2011 Uludere katliamı: 29 Aralık 2011. http://yalnizdegilsinvan.wordpress.com
Binali Yıldırım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Binali Yıldırım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Ekim 2011 Pazar

İki Film Birden - Aburcubur Adam 1 ve 2

Çocukluğumda evde çok sevdiğim birkaç kaset vardı. Biri kapağında kendi kafası fotoşoklanmış bir ördek fotoğrafı olan Ali Avaz kasedi; biri adı ya da soyadı Coşkun olan ve benim "mavi kaset" diye andığım bir enstrümantal kaset; diğeri de bir Aşık Mahzuni Şerif kasedi idi. Özellikle Aburcubur Adam şarkısını çok severdim. Yıllar sonra bugün tekrar dinledim de, yine sevdim.

Facebook'ta Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın bir videosu dönüp duruyor şu ara, "bulut sistemi, abur cubur" falan diye. Memleketin bu artık başta internet olmak üzere her nevi iletişim teknolojisinden sorumlu adamı mevzubahis videoda şöyle diyor:

"bu bulut sistemi dedikleri birşey var. şimdi, son zamanlarda herkes oraya birşey atıyor, gelen oradan işine yarayanı, alıyor kullanıyor, ben böyle anlıyorum belki farklı birşeydir. şey yok artık, böyle, sistematik birşey yok, abur cubur dolduruyorsun, herkes ihtiyacını oradan alıyor ama hiç de karışmıyor. istediğini buluyorsun. bu bilişim, fazla kafa yorarsan sıyırırsın. kullanacaksın, nimetlerinden kullanıp, yararlanıp işini göreceksin, kafayı taktın mı o zaman işin kötü. çok fazla, hikmetine fazla şey yapmamak lazım." (sözlük'ten çalıntı deşifre)

Yani diyecek hiçbir şeyim yok kendisine haliyle. Sadece Aşık Mahzuni Şerif'in "Abur Cubur Adam"ı geldi aklıma doğrudan semantik bir çağrışımla. Akabinde bir de ne göreyim; başıma bir iş gelmeyecekse şu an çağrışmadan daha fazlasını yaşıyorum "Gül boyanmış kara yılan abur cubur Abdullah falan"...

"içi yalan, dışı yalan
her bakışı bin bir plan
gül boyanmış kara yılan
abur cubur abdullah

etme dedim, tutma dedim
dostluğu unutma dedim
sana verdiğim lokmayı
çabuk biter, yutma dedim

abur cubur adam
ben seni nidem
daha kendini bilmezsin
kimdir yanındaki madam

bir elinde kamerası
sanarsın film ağası
her dolapta numarası
abur cubur abdullah

etme dedim, tutma dedim
dostluğu unutma dedim
sana verdiğim lokmayı
çabuk biter, yutma dedim

abur cubur adam
ben seni nidem
daha kendini bilmezsin
kimdir yanındaki madam

der mahzuni tövbe olsun
böyle dost düşmana kalsın
şeytanlar namazın kılsın
abur cubur abdullah

etme dedim, tutma dedim
dostluğu unutma dedim
sana verdiğim lokmayı
çabuk biter, yutma dedim

abur cubur adam
ben seni nidem
daha kendini bilmezsin
kimdir yanındaki madam" (sözlük sağolsun)

2 Haziran 2009 Salı

Hit Ekonomisi

Ebleh facebook grupları serisinde Sokaktaki Adam'ın belirttiği Türk yapımı video sitesi MaviTube'e Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'dan dolaylı teşvik geldi. Radikal'in haberine göre "Türkiye’nin kendi video paylaşım sitesini kurmasını öneren Yıldırım, “Ne işimiz var elalemin sitesinde?” dedi." İşin ilginç yanı, Youtube'un kapatılması konusu artık Atatürk'e saygısızlık/düşünce özgürlüğü tartışmasından çıkıp ekonomik bir boyut kazanmış oldu. Yıldırım Youtube'un kapalı olması ile ilgili şu açıklamayı yapmış: “[Youtube] Türkiye’de kayıt altına alınmalı. ‘Bunu yapmayız’ diyorlar. Böylece vergi ödemiyorlar. Ancak reklam almışlar vergisini vermiyorlar." İnternet'in ve şirketlerin çalışma prensiplerini göz önünde bulundurursak Yıldırım'ın sözünü ettiği bu tür vergileme mümkün değildir. Şöyle ki, internet deyince internet sitelerinin hizmet vermesinden daha çok "kullanıcıların internet sitelerinden hizmet almalarından" bahsetmeliyiz. Yani Google evinde oturmuş Playstation oynarken biz Google'ın kapısını çalıp Google'dan tuz istiyoruz. Biz eve dönüş yolunda sınır kapısında durduruluyorsak onları pek etkilemiyor. En nihayetinde Youtube, ya da Google, Amerika merkezli bir şirkettir ve teknik olarak Türkiye'de hiçbir hizmet vermiyor. Yabancı bir firma ile yurt dışında alışveriş yapıldığı zaman yabancı firma Türkiye'ye vergi ödemek zorunda değildir. Yıldırım konuşmuş... Öte yandan sadece Türkiye'de değil tüm dünyada "lokal hit" düşünceleri ortaya çıkmaktadır ("Türk'ün hiti yabancıya gitmesin"). Sonuçta Youtube (ya da Facebook, ya da MySpace), Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerden inanılmaz talep almakta ve ücretsiz olarak inanılmaz boyutta yayınlar yapmaktadır. Ekonomik olarak bu hizmetin karşılığı bu gibi ülkelerden gelen reklam gelirleri ile karşılanamıyor. Çok yüklü reklam yapan Amerikan şirketleri ise hedef kitlesi olmayan üçüncü dünya ülkelerine bu hizmetin gitmesini de haklı olarak istemiyorlar, ve belli coğrafi bölgelere yayınlar kesiliyor (İşte bu sebeple How I Met Your Mother'ı falan Türkiye'de seyredemiyorsunuz.). (Bu konuda ayrıntılı bilgi için NYTimes yazısı, İngilizce) Açıklamasına bakınca, Binali Yıldırım'ın, dünyadaki birçok insan gibi, internetin tam olarak nasıl çalıştığı konusunda tam olarak bilgisi olmadığı hissediliyor. İnternet teknolojisinin toplumdaki yeri kesinleştikçe, internete bakış açısı değişecek ve yasalarımız ve internet yeniden yapılanacak. Bugün gelecekte devletlerin ve şirketlerin internet üzerinden kazançlarını nasıl ençoklayacakları büyük ve önemli bir soru. Benim distopyamda ülkelerin web siteleriyle anlaşıp yıllık ücretler karşılığında web sitelerine erişim hakkı verdikleri senaryolar var. Ama başka şeyler olsa şaşırmam...