidir.
Ne demektedir bu madde? Parantez içinde yorumlayarak inceleyelim.
*******
Soykırım
Madde 76 - (1) Bir plânın icrası suretiyle (milli güvenlik/terörle mücadele), millî, etnik, ırkî veya dinî bir grubun (Kürtler) tamamen veya kısmen yokedilmesi maksadıyla, bu grupların üyelerine karşı aşağıdaki fiillerden birinin işlenmesi, soykırım suçunu oluşturur:
a) Kasten öldürme. (JİTEM)
b) Kişilerin bedensel veya ruhsal bütünlüklerine ağır zarar verme. (Diyarbakır Cezaevi)
c) Grubun, tamamen veya kısmen yokedilmesi sonucunu doğuracak koşullarda yaşamaya zorlanması. (Köy boşaltma/yakmalar)
d) Grup içinde doğumlara engel olmaya yönelik tedbirlerin alınması. (Kürtler çok çocuk yapıyor!)
e) Gruba ait çocukların bir başka gruba zorla nakledilmesi. (ÇEK himayesine alınan "taş atan çocuklar")
*******
Bu fiillerin birinin işlenmesi dahi soykırım suçunu oluşturacakken, yukarıdaki örneklerde açıkça görüldüğü gibi beşi dahi için "asgari ve yeterli açıklama" bulunmaktadır. Türkiye'de Kürtlere soykırım yapılmıştır/yapılmaktadır, ve bunu da açık yüreklilikle dile getirecek akademisyenlerin olmaması bir trajedidir.
Bunu Mayıs 2012'de söylüyorum, ama umarım ki 10 yıllar boyunca tartışılır, bu ben yazmasam üstü kapalı kalacak gerçekler açıklığa kavuşur.
İklimsel Şerh: Bu yazıda dile getirdiklerim olguları değil, söylemleri/üslupları hafife almaktadır. Bu topraklarda soykırım yapılmıştır ve zihniyet aynı kaldıkça, fırsat bulundukça da yapılacaktır.